HDP’nin kapatılması davasına ilişkin tebliğ edilen mütalaada, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dahilinde İmralı’da gerçekleştirilen çözüm süreci görüşmeleri HDP ile PKK arasında organik bağ olarak yansıtıldı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) açılan davaya ilişkin mütalaası HDP’ye tebliğ edildi.

Mütalaanın ilk sayfalarında PKK’nin kuruluşu ve amaçlarına dair bilgilere yer verilirken, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 2 Aralık 2004’te yapılan avukat görüşmesindeki DEHAP’a ilişkin sözleri de KCK’nin HDP üzerindeki etkisi olarak yorumlandı.

Öcalan’ın HDP ve HDK hakkındaki eleştiri ve görüşleri de “talimat” olarak belirtildi. HDP’nin Öcalan’ın talimatıyla kurulduğu söylenen mütalaada, HDP’nin PKK’yi kınayan hiçbir açıklamasının olmayışı da “örgütle organik bir bağ içinde olunduğu” şeklinde yorumlandı.

UYARI YAPILMADAN DAVA AÇILMASI SAVUNULDU

Mütalaada, HDP’nin ön savunmasına dair yapılan incelemeler üzerine görüşler yer aldı. HDP’nin usule uygun biçimde gerçekleşmiş herhangi bir uyarı yapılmaksızın doğrudan kapatma davası açılmasının Siyasi Partiler Kanunu’nun 102’nci maddesine aykırı olduğuna dair itirazlarına ilişkin mütalaada, söz konusu 102’nci maddenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın isteklerine uymayan partiler hakkında yapılacak işlemle ilgili olduğu ileri sürülerek, HDP hakkında açılan davanın Siyasi Partiler Kanunu’nun 101/1-b ve 102 maddeleri gereğince temelli kapatılmasına ilişkin olduğu ifade edildi.

SİYASİ MESAJ İÇEREN AÇIKLAMALAR

Mütalaada, HDP’nin ön savunmasında “Siyasi partilerin kapatılması istemiyle dava açma yetkisinin tek başına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmiş olmasının örgütlenme özgürlüğünün ihlali olduğu, HDP’nin iktidar bloğu tarafından yürütülen düşmanlaştırma ve hedef gösterme politikaları nedeniyle binlerce saldırıya uğradığı, davanın hukuki değil siyasi olduğu, iktidar bloğu tarafından HDP’nin kapatılmasına yönelik yürütülen kampanyalar ve yapılan açıklamaların bunun açık kanıtını oluşturduğu, iddianamenin Anayasa Mahkemesi’ne veriliş tarihinin siyasi mesaj içerdiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan açıklamaların siyasi mesaj içerdiği” şeklindeki itirazların reddedilmesini istendi. İtirazların reddedilme gerekçesine dair ise mütalaada şunlar yer aldı: “Yapılan açıklamaları siyasi mesaj olarak nitelendirmek davayı hukuk zemininden kopararak siyaset zeminine çekme gayreti olarak değerlendirilmiştir.”

ÖCALAN’IN  ‘HALK SAVAŞI’ SÖZLERİ HDP’YE YÜKLENDİ

HDP’nin, demokratik yol ve yöntemler dışında hiçbir yöntemin ilke ve amaç olarak benimsenmediğini ve demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyen bir parti olduklarına ilişkin beyanlara karşı ise mütalaada,  Öcalan’ın “Kürdistan halkı eğer savaşmaya cesaret etmişse, mutlaka uzun süreli ve çeşitli evrelerden geçecek olan bir halk savaşına hazırlanmalıdır” şeklinde sözleriyle vurgulanan strateji doğrultusunda HDP’nin kurulduğunun tartışmasız olduğu savunuldu.  Yapılan açıklamalar üzerine HDP’ye yönelik gerçekleştirilen saldırılara dair ise mütalaada bir yorum yapılmadı.

