HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Meclis Genel Kurulu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerine konuştu.

10 Aralık’ta Almanya Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde hükümet yetkililerinin de katılacağı toplantıda, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu'nun kamu tüzel kişiliğinin tanınacağını belirten Bülbül, Kültür ve Turizm Bakanı’na şöyle seslendi: “Aleviler Almanya'da tüm inanç grupları gibi kültürel, sosyal, ekonomik haklara sahip olacaklar. Siz böyle bir şey yapmadınız, yapmıyorsunuz, yapmayacaksınız. 3 Haziran 2009'da Alevi açılımı, Kürt açılımı, Roman açılımı başlattınız, ıkındınız sıkındınız, yapamadınız çünkü zihin kabızısınız.”

Ankara Sanat Tiyatrosu’nun salonunu boşaltmak zorunda kaldığını hatırlatarak, “Şu utanç verici şeye bakar mısınız” diyen Bülbül, Ankara Sanat Tiyatrosu sanatçılarına selam gönderdi.

Dağ keçilerinin avlanmasına da tepki gösteren Bülbül, “Bu dağ keçilerinden alıp veremediğiniz nedir? Dersim'e Amerika'dan katil gelecek. Sevgili Dersimliler, siz hakikati bilirsiniz. Sakın ola ki keçilerinize, geyiklerinize dokundurmayasınız” diye konuştu.

Dersim'de tarikat yapılanmalarına dikkat çeken Bülbül, şunları söyledi: “Munzur Eğitim ve Kültürel Hizmet Derneği, Süleymancılar; Ehlibeyt Sevenler Eğitim Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, Menzil; Ensar Vakfı şubesi, Birlik Vakfı Tunceli Şubesi, İlim Yayma Cemiyeti, TÜGVA Tunceli temsilciliği, Millî Beka Derneği. Sevgili Dersimliler, bunları kampüsün içinden çıkamayacak hâle getirin, yoksa sizden davacı olurum.”

‘145 YILLIK BORCUNUZ VAR BİZE’

Kültür Bakanı’na “Sizin, Ahmedi Hani'yle sorununuz nedir? Sizin, belediyelerimiz tarafından sitelerinde yayınlanan Kürtçe ilan ve Kürt diliyle sorununuz nedir? Sizin, Roboski anıtıyla sorununuz nedir? Sizin, Kürt tarihi ve kültürüyle ilgili sorununuz nedir? Sizin, Türkiye'yi bir boydan bir boya kaplayan erenler ve evliyalarla ilgili sorununuz nedir? Alevi inancı hâlâ niye yasaklıdır?” diye seslenen Bülbül, şöyle devam etti:

“Yüz kırk beş yıllık borcunuz var bize. Yüz kırk beş yıldır Alevi toplumundan vergi alıp başka inançlara dağıtıyorsunuz. Bu, hırsızlıktır; bu, ayıptır; bu, günahtır. Hacı Bektaş Veli dergâhının müze statüsüyle ziyarete açık olduğu devirde aldığınız müze paralarını ne yaptınız? Bunları niye Alevi toplumuna hizmet olarak geri vermiyorsunuