HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki yıkıma ve yıkımın yarattığı mağduriyete değindi.

AKP'nin iskan politikalarının Kürt sorununu çözmeyeceğini savunan Uca, "Bugün Sur’da yaşanan yıkım Kürdistan’da son 100 yılda sistematikleşmiş zorunlu iskân politikalarının devamıdır. Kürtlerin demografik yapısıyla oynanması Osmanlı döneminde başlamış, farklı biçimlerle hala devam etmektedir" dedi 

Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada  Uca, şöyle konuştu: 

Diyarbakır’ın Sur ilçesinin Lalebey ve Alipaşa mahallelerine 23 Mayıs günü iş makinaları polis eşliğinde yıkım başlatmıştır. Sur’da kendi topraklarını, evlerini terk etmeyen halk, Kutsal Ramazan ayında elektriksiz ve susuz bırakılmıştır. Kürt halkının hiçbir şekilde rızası olmadan evlerinin yıkılarak zorla göç ettirilmeleri yeni bir uygulama değildir. Bugün Sur’da yaşanan yıkım Kürdistan’da son 100 yılda sistematikleşmiş zorunlu iskân politikalarının devamıdır. Kürtlerin demografik yapısıyla oynanması Osmanlı döneminde başlamış, farklı biçimlerle hala devam etmektedir. 

"AKP'NİN İSKAN POLİTİKALARI KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEZ" 

Bugün Sur’da gerçekleşen yıkım, gerek Şark Islahat Planı ile gerek İskân Kanunu ile gerekse de 1990’larda çıkarılan yasalarla yapılmak istenenin aynısıdır. Çünkü zorunlu iskân politikası, asimilasyon ve askeri tedbirler eş zamanlı olarak Sur’da uygulanmaktadır. AKP hükümeti gözünü Sur’a dikmiş; dönüştürmeye adeta yemin etmiştir. Sur’da, zorla yeni bir kent  -yeni bir yaşam ve asimile olmuş kentli bir persona inşasına soyunmuştur. AKP, devletin tarih boyunca süregelen, zorunlu iskân politikalarıyla, Kürtlerin evlerine-toprağına el koymaya devam ediyor. Ancak, ne İttihat ve Terakki’nin iskân politikaları, ne Cumhuriyet’in Şark Islahat Planı ne köy yakmalar ne de bugün AKP’nin yürüttüğü iskân politikaları Kürt meselesini çözer. 

TEKRARDAN ÇIKMANIN YOLU BARIŞTIR

Cumhuriyet kurulduğundan beri, Kürt iradesinin, ne merkezde demokratik temsiliyetine ne de Kürtlerin yerelde kendi yönetim mekanizmalarının inşasına tahammül edilmiştir. Öyle olmasaydı, bugün 11 HDP vekili rehin alınmış olmaz, onlarca belediyeye kayyum atanıp, eşbaşkanlar tutuklanmazdı. Ne yazık ki 100 yıl önce olduğu gibi AKP hükümeti hala, Kürt meselesini “askeri tedbirler, iskân politikaları ve Türkleştirme” politikalarıyla çözmeye çalışıyor. Ancak Kürt meselesinin çözüm yolu bu değildir. Zira devletin Kürdistan’da şiddet yolu ile egemenlik tesisine ve asimilasyona karşı Kürtler direnişle cevap vermeye devam ediyor. Bu tekrardan çıkmanın tek yolu barıştır; müzakerelere dönmektir.
 
Öncelikle, devlet, Kürtlerin kendi topraklarında dilleri ve kültürleriyle yaşaması önünde engel olmaktan vazgeçmelidir. Kürtlerin kendi kendilerini yönetme arzularına saygı duymalıdır. Kürtlerin iradesini temsil eden rehin alınmış seçilmişlerin biran önce bırakılması gerekmektedir.  Ayrıca Sayın Öcalan’ın koşullarının yeniden düzeltilerek, üzerindeki tecridin kaldırılması; barış sürecine katkı sağlaması için gerekli imkânların yaratılması elzemdir.