HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Oluç, “Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün yolsuzluk algı endeksi var. Bu endeksin 2021 yılı verilerine göre Türkiye son 10 yılda en çok puan kaybeden ülkeler arasında yer alıyor. 38 puanla 180 ülke arasında 96’ıncı sıraya düşmüş durumda. Yani Türkiye’de yolsuzluk, usulsüzlük, haksız kazanç, hırsızlık almış yürümüş. Uluslararası Şeffaflık Örgütünün bu endeksini bir kenara bırakalım. Bir kanun teklifi ile ilgili tutumumuzu açıklayayım. Geçmişte Nereden Buldun Yasası vardı. İktidara geldiğinde AKP 9 Ocak 2003’te bu kanunu kaldırdı. Biz diyoruz ki yolsuzluğun, hırsızlığın, usulsüz harcamaların, haksız kazancın bu kadar arttığı bir toplumda, idarede, iktidarda eğer siz gerçekten yolsuzluk ve ve hırsızlık karşısında samimi bir tutuma sahipseniz Nereden Buldun Yasasını hep birlikte çıkaralım” dedi.

Grup Başkanvekili Saruhan Oluç’un açıklaması şu şekilde:

Sayın Akbaşoğlu’na, "5’i 5 liradan 5 yumurta kaç lira eder?" diye sormanızı bekledim. Ne cevap vereceğini merak etmediniz mi? Ben bir kaç şey söyleyeyim. Biz iktidar mensuplarına, yürütmenin tamamına sık sık şunu söylüyoruz muhalefet olarak da HDP olarak da; halkla alay ediyorsunuz, halkı kandırmaya çalışıyorsunuz, halkı aptal yerine koyuyorsunuz. Bütün bu söylediklerimizin dün itibariyle cisimleştiği kişi Sayın Akbaşoğlu. Bütün bu söylediklerimizin gerçek olduğu ortaya çıktı. Sayın Akbaşoğlu, ne beklerdik biliyor musunuz sizden, halkı aldatmaya ve kandırmaya çalıştığınız için özür dilemenizi beklerdik. Burada çıkıp yaptığınız basın toplantısında, "halkı aldatmaya teşebbüs ettim, özür dilerim" demenizi beklerdik ama sizde böyle bir şey yok.

"%7 ARTIŞ 7 KAT ARTIŞ DEMEK DEĞİLDİR, AKBAŞOĞLU MATEMATİK BİLMİYOR"

Yirmi kelimeye varmayan bir cümlenin içinde kaç tane yanlış olabilir? Bu soruyu sorsanız cevap veremezler. Akbaşoğlu dün televizyonda "Fransa’da 150 euroya yapılan alışveriş yüzde 7’lere varan enflasyon sebebiyle artık 750 euro. %7 yani 7 kat" dedi.

Buradaki yanlışlara bakın. 150 euronun 7 katı 750 değil, matematik bilmiyor. İkincisi %7 artış demek 7 kat artış demek değil, yine matematik bilmiyor. Onu da bir kenara bırakalım, Üçüncüsü Fransa’daki enflasyon gerçek bilgisine sahip misiniz de bilgi veriyorsunuz. Yok sahip değilsiniz. Bakın Fransa’da TÜİK’in muadili olan Fransa Ulusal İstatistik ve Ekonomik Çalışmalar Enstitüsü "Ocak ayında enflasyon yüzde 0.1 artarak yüzde 2.9’a yükseldi." demiş. Akbaşoğlu'nun verisi de yanlış Fransa'daki enflasyon ile ilgili. Gıda yüzde 1.5, mamül ürünlerde yüzde 1.2'lik artış var. Bütün verileri yanlış. Euro bölgesindeki enflasyona baktık yüzde 5.1 yıllık artış. O da yanlış. Almanlar 2015’te 100 euroya aldıkları gıdayı, 2022 Ocak ayında 117 euroya alabiliyormuş. Almanya için de geçerli değil. O veriler de yanlış.

