Daha önce, yeri geldiğinde hem sohbetlerimizde hem de ilgili yazılarımda vurguladığım olmuştur siyasetle ekonominin birbirinden ayrılmaz unsurlar olduğunu... Birbirinden ayrılmadıkları gibi birbirini direkt etkileyen iki temel olgu... Buradan kastım, bu etkileşimin doğurduğu olumlu-olumsuz sonuçlar değil yalnızca... Birinin gidişatının, diğerine mutlak tayin edici etkisinden söz ediyorum.

Bir süreden beri Kürdistan'ın muhtelif yerlerinde hendeklerin kazılmasının akabinde yaşanan olaylar nedeniyle ortaya çıkan siyasal sonuçları bu köşemde kritik etmeye çalıştım. Ancak diğer yandan, bu önemli meselenin yarattığı olumsuz ekonomik sonuçlarının bir nebze de olsa göz ardı edildiği düşüncesindeyim. Maalesef ki insanların sokak ortasında infaz edildiği bir ortamda ekonomi konuşmanın "zul" kabul edildiği bir süreci yaşamaktayız.

Geldiğimiz ortamda, iktidarın hendekleri gerekçe göstererek ilan ettiği sokağa çıkma yasakları, artık bir zorunluluktan öte keyfi bir uygulamaya dönüşmüştür. Bu keyfi durum da, bahsi edilen bölgelerdeki ekonomiyi asla telafisi edilmeyecek oranda tüketmiş durumda... İktidarın hendek kazılan, dolayısıyla öz yönetim ilan edilen yerlerde uygulamaya soktuğu sokağa çıkma yasaklarını, o bölgelerdeki ekonomiyi bitirme hamlesi olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Çünkü iktidar, öz yönetim ilan edilen bölgelerin, diğer yerlere kıyasla daha "politik bölgeler" olduğu gerçeğinden hareketle bilinçli bir ambargo yürütmektedir.

Hendekteki gençleri lojistiksiz bırakma bahanesiyle, bölge adeta açlığa mahkum edilmiş, adı konmamış bir ambargoyu uygulamaya sokmuştur. Halk ve esnaf, devlet tarafından adeta cezalandırılıyor. Bu durum, bir zamanlar gerillaya gıda ambargosu  koymak isterken tüm Kürdistan'ı açlığa mahkum eden siyaseti hatırlatıyor. Kısacası devlet aynı devlet...

Velhasıl, sokağa çıkma yasakları sonucu yüzlerce işyeri kapandı, binlerce insan işsiz kaldı. Kocaman bir halk kitlesi ekonominin dışına itildi, üretimsiz bırakıldı. Bu kadar devasa bir insan topluluğunu direk ilgilendiren ve neredeyse şehirlerin sosyal ve ekonomik dokusunun değişimine neden olan bir gerçeğin, bölgenin ekonomi dinamikleri tarafından yeterince önemsenmediği ve gündemleştirilmediği kanaatini taşımaktayım. Bunun çeşitli nedenleri var muhakkak. En önemli neden yazının başında vurgulamaya çalıştığım "insan ölümleri" karşısında ekonomiden bahsetmenin "ayıp" kabul edilmesi...

Bir başka neden de, bölgedeki ekonomi dinamiklerinin siyasetle fazlaca haşır-neşir olmalarıdır kanaatimce... Ya da başka bir deyişle siyaset kurumlarının belirlediği gündemin arkasından sürüklenmeleri... Asıl uğraş alanlarından ziyade siyaset kurumlarının gündemine kapılmalarıdır. Bu davranış biçiminin, siyaset özentisi ile içsel bir bağlantısı da kurulabilir. Nitekim geçmiş deneyimler bu özentinin boş olmadığını gösteriyor.

Kürdistan'da hem böylesi bir boşluğu doldurmak adına hem de bağımsız bir Kürdistan sermayesinin oluşmasına ön ayak olmak amacıyla, yaklaşık 2 yıl önce KURDSİAD (Kürdistan Sanayici ve İşadamları Derneği) kurmak için girişimde bulunuldu.  Bu oluşum "Kürdistan" ismiyle ekonomi camiasının ilk derneği olma niteliği taşıyordu. Kürdistan'da yaşanan ekonomik faaliyetin hem bir kimlik bulması hem de Kürdistanî girişimciler arası bir dayanışma için çaba sahibi olması amaçlanıyordu. Geçen süreye rağmen, dernek yetkili resmi mercilerce henüz kabul görmüş değil. Benim de içinde bulunduğum bir grup hakkında kovuşturma başlatıldı. Bir yandan bu kovuşturma devam ederken, diğer yandan geçtiğimiz günlerde, Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği resmi makamlarca tescil edildi. Bu karar, KURDSİAD için emsal oluşturuyor.

KURDSİAD'ın Kürdistan'da bir ekonomi dinamiğine dönüşmesi durumunda, ekonomi camiasına yeni bir soluk katacaktır. Son günlerde yaşanan ekonomik çöküntü vesilesiyle yenilenme ihtiyacı bir kez daha kendini göstermiştir. Resmi söylemlerin dışında bir söylemde bulunulmaması, bilinen yöntemlerin dışına çıkılmaması, halen devletin ekonomiyi düzeltmesinden medet umulması, KURDSİAD ve benzeri ekonomi dinamiklerini daha da önemli kılıyor. KURDSİAD böylesi bir ihtiyaca karşılık verecektir. Bekleyin...