Uluslararası Hrant Dink Ödülleri her yıl, Hrant Dink’in yaşam felsefesi doğrultusunda, ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve insana yaraşır koşullar içinde yaşanan bir dünya için çalışan, bu ülküler uğruna sorumluluklar üstlenen, bedel ödemeyi göze alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan, bunları yaparken insanlara mücadeleyi sürdürme yolunda esin kaynağı olan, umut veren kişilere verilmektedir.

Ödül her yıl, Hrant Dink’in doğum günü olan 15 Eylül tarihinde verilmektedir.

Bu yıl 10.’su verilen ödül, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nin kurucusu, Eş Yöneticisi (direktörü), gazeteci, insan hakları savunucusu Murat Çelikkan ve 2013 yılında Yemen’de kurulan Mwtana Organization For Human Rıghts (Mwtana İnsan Hakları Örgütü’ne) verildi.

Hrant Dink, ülkemizin gerçekçi aydınlarından biriydi. Ödüller böyle nitelikli bir kişiliğin anısını yaşatmanın yanında düşüncelerini yaşatmak amacıyla verilmekte.

15 Eylül 1954 tarihine Malatya’da doğan, 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da öldürülen, barışsever, insan hakları savunucusu, gazeteci, yazar, Agop Gazetesi kurucusu Hrant Dink anısına, 2009 yılından buyana verilmeye başlanan, Uluslararası Hırant Dink Ödülü, yurt içinde, yurt dışında giderek saygınlık kazanma yolunda ilerlemekte.

Ödül alanlar, konuşmacılar, Rakel Dink’in bir arada yaşamayı özendirmeye çalışan ufuk açıcı konuşmalarında, önemli iletiler (mesajlar) vardı. Konuşmacıların tümü, yaşadığımız sisli günlerden çıkış yolu bulunacağına yönelik umut ışıkları yaymaya çalıştılar. Bir sabah güzelliklerin, insan hak ve özgürlüklerinin yaşandığı bir ülkeye uyanmak isteyen, karanlıkların deliklerinden sızan ışıkların bir gün tüm evreni ışıtmaya başlayacağını umanların iyimserlileriyle süslenen bir tören yaşandı.

Konuşmalarda, türkülerde, sözlerde, sazlarda, karanlıkta koşarak düşme yerine, ışıkta yürümeyi seçeceğimiz günlerin özlemi vardı. Müzik topluluklarının sundukları parçalar, kardeşliğin, birlikte yaşamanın güzelliklerini seslendirdiler.

Hrant Dink öldürüldüğünde yönetimde bugün ülkeyi yönetenler vardı. Aradan geçen yaklaşık 12 yılda yönetenler değişmedi. Hrant Dink’in ölümünü sağlayan gerçek suçlular bulunup yargılanamadı. Olayın karanlık noktaları aydınlatılamadı.

Ödül töreni, bir anma töreni olmaktan öte, barıştan, bir arada yaşamaktan yana olan çabaların çiçeklerini sulama niteliğindeydi.

Sıkılan kurşunlarla cansız bedeni yere düşen Hrant Dink’in düşünceleri durmadan yayılıyor, güçleniyor.

Törende ülkelerine, bölgelerine, dünyaya ışık olan girişimlerden örnekler sunuldu. Bunların insanlığın özgürlüğü solumasına umut olan kılcal damarlar oldukları vurgulandı.

Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Hasan İzzettin Dinamo, Azizi Nesin, Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Doğanay, Ümit Kaftancıoğlu, Doğan Öz, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Bedrettin Cömert, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink gibi yüzlerce aydını, yazarı öldürerek, tutukevlerinde çürüterek, ülke dışına kaçırarak yok etmek bu ülke insanına hiçbir yarar sağlamadı. Devlet daha suskun, kolayca kandırılan daha kolay yönetilen toplum yapısı oluşturdu. Bu olumsuz gidişten devlet yararlı, aydınlanmayan halk yığınları zararlı çıktı.

Düşünen beyinlerini, sanatçıları, yazarları, çizerleri yok olan bir toplum karanlıklardan kurtulamaz. Bu gün karanlıklara doğru savruluyorsak, bunda bu gidişin büyük payı var.

Hrant Dink gibi bir barış elçisini, ülkenin geçmişiyle barışmasına aracılık yapacak bir düşünürü, aydınlarını, düşünürlerini yok eden bir ülkenin gelişmesi, demokratikleşmesi, insanca yaşanılır bir ülke konumuna gelmesi olanaksızdır.

Aydınlarına, yazarlarına toplum sahip çıkmazsa, toplumun beyinleri yok edilir. Konuşan dilleri susturulur. Bu yok etmeler birilerinin işine yarar, halk yığınlarının zararı görmesini sağlar.

Şu anda toplumun özgürlükten, bilimden, doğrudan, hukuktan, insan hak ve özgürlüklerinden yana olan kesimleri, Hrant Dink’in ürkek güvercinleri durumunda. Hrant Dink’i yaşatmak, barış güvercinlerini uçurmak toplumun aydın, düşünen, ileri beyinlerince düşen, ödün verilemeyecek bir görev olarak görülmekte. Güvercinler hep uçsun, barış hep konuşulsun, insan hak ve özgürlüklerinin yaşama geçtiği bir dünya kurulsun. İnsanlar bu dünyada özgür biçimde yaşasınlar.

Bu güvercin bir gün özgürce uçacak yolları bulacak. Özgürce uçacak.