27 yıldır sürdürdüğü hekimlik mesleğinden bir gece yarısı KHK’sı ile atılan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, 15 Temmuz’un ardından yapılan ihraçlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gergerlioğlu, “Yöneticilerin zulmen attığı bir kişiyi milletimiz göreve iade etti” dedi.

İhraç edildikten sonra iş başvuruları geri çevrilen, kazandığı sınavın sonucu geçersiz sayılan Gergerlioğlu, bugün bir milletvekili olarak yasa yapma pozisyonunda olduğuna dikkat çekerek, “Bu demokrasiden uzaklaşanlara çok önemli bir tarihi derstir. Bu ülke, bu millet demokrasi ve hukuktan uzaklaşmayı kabul etmiyor” ifadelerini kullandı.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın sorularını yanıtladı.

OHAL KHK’sı ile ihraç edildiniz. Bu süreç nasıl gelişti?

Türkiye’nin tüm insan hakları sorunlarına karşı duyarlı, barış yanlısı bir insandık hep. Kürt meselesi hep ilgilendiğimiz bir alan oldu. Çözüm süreci başladığında da bu sürece sevinçle yaklaşarak desteklemeye çalıştık. Yaşadığım Kocaeli’nde, Barış Platformu’nun kurucusu oldum. Yerelde, ulusalda yazdığım köşe yazıları ile hep barışı destekler bir pozisyonda olduk. Çözüm süreci sırasında bu hoş karşılandı ama çözüm süreci bittiğinde aynı sözleri söylemeye devam ettiğimiz halde bu kez “terörist” gibi yaftalarla karşı karşıya kaldık.

Ben her zaman sosyal medya hesaplarımda barışla ilgili paylaşımlar yaptım. 1 Eylül’de barış isteyen, analar ağlamasın, çocuklar ölmesin mealindeki paylaşım sonrası hedef haline getirildim. Hakkımda suç duyuruları yapıldı, “Bu nasıl devlet memuru olarak görev yapabilir, atılsın, tutuklansın” kampanyaları düzenlendi. Bir süre sonra da Kocaeli Valiliği tarafından açığa alındım, hakkımda soruşturma başlatıldı. Kısa bir süre sonra da 6 Ocak 2017’de 679 sayılı KHK ile ihraç edildim.

İhraç nedeninizi öğrenebildiniz mi?

Bu ihracın açığa almayla ilgisi nedir, bilemiyorum. Açıklama yok. İdari, adli soruşturmalar yürüdü. Ben bunun üzerine Vali Bey’e de “hukuksuzluk yapılıyor” diyen açık bir mektup yazdım. Vali bunu “hakaret” olarak görüp ikinci bir dava açtı. İnanılmazdı. Bir ton hukuksuzluğa uğruyorsunuz, ama “Neden böyle yapıyorsunuz” dediğinizde yeni bir dava ile karşılaşıyorsunuz. Bu dava da 7-8 ay sürdü ve beraat ettim.

İhraç süreciyle ilgili nasıl bir hukuki süreç işlettiniz?

İhraçla ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. İdare Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi başvuruları reddedildi. OHAL Komisyonu’na gönderdiler. Tam bir çözümsüzlük içinde kaldık. Bu arada 27 yıllık göğüs hastalıkları uzmanı bir doktor olarak işsiz kaldım. Hiçbir hastane işe almak istemedi. Vebalı muamelesi yapıldı. “Devlet sana terörist demiş, işe alamayız” bakışı hakimdi. Ancak 6 ay sonra Batman’da özel bir hastane kabul etti. Bu arada paylaştığım mizansen bir fotoğraftan terör örgütü propagandası yaptığım gerekçesiyle 2.5 yıl ceza aldım. Dava, İstinafta devam ediyor. Bunları yaşarken bir de siyasete atıldık.

‘DEMOKRASİDEN UZAKLAŞANLARA TARİHİ BİR DERSİZ’

Bugün milletvekili olarak Meclis’e geldiniz. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yöneticilerin zulmen attığı bir kişi olarak milletimiz bizi göreve iade etti. Bizi milletin vekilliğine iade ettiler. Bu bizim için büyük bir onur ve şeref oldu. Zulmen ihraç edildik. Milletin değil, yöneticilerin takdiriydi. Bir zulüm uygulamasıydı. Ama 90 bin kişinin oyunu alarak milletin vekili olarak Allah’a şükür TBMM’ye geldik. Bu aslında benim için de millet için de tarihi bir tablodur.