SAVCI YARGIYI DEĞİL EYLEMİ ESAS ALDI

HDP’nin, HDP üyesi olmadan önceki eylemlerinin davalı partinin kapatılmasına gerekçe yapılamayacağı yönündeki itirazlarına ilişkin ise mütalaada, “Parti üyelerince gerçekleştirilen eylemlerle ilgili yargılama süreçlerinin tamamlanması ve atılı suç veya suçlardan mahkum olunması şartı aranmamış, eylemin gerçekleştirilmesi yeterli görülmüştür” denildi. Mütalaada, partiye üye olunmadan önce gerçekleştirilen eylemlerin de “odak olma” bakımından delil teşkil ettiği savunuldu.

İMRALI GÖRÜŞMELERİ ÖRGÜTLE İLTİSAKLANDI

HDP’nin çözüm süreci ve İmralı görüşmelerinin kapatma gerekçesi yapılmasının hem 5551 sayılı yasaya hem de evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğuna dair ön savunmada yer alan itirazına dair mütalaada, “İmralı görüşmeleri davalı parti ile terör örgütü ve lideri arasındaki organik bağın ve vesayet ilişkisinin gözler önüne serilmesi bakımından başsavcılığımızca değerli bulunmuştur” denildi.   

İddianamenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS)  ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine dair HDP’nin ön savunmasında yer alan itiraza dair mütalaada, iddianamenin hiçbir yerinde ırkçı temeli olan bir vurgu yapılmadığı savunuldu.

İTİRAZIN HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN OLDUĞU SAVUNULDU

Mütalaada, HDP’nin ön savunmasında belirttiği, doğruluğu kesin olarak ortaya konulmamış, konulsa da parti tüzel kişiliğini bağlamayan gizli tanık ve itirafçı beyanlarının parti kapatma davasına delil olarak kullanılmayacağı, hukuka arama ve el koyma kararlarıyla toplanan delillerin davalı partinin kapatılmasına gerekçe yapılamayacağı yönündeki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu savunuldu.

KAPATMANIN TÜM İLERİ DEMOKRASİLERDE OLDUĞU SAVUNMASI

Venedik Komisyonu kriterleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ışığında kapatma davasının değerlendirilmesine yönelik HDP’nin ön savunmasında yer alan beyanlara dair mütalaada, siyasi partilerin kapatılmasının tüm ileri demokrasilerde uygulandığı ileri sürüldü.  Ayrıca, 21 Kasım 1990’da imzalanan Paris Şartı, İspanyol Yüksek Mahkemesi’nin Herri Batasuna Partisi’ne yönelik kararına yer verildi.

‘KİŞİSEL GÖRÜŞ DESELER DE SORUMLULUKTAN KURTULAMAZLAR’

Mütalaanın değerlendirme kısmına “Parti başkanı ve diğer organları oluşturan kişilerin söylem ve eylemlerinin kendi kişisel görüş ve iradeleri olduğu belirtilmedikçe ve bunlar parti tarafından reddedilmedikçe parti adına yapıldığı ve partiyi bağlayacağı şüphesizdir” denildi. Aynı mütalaada, parti yetkililerince, söylemlerin kendi kişisel görüşleri olduğunu açıklamaları halinde de siyasi partiyi sorumluluktan kurtaramayacağı ifade edildi.Savcılık mütalaasında HDP’nin kapatılmasını gerektiren eylemlerin eş genel başkanları, diğer parti organları ve üyeleri tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, “Parti organlarında yer alan ya da parti üyesi olan kişilerin eylem ve söylemleri sonrasında, HDP tarafından bu kişiler hakkında hiçbir disiplin işlemi yapılmamış hatta eleştirilme yoluna dahi gidilmeyerek, eylemleri sahiplenmiştir” yorumunda bulundu. Savcılık bu değerlendirmesini ise itirafçı olarak ifadesi alınan örgüt militanlarının beyanlarına dayandırdı.

