HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Meclis Genel Kurulunda İçtüzük değişiklik teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İçtüzük değişikliği ile Meclis’e ‘inkarcılık’ politikasının getirildiğini savunan Sancar, İsrail’inde benzer düzenleme ile Meclis’teki Arap azınlığını tasfiye ettiğini öne sürdü.

“Bu İç Tüzük değişikliği inkârcılığı Parlamento düzeyinde canlandırıyor” ifadelerini kullanan Sancar, “İsrail'de 2016 yılının 20 Temmuzunda mevcut sağcı, ırkçı blok bir kanun değişikliği yaptı ve orada, İsrail devletine karşı ırkçı tahrikler yapan milletvekillerinin, ayrıca İsrail devletine karşı yürütülen silahlı mücadeleye destek veren milletvekillerinin milletvekilliğinden meclis çoğunluğu kararıyla çıkarılması yani vekilliklerinin düşürülmesini kabul etti. O dönem yani geçen sene İsrail Cumhurbaşkanı bunun ırkçı bir düzenleme olduğunu söyledi. "Hedef, İsrail'deki Arap azınlığın Meclisten tasfiyesidir" dedi.

Sancar, “Kürt kültürüne buradan yasaklar getirmekle bu kültürü ortadan kaldıramazsınız. Yüz yıl denendi bunlar, hepsi fiyaskoyla sonuçlandı, bu topluma ağır bedeller ödetti bu politikalar. Bugün ileri sürdüğünüz gerekçelerin hepsini ırkçı sağcı partiler ileri sürdüler” ifadelerini kullandı.

AKP'nin yıllarca kaldırmakla övündüğü düzenlemeleri yeniden Meclis'te canlandırdığını ifade etti.

Mithat Sancar, şöyle konuştu:

‘İKTİDARLARIN YASA ÇIKARMA KONUSUNDA SIKINTISI YOKTUR’

İçtüzük teklifine baktığımızda, teklif sahiplerinin gerekçe olarak Meclisin daha hızlı ve verimli çalışması gereğini vurguladıkları görülüyor. Daha önceki yıllarda kurulmuş içtüzük uzlaşma komisyonlarının yaptığı çalışmaların birinde, deniyor ki: "Türkiye Büyük Millet Meclisi, çağdaş parlamentolar arasında en fazla yasa çıkaran parlamentodur." Yani iktidarların yasa çıkarma konusunda bir sıkıntısı yoktur, istendiği zaman Meclisi sabahlara kadar çalıştırabildiklerini de biliyoruz.

Eğer yasa yapma konusunda bir sıkıntısı yoksa niye böyle bir İçtüzük değişiklik teklifini önümüze getirdi? Bunun iki tane temel nedeni var. Birincisi: Parlamentoda muhalefeti iyice etkisiz kılmak yani muhalefetsiz bir Parlamento yaratmak. İkincisi: Tek sesli bir Parlamento ve tek sesli bir toplum yaratmak. Muhalefetsiz bir Parlamento yaratmanın ne anlama geldiğini de birkaç cümleyle açıklamak gerekiyor. Eğer çoğulcu demokratik bir parlamenter sistem istiyorsanız Parlamentoda muhalefetin mutlaka etkili ve eşit bir konumda bulunmasını sağlamak zorundasınız.

‘TEKLİF GEÇERSE BURANIN ADI PARLEMENTO OLMAZ’

Parlamentolar sadece demokratik sistemlerde yok, otoriter sistemlerde de parlamentolar var. O parlamentoların işlevi, iktidarın bir tür onay makamı olmalarıdır. Hatta, parlamentolar orada iktidarın istediği yasaları çıkarmak için ayarlanırlar, öyle düzenlenirler. Böyle bir parlamentonun demokratik olmasından söz etmenin de bir imkânı yoktur. Eğer bu İçtüzük değişiklik teklifi buradan aynen geçerse bu Parlamento da artık bir bürokratik devlet aygıtı hâline gelecektir. Bir makamın sadece istediği şeyleri yapan, istemediklerini hiçbir şekilde gündemine almayan bir kuruma dönüşecektir, artık onun adı parlamento olmayacaktır.

16 NİSAN ANAYASA DEĞİŞİKLİK REFERANDUMU

16 Nisandaki şaibeli referandumla kabul edilen Anayasa değişikliklerinin amacı da buydu zaten. Tek tip toplum ve muhalefetsiz bir Parlamento yaratmaktı. Şimdi İçtüzük değişiklikleriyle bu konuda önemli bir adım daha atılmaktadır.

Tek sesli toplum amacına ulaşmak için Parlamentoda muhalefet milletvekillerinin düşünce özgürlüğünü kısıtlayacak düzenlemeler getiriliyor. 15'inci maddede Anayasa'ya apaçık bir aykırılık söz konusu. Milletvekillerine "disiplin cezası" adı altında düşünce özgürlüğü tehdidi, düşüncelerine yönelik bir şantaj ve tehdit düzenlemesi getirilmektedir.

Ne diyor 15'inci madde; "Görüşmeler sırasında Türk Milletinin tarihine ve ortak geçmişine, Anayasanın ilk dört maddesinde çerçevesi çizilen Anayasal düzene hakaret etmek ve sövmek, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak." Ne demek bu diye sordum Komisyon çalışmaları boyunca, doğru dürüst cevap veremedi teklif sahipleri, sürekli çeşitli kelime oyunlarıyla bu tartışmayı geçiştirmeye çalıştılar.

‘NİYET KÜRT KÜLTÜRÜNÜ YOK ETMEK’

"Türk milletinin tarihine ve ortak geçmişine hakaret etmek ve sövmek" ne demektir?. Bununla ne kastediyorsunuz? Tek bir tarih yorumu mu dayatmak amacınız? Mesela, Türkiye tarihinin hangi dönemlerini, hangi yorumla bizler kabul edeceğiz, hangi sözcüklerle konuşacağız, bunu iktidar partisi mi ya da iktidar bloğu içindeki partiler mi belirleyecek?

Mesela, Ermeni meselesinde "soykırım" demek burada bir ceza nedeni olacak mı? Mesela, istiklal mahkemeleriyle ilgili farklı görüşler var, hangisini esas alacağız? Mesela, Osmanlı döneminin çeşitli gelenekleri ve orada kullanılan çeşitli terminolojiler var. "Kürdistan" kelimesi Osmanlı döneminde zaten fermanlara da geçmiş bir kelime. Şimdi bunların hepsi suç mu olacak?" diye soruyoruz, cevap vermiyorlar. Ama biz anlıyoruz ki Kürt kültürüne ilişkin ve Kürt coğrafyasına ilişkin tanımlamaları yasaklama niyetiyle getirilmiştir.

‘İNKARCILIK MECLİS’E TAŞINIYOR’

Bu, çok övündükleri inkârcılığı ortadan kaldırma iddiasını da çökertiyor. Bu İç Tüzük değişikliği inkârcılığı Parlamento düzeyinde canlandırıyor. Bu İçtüzük değişikliği asimilasyoncu politikalara yeni bir boyut katıyor. Oysa AKP bunları kaldırmakla övündü yıllarca, şimdi yaptığı şey bunları çok daha etkili araçlarla daha güçlü bir şekilde yürütmektir.

‘BU DÜZNLEMELER İSRAİL’DE VAR’

"Niye yapıyorsunuz?" diye sorduğumuzda, "Almanya'da var dediler." Almanya'da böyle bir düzenlemenin olmadığını anlattık kendilerine ama dinlemediler. İngiltere ve Fransa örneklerini verdiler, onların da böyle olmadığı söyledik, yine dinlemediler. Böyle bir örnek var, o da İsrail'dir. İsrail'de 2016 yılının 20 Temmuzunda mevcut sağcı, ırkçı blok bir kanun değişikliği yaptı ve orada, İsrail devletine karşı ırkçı tahrikler yapan milletvekillerinin, ayrıca İsrail devletine karşı yürütülen silahlı mücadeleye destek veren milletvekillerinin milletvekilliğinden meclis çoğunluğu kararıyla çıkarılması yani vekilliklerinin düşürülmesini kabul etti.

O dönem yani geçen sene İsrail Cumhurbaşkanı bunun ırkçı bir düzenleme olduğunu söyledi. "Hedef, İsrail'deki Arap azınlığın Meclisten tasfiyesidir." Dediler. Evet, şimdi yönetimde bulunan sağcı ırkçı blok sizin getirdiğiniz düzenlemenin mantığını aynen taşıyan bir düzenleme getirdi. Sizler bugün, İsrail'in ırkçı sağcı blokuyla aynı zihniyete dayanan düzenlemeleri dayatıyorsunuz. Eğer gerçekten bir benzerlik, bir örnek arıyorsanız örnek aldığınız zihniyetin İsrail'in ırkçı sağcı blokunun zihniyeti olduğunu görmek zorundasınız.

‘YASAKLA KÜRT KÜLTÜRÜNÜ KALDIRAMAZSINIZ’

Kürt kültürüne buradan yasaklar getirmekle bu kültürü ortadan kaldıramazsınız. Yüz yıl denendi bunlar, hepsi fiyaskoyla sonuçlandı, bu topluma ağır bedeller ödetti bu politikalar. Bugün ileri sürdüğünüz gerekçelerin hepsini ırkçı sağcı partiler ileri sürdüler.”

(HABER MERKEZİ)