KHK zulmüne uğrayan için de tarihi bir tablodur. Aynı zamanda tüm Kürtler ve Türkler için de tarihi bir tablodur. Çünkü bize barış uğruna zulmedildi. Sonunda Allah’ın takdiri, milletin de desteği ile Meclis’e geldik. Seçimden önce iş yeri hekimliği sınavına girip, kazandım. Ancak devlet, ‘sen KHK’lısın” diyerek belgeyi vermedi. Bu denli bir zulüm.

Şimdi milletin vekili olarak geldik ve burada yasa çıkartacak pozisyondayız. Bu demokrasiden uzaklaşanlara çok önemli bir tarihi derstir. Bu ülke, bu millet demokrasi ve hukuktan uzaklaşmayı kabul etmiyor. Bu yöneticilere verilmiş gerçekten önemli bir derstir.

Tüm millet için önemlidir. Çünkü biz herkesin hakkı hukuku için bu zulümlere uğradık. Ben insan hakları savunucusuyum. Herkesin hakkını hukukunu ayrımsız şekilde savundum. Bunlar yüzünden cezalandırıldık ama şu anda hem Meclis’te hem de Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda üyeyim. Bunu çok değerli buluyorum.

‘ÇÖZÜM DEĞİL ÇÖZÜMSÜZLÜK SÜRECİ’

Mevcut OHAL uygulaması bitti ama OHAL sonrası için yeni bir düzenleme geliyor. OHAL kalıcı hale mi geliyor?

Sayın Erdoğan şu andaki cari OHAL’le uzun süreli bir gidişatı yürütemeyeceğini biliyordu. Bu nedenle seçimi erkene aldı, OHAL altında bir seçim yaptı. Seçim sonrası OHAL’İ bitirme yönünde bir kararı tahmin ediyordum. Ancak ülkede baskıcı bir yönetimi devam ettirme niyetinde olduğu için OHAL’i bir başka şekilde devam ettirmeye çalışıyor.

Buna anayasal bir kılıf giydirmeye çalışıyorlar. Mevcut OHAL, anayasa dışına taşarak uygulandı. Anayasa suçu işlendi. Bu suçu daha fazla işleyemeyeceğini görerek bir formül buldular. Bu tabii ki çok üzücü bir durum. Çünkü ülkenin OHAL’e değil hukuk ve demokrasiye ihtiyacı var.

Bununla bir yere gidilemez, ülkenin bir sorunu da çözülemez. İnsanlar belki zorla susturulacaktır ama hiçbir sorun halledilemeyecektir. Bu çözümsüzlük sürecidir. Çok üzücü ve talihsizdir.

‘SİYASET DEĞİL YAŞAM MESELESİ’

OHAL sonrası için beklenti neydi, bugün nelere yol açtı?

Toplum bir nefes alma umudundaydı. Birey olarak binlerce insanın mağduriyeti ile ilgili başvuruları alıp raporlar hazırlamış bir insanım. Büyük acıları, sıkıntıları biliyorum. Şu anda inanın ki takatinin son halinde, intihar aşamasında olan çok kişi var. Bu iş siyaset meselesi değil, bir yaşam meselesi. Bu tablo insanları intihara sevk ediyor. İnsanlar çaresiz.

Karı-koca tutuklu olan, iş bulamayan çok insan var. Bunlar dayanılmaz haldeyken şimdi OHAL’i bir şekilde devam ettireceğinizi söylemek bu topluma yapılmış en büyük kötülüktür. Siyaseti bir kenara bırakalım ama böyle bir çözümsüzlük olamaz. İnanılmaz bir tavır. İnşallah vazgeçerler. Bu sistem yürümez de. Ancak Sayın Erdoğan bir takıntı haline getirmiş ve “ben bu baskıcılık ile idareyi devam ettireceğim” anlayışında. Ama bir çıkmaz sokaktayız. İnsan umutla yaşar, ama şimdi yeni bir yasa çıkarmaları çok üzücü. Allah korusun, intiharlar artabilir. Takatlerinin sonunda insanlar var. Şu ana kadar 60’a yakın insan intihar etmiş ve tamamen çaresiz olan çok insan var. Siz onları bekleyen daha kötü bir akıbet görüntüsü sunuyorsunuz. Bunun sonu daha kötü, umutsuz bir görüntü olur.

Kaynak: Duvar