Deliller arasında gösterilen itirafçı beyanlarında çözüm sürecinde devlet gözetiminde yapılan İmralı heyeti üyesi milletvekillerinin Kandil ziyaretleri de yer aldı. İtirafçı olarak ifadesi alınan  Remziye Mert, “2014 ve 2015 yıllarında iki üç defa HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 2014 ve 2015 yıllarında HDP Milletvekili Pervin Buldan, Figen Yüksekdağ, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü isimli şahıslar kampa gelmiştir...” Yine çözüm sürecine denk gelen 2015 yılında Hani yaylasında düzenlenen şenlikte HDP eski Milletvekili Abdullah Zeydan’ın katıldığını söyleyen bir örgüt militanının beyanları yer aldı.

SAVCILIK 50 TL FAZLA VERİLEN PARAYI SUÇ DELİLİ YAPTI

Savcılık tanıkta sınır tanımadı. 50 TL fazla para verilmesinde dahi örgüt bağına işaret ederek, mütalaasına yerleştirdi. Mütalaada tanık olarak ifadesi alınan Helin Karacadağ’ın beyanlarında şu ifadeler yer aldı: “2010-2011 yılında Sadettin isimli öğretmen atletizm takımındaki öğrencilere Gültan Kışanak’ın Diyarbakır’daki bütün sporcuları davet ettiğini ve bizi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne götürdü. Orada Gültan Kışanak’a beni göstererek ve PKK/KCK terör örgütünü kastederek, ‘bu öğrencinin abisi de orada’ dedi. Gültan Kışanak da bana gülümsedi. Benim abim Mustafa da örgüte katılım yapmadan önce Sadettin hocanın öğrencisiydi ve abimi tanımaktaydı. Bu ziyaretten 20 gün sonra Sadettin isimli öğretmenimiz atletizm takımındaki sporculara para dağıtırken, beni de yanına özel olarak çağırdı ve bana senin kardeşin dağda sana diğerlerinden 50 lira fazla veriyorum, bu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin isteğidir…”

‘MECLİS’TE DARBE VAR’ PANKARTI DA MÜTALAADA

Beyanların yanı sıra HDP il ve ilçe binalarında el konulan, pankart, döviz ve resimlere de yer veren savcılık, 5 Ocak 2019 tarihinde Mardin il binasında el konulan “Tüm demokratik kurumlarımızın yönetim ve çalışanlarına tecridi kıralım, faşizmi yıkalım” başlıklı metni de örgütsel doküman sayıldı. Söz konusu dokümanda “…Çalışmanın merkezi örgüttür, vekil ve seçilmiş buna tabidir. Bu örgütsel çalışmanın esaslarına göre hareket eder…” cümlesi örgütsel sayıldı.  “Rojava, Rojhilat, Başur” ortasında  “Em Yekin” yazılı afiş, “Unutmayacağız, Unutturmayacağız-Batman TJA”, “Meclis’te Darbe Var- Osmaniye HDP TJA Kadın Meclisi”, “Kadınlar Direnişi Örgütlüyor, Özgürlüğe Doğru yürüyor-Jin Jiyan Azadi- Osmaniye TJA Kadın Meclisi” yazılı pankartların yanı sıra PKK Lideri Abdullah Öcalan ve yaşamını yitiren PKK’lilerin fotoğrafları deliller arasında yer aldı. Tanık ifadelerine de yer verilen mütalaada,  HDP’nin önüne getirilen aileler ise “HDP’nin yarattığı ağır mağduriyetler” olarak nitelendirildi.

SONUÇ VE İSTEM

Mütalaada, “Yargıtay, AYM ve AİHM kararları karşısında davalı partinin eylemlerinin ‘devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına aykırı’ bulunmuş” denildi. HDP’nin PKK/KCK ile organik bir bağı bulunduğu iddia edilerek kapatılmasının demokratik toplum gereğine uygun olduğu ileri sürüldü. Mütalaada, HDP’nin ön savunmasında belirtiği itirazların reddi, temelli kapatılması ve siyasi yasak istenilen isimlere dair beş yıl süreyle yasak getirilmesi istendi.

Kaynak: MA