Artı TV’de yayınlanan Haber Aktüel programına katılan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya,  Ayasofya’nın Danıştay kararı ile yeniden cami olarak ibadete açılmasını ve ortaya çıkan sembolik görüntüleri değerlendirdi.

Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılmasının AKP için iç politika argümanı olması yanında, özellikle İslam dünyasına mesaj içerdiğini söyleyen Hüda Kaya Cumhurbaşkanı Erdoğan için “halifelik” tartışmalarının başlayabileceğini savundu.

İnanç sahiplerinin rıza olmadan bir ibadethanenin dönüştürülmesinin Kuran’a göre haram olduğunu söyleyen Kaya değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“Ayasofya için tutumumu dile getirdim, ancak trol ordusunun çarpıttığı gibi değil. Ben olaya ilkesel olarak nasıl yaklaşmamız gerektiğine değindim ve hala aynı düşüncedeyim. Bugün yeniden bir fetih atmosferi oluşturarak dünyaya rövanşist söylemler gerçekleştirerek, ortaya koyulan sembolik görseller ile bir meydana okuma ortaya konuluyor.

‘18 YIL SONRA AYET Mİ İNDİ?’

“Ayasofya’nın cami haline getirilmesinin inançla olduğunu düşünmüyorum. Ayasofya’nın müzeden camiye çevrilmesi bu kadar önemliyse 18 yıl sonra mı bir ayet indi? Ne oldu da Ayasofya’yı camiye döndürme kararı aldılar. AKP’nin tükettiği dayanakları ve halkın karşısına çıkamama karşısındaki çaresizliğinin son adımıydı. Ayasofya’yı politik bir nesne olarak kullanmayı bir kenara bırakalım. Zamanlama önemliydi, ama diğer yandan AKP’yi ve temsil ettiği zihniyeti dünyaya karşı Batı’ya verdiği mesaj ve Müslüman dünyaya verdiği mesaj ile ne yapmaya çalışıyor anlamak gerek.

‘ÖMÜR BOYU DOKUNULMAZLIK GÜNDEM YAPILABİLİR’

“Ayasofya kendi başına spesifik bir mesele değildir. Sadece bir iktidar politikası meselesi değildir. Aynı zamanda zihniyetin, politik arka planında bir amaç vardır ve Ayasofya da bunun adımlarından bir tanesidir. Önümüzdeki günlerde AKP genel başkanının halifeliği ve halifelik etiketi altında ömür boyu dokunulmazlığı gündem yapılabilir. Ömür boyu başkanlık gündem haline getirebilir. Bu kimliğe sığınılarak eleştirilemez kılınmak istenebilir. Kutsal kimlik adı altında dokunulamaz, eleştirilemez, kutsanmış kişi vasfı gündeme gelebilir. Şu anda Ayasofya’ya gidenlerden tutun, gitmek isteyenlere kadar kraldan fazla kralcıların rövanşist bir atmosfere dönüştürdüğü bir ortamı görüyoruz.

‘KURAN’A GÖRE MEŞRULUĞU YOKTUR’

“Diyanet İşleri Başkanı’nın hutbesini dinlemeye çalıştım. TRT’de namaz bitince sunucuların misafirlere sorduğu sorular, kullandıkları ifadeler korkunç derecede cehaletin olduğu bir algıyı yansıtıyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanının Ayasofya için “İnsanlığın ortak mirası vasfını koruyarak ibadete açacağımızın altını çiziyorum” demişti. Ayasofya her boyutu ile İstanbul’un olduğu kadar şahsına münhasır bir özeli ve sembolik anlamı var. Eğer insanlığın ortak değeri olarak ibadete açılıyor idiyse siz buraya asla Ayasofya Cami-i Kebir-i Şerif diyemezsiniz. Bu isim asla ortak mirası ifade etmeyen ayrıştırıcı bir ifadedir.

“İnsanlığın ortak mirasının altına çizerek buranın hakkını vermek istiyorsak Kurani davranmak zorundayız. Hac Suresi 40. Ayet ile bir inancın mabedine dokunmak ve dönüştürmek haramdır. Bunun lamı cimi yoktur. Hangi topluluklar tarafından inşa edildiyse o inanç erbabının rızası olmadan egemenci karar ve tutumlar ile aktifleştirilmesinin Kuran’a göre meşruluğu yoktur.”

Kaynak: Artı Gerçek