"ÜLKENİN KADERİNE BU MATEMATİK BİLMEYEN ZİHNİYETLER KARAR VERİYOR"

Niye bu yanlış veriler kullanılıyor, dert ne? Dert halkı aldatmak, kandırmak. Cumhurbaşkanı danışmanı sıfatıyla konuşan biri vardı, "Ocak ayında eksi enflasyon bekliyorum" demişti. Ocak ayında çıkan enflasyonun ne olduğunu herkes gördü. Vahim olan ne biliyor musunuz, bu ülkenin kaderine, bu ülkede yaşayan insanların, işçinin, emekçinin, çiftçinin, gencin, kadının, esnafın kaderine dair işte bu matematik bilmeyen zihniyetler kararlar alıyor. Vahim olan budur.

"GENÇLER BU ZİHNİYETE BAKTIĞINDA GELECEĞE DAİR UMUTLARINI KAYBEDİYOR"

Geçen gün bir araştırmada gördük. 18-25 yaş kuşağı arasında yapılan bir araştırmada gençlerin yüzde 77’si neredeyse "politikalara hiç güvenmiyorum" ve "güvenmiyorum" demiş. Kimin sayesinde Akbaşoğlu ve arkadaşlarının sayesinde. Gençlerin, yine o araştırmada, yüzde 76’sı "siyasi partilere hiç güvenmiyorum" ve "güvenmiyorum" demiş. Kimin sayesinde iktidar, Akbaşoğlu ve arkadaşları sayesinde. Yüzde 63’ü "ülke kötü yönetiliyor, memnun değilim" demiş. Kimin sayesinde, bu iktidarın ve Akbaşoğlu’nun arkadaşlarının sayesinde. Yüzde 73’ü "Türkiye’den gitmek istiyorum" demiş. Kimin sayesinde, Akbaşoğlu ve arkadaşlarının sayesinde. Yani gençler bu zihniyetine, bu iktidar anlayışına baktıkları zaman geleceğe dair umutlarını kaybediyorlar.

"MESELE MATEMATİK DEĞİL, HALKI KANDIRMA MESELESİDİR"

Başta söylediğimi tekrar edeyim; Akbaşoğlu çıkıp halktan özür dilemelidir. Sizleri kandırmaya çalıştım, bir cümlenin içinde dört yanlış ve yalan veri kullandım, bundan dolayı özür dilerim demelidir. Ama biraz önce basın toplantısı yaptı, bu konuda bir şey var mı yok. Gerçekten vahim bir durumla karşı karşıya olduğumuzu hep birlikte görüyoruz. Mesele sadece matematik bilmemek değil, matematik bilmeyebilirsiniz ama gerçekleri gizleyerek, çarpıtarak halkı kandırmaya çalışmanızdır esas sorun olan. 2019 yılında da bir simit hesabı yapmıştı. O simit hesabında "5 kişilik bir aile günde üç öğün simit yerse o zamanki asgari ücrete göre 1107 lira cebinde kalır" demişti, ortalık birbirine girmişti. Mesele matematik değil halkı kandırma ve gerçekleri çarpıtma meselesidir. Bir tek Akbaşoğlu mu? Değil.

"ERDOĞAN’IN İSTİKRARA KAVUŞTUĞUNU SÖYLEDİĞİ DOLAR 13,6"

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan "Dolar artık istikrara kavuştu. Yakında fiyatlar da istiklara kavuşacak." dedi. İstikrara kavuştu dediği dolarla ilgili 2 yıl önce 12 Şubat 2020’de bu meclisin kürsüsünde Erdoğan, muhalefeti yani hepimizi kast ederek "Bunlara göre dolar 10 lira olacak, enflasyon yüzde 30’u aşacak, hazine iflas edecek ne oldu? Bunların hiçbiri oldu mu?" demişti. İstikrara kavuştu dediği dolar 13,6’da istikrara kavuştu şimdi. Enflasyon TÜİK’in sahte verilerine göre bile yüzde 50’ye geldi. Bağımsız kuruluşların araştırmaları yüzde 100 diyor. O da tuttu.

"EKONOMİK VE SOSYAL KRİZİ YARATAN SİZSİNİZ"

Hazinenin durumu da ortada. Bütün ekonomistler bunu konuşuyor. Dolayısıyla muhalefetin "içine düşeceğiniz durum budur" dediği şey bu. Diyor ki Tayyip Erdoğan bu fiyatlar gelip geçici. Onu biliyoruz zaten. Daha zor günlerle karşı karşıya kalacağız. Ama hayal ticareti yapmayın, hayal satmak peşinde koşmayın. Ekonomik ve sosyal krizi yaratan sizsiniz. Bunu söylememek için aylarca direndiniz, şimdi hepiniz kabul ediyorsunuz. Bu krizi yaratan sizsiniz. Enflasyonu yükselten, çarşı pazarı yangın yerine çeviren sizsiniz. Engin ekonomi bilginizle, ünlü "ben ekonomistim her şeyi bilirim" dediğiniz tezle ülkenin ekonomisini yangın yerine çevirdiniz.

"İKTİDAR HALKIN ONAYINA BAŞVURDUĞU ANDA GELİP GEÇİCİ OLANIN KENDİSİ OLDUĞUNU GÖRECEKTİR"

Hazine ve Maliye Bakanınız Londra'ya gittiği zaman anlatamadı bu artışın neden olduğunu, kültürel dedi. O kültürün ne olduğunu size söyleyelim, biat kültürüdür. Hiçbiriniz çıkıp da AKP Genel Başkanına diyemiyorsunuz ki "bu faiz enflasyon tezi zırvadır, bunu bir kenara koyalım, ekonomiyi yangın yerine çeviriyorsunuz bu ileri sürdüğünüz tezle". Biat kültürüne sahip olduğunuz için diyemiyorsunuz. Peki, bunu Londra'daki finans çevrelerine nasıl anlatacaksınız? Kültürel deyip geçiyorsunuz. Onlar kültürel olmadığını biliyor. Fiyatlar geçip geçici diyorsunuz ama asıl geçici olan iktidarınızdır. Bu iktidar halkın onayına başvurduğu anda gelip geçici olanın kendisi olduğunu görecektir. İstikrar dediğiniz istikrar değil, iyi gidiyoruz dediğiniz iyi gidiş değil.

"ÖTV’Yİ KALDIRIN, VARLIĞININ YURTTAŞA BİR FAYDASI YOKTUR"

İki ay evvel söyledik, tekrar söyleyelim; ÖTV’yi kaldırın. İnatla bunu yapmamak için uğraşıyorsunuz. 2002 yılında bu ÖTV geldi. O zaman esas itibariyle lüks ürünler için, sağlığı ve çevreyi tehdit eden ürünler için çıkarılmıştı. Şimdi 20 yıl sonra bu ÖTV her şeyden alınır oldu. Beyaz eşya, yakıt ve günlük ihtiyaçlardan da ÖTV alınır duruma geldi. Bu ÖTV’nin kaldırılması neden önemli? 2022 bütçesine baktığımıza ÖTV’den elde edilen gelir katkısı 220 milyar TL. Diyoruz ki toplam bütçe gelirlerinin 7’de 1’i, yani bir şey değil. Sadece faiz giderleri, holdinglerinize, şirketlerinize, yandaş firmalara sağladığınız vergi istisnalarının yarısı bu kalem yerine alınsa bütçe gelirlerinde bir kayıp olmuyor. Holdingleriniz, yandaş şirketleriniz, sizin ortak kasanız kayba uğruyor ama halk kazanıyor. ÖTV’nin kaldırılması enflasyonun ve hayat pahalılığının düşmesine katkı sağlar, yurttaşın alım gücünü ve piyasayı canlandırır. Bireysel kredisini ödeyemediği için takibe alınan 1 milyon 700 bin yurttaş nefes alır. ÖTV’yi kaldırın, varlığının yurttaşa bir faydası yoktur. 

"MECLİS'E NEREDEN BULDUN KANUN TEKLİFİ VERECEĞİZ, NEREDEN BULDUKLARINI AÇIKLASINLAR"

Bir çağrı daha yapacağız. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün yolsuzluk algı endeksi var. Bu endeksin 2021 yılı verilerine göre Türkiye son 10 yılda en çok puan kaybeden ülkeler arasında yer alıyor. 38 puanla 180 ülke arasında 96’ıncı sıraya düşmüş durumda. Yani Türkiye’de yolsuzluk, usulsüzlük, haksız kazanç, hırsızlık almış yürümüş. Uluslararası Şeffaflık Örgütünün bu endeksini bir kenara bırakalım. Bir kanun teklifi ile ilgili tutumumuzu açıklayayım. Geçmişte Nereden Buldun Yasası vardı. İktidara geldiğinde AKP 9 Ocak 2003’te bu kanunu kaldırdı. Biz diyoruz ki yolsuzluğun, hırsızlığın, usulsüz harcamaların, haksız kazancın bu kadar arttığı bir toplumda, idarede, iktidarda eğer siz gerçekten yolsuzluk ve ve hırsızlık karşısında samimi bir tutuma sahipseniz Nereden Buldun Yasasını hep birlikte çıkaralım. Özellikle bürokratlar ve siyasiler başta olmak üzere bu kanun kapsamına alınsın herkes ve "nereden buldun?" cevabını vermek zorunda olsun. Siyasiler ve bürokratlar başta olmak üzere herkesi kapsayan bir kanun teklifinden bahsediyoruz. Bu kanun teklifini Meclis'e veriyoruz. AKP’nin haksız kazanç, yolsuzluk ve hırsızlık konusunda samimi olup olmadığını göreceğiz. Açıklama yapmak zorunda kalsınlar, nereden bulduklarını açıklasınlar yoksa bu hırsızlıkların önüne geçmek mümkün değildir. Göreceğiz bakalım bu konuda samimiler mi değiller mi.

"SEÇMELİ DERS OLABİLİR AMA ESAS OLAN ANADİLİNDE EĞİTİMDİR"

Son olarak bugün 21 Şubat Uluslararası Anadili Günü. Dünya Anadili Günü ilk olarak 2000 yılında dünya çapında kutlanmaya başlandı. Esas itibariyle kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla kutlanmaya başlandı. UNESCO’nun raporuna göre dünyada 2500, Türkiye’de ise 18 dil kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye'deki iktidarlar üyesi oldukları, sözleşmelerine taraf oldukları BM’nin kabul ettiği Dünya Anadili Günü için ne yaptılar? Türkiye’de konuşulan yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan veya kırılgan kategorisinde olan 18 dil için ne yaptılar? Bir şey yapmadılar. Bu iktidar anadili önündeki engelleri kaldırmak yerine yeni engeller çıkarmaya devam etti. Samimi değiller, iki yüzlü yaklaşıyorlar. Bir yandan "Kürtçeye önem veriyoruz" diyerek seçmeli ders meselesini gündeme alıyorlar. Biz diyoruz ki seçmeli ders olabilir ama esas olan anadilinde eğitimdir. Çocukların hakkı olan şey anadilinde eğitim meselesidir. Siz seçmeli ders yapıyorsunuz ya, hani sizin atadığınız kayyımlar var ya bizim belediyelerimizde el koyan onlar ne yapıyor? Onlar Kürtçe olan her şeyi yasaklıyorlar, tabelaları indiriyor, kursları, enstitüleri yasaklıyor. Kamu hizmetinin anadilinde verilmesini yasaklıyorlar, engelliyorlar.

"SEÇMELİ DERSİ SEÇİM YATIRIMI OLARAK DÜŞÜNÜYORSUNUZ"

Hani Kürtçeyi seçmeli ders yapıyorsunuz ya, kayyımlar tam tersini yapıyorlar. Çünkü samimi değilsiniz, bunları seçim yatırımı olarak düşünüyorsunuz. Yoksa halkın anadiline, Kürt halkının anadiline saygı duyduğunuzdan yapmıyorsunuz. Tüm dünyada çok dillilik destekleniyor, Türkiye’de ise anadili talebi bölücülük olarak nitelendiriliyor. Niye? Anadilinin kullanılması hangi ülkeyi bölmüş bugüne kadar? Hiç böyle bir şey yok. Size hatırlatıyoruz; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra günlük Kürtçe gazetesi Welat’ı yasakladınız. Ne alakası vardı Welat’ın darbe girişimiyle? Hiçbir alakası yoktu. Kürtçe yayın yapan televizyonları, kanalları, haber ajanslarını, dergileri, radyoları, yayınevlerini yasakladınız. Bir ilkokulu kapattınız. Kurdi-Deri ve İstanbul Kürt Enstitüsünü kapattınız. 90’ların en karanlık dönemlerinde bile yasaklanmamış olan enstitü ve dil kuruluşlarını kapattınız. Yetmedi, Kürt coğrafyasında edipler, yazarlar ve Kürt diline emek vermiş Ahmedi Xani, Cigerxwin, Mehmet Uzun gibi toplum tarafından benimsenen şahsiyetlerin heykellerini yıktınız, isimlerini kayyımlarınız tabelalardan sildi.

"BAŞTA SAĞLIK VE EĞİTİM OLMAK ÜZERE KAMU HİZMETLERİ ANADİLİNDE VERİLMELİDİR"

Türkiye'nin çok dilli ve kültürlü sosyolojik yapısı ve Anayasanın eşitlik ilkesi gereğince eğitim ve sağlık başta olmak üzere her alanda hizmetler anadilinde de verilmelidir. Bunu özellikle vurguluyoruz. Türkiye’de konuşulan tüm dillerin kamusal alanda kullanılmasına imkan tanınmalıdır. Yok olma tehlikesi altındaki dillerin korunması için somut adımların atılması şarttır. Anadili çalışmalarına ilişkin üniversite birimlerinin yaygınlaştırılması ve var olan birimlerin güçlendirilmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesinin anadiline ilişkin 3 maddesine konulan şerhin kaldırılması önemlidir. Bir kez daha 21 Şubat Dünya Anadili Gününde bunları vurguluyoruz.

Tek öğrenebildiği Türkçe cümle olan “Kamber Ateş Nasılsın?” ile oğluyla konuşabilen İpek Ateş’i bir kez daha saygıyla anıyoruz. Yasakçı, engelleyici, asimilasyoncu politikalardan vazgeçilmelidir. Dil ve kültür kırımı toplumu ve toprakları çölleştirir. Bütün anadiller ve kültürler bir arada ve özgürce, eşit koşulda yaşamalıdır.

"ERDOĞAN'IN YANLIŞ EKONOMİK POLİTİKALARI NEDENİYLE İNSANLAR YOKSULLAŞMIŞTIR"

SORU: Akbaşoglu açıklamasında dünyadaki petrol fiyatlarının artışından bahsetti ama orada da verdiği rakamlar eski rakamlar. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?

Başta da söyledim Sayın Akbaşoğlu’nun rakamlarla ve matematikle arası pek iyi değil. Yani 20 kelimelik bir cümle içinde 4 tane hatalı veri sunan bir kişinin verdiği her rakamı iki kere kontrol etmek gerekiyor. Siz etmişsiniz, iyi yapmışsınız. Dünyada petrol fiyatlarında bir yükseliş olduğunu elbette biz de görüyor ve biliyoruz. Ama dünyadaki petrol fiyatlarının Türkiye’deki fiyatlara yüzde oranında ne oranda yansıdığını tespit etmek gerekiyor. Birincisi bu. Benzin ve motorindeki artışa baktığımız zaman bunun dünyadaki petrol fiyatlarındaki artışın bire bir yansıması olduğunu görmüyoruz. Buradaki mesele döviz kurlarındaki artıştır. Bu vahim artış esas olarak bu sorunu ortaya çıkarmıştır. Bu vahim artış neden kaynaklanmıştır? "Faizleri düşüreceğiz, enflasyonu da düşüreceğiz" diyen Erdoğan’ın tezi sonucunda faizler düşürüldü ama enflasyon çıktı. O tezin zaten doğru olmadığını herkes biliyordu, bir kez daha ortaya çıktı. Dövizde de büyük artış çıktı ve esas olarak bu yaşanan artıştır Türkiye'de benzinde, motorinde, doğalgazda ve elektrikteki zamları tetikleyen. Net olarak bu böyledir, neyi gizlemeye çalışıyorlar? Tayyip Erdoğan ve iktidarın yanlış ekonomik politikaları nedeniyle insanlar bu kadar vahim artışlarla karşı karşıya kalmış ve yoksullaşmıştır. O açıdan suçu dünyaya, dış güçlere yıkmak yerine aynaya bakmaları ve politikalarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Biat kültüründen vazgeçip Genel Başkanlarına faiz-enflasyon tezinin zırva olduğunu anlatmaları gerekiyor. Mesele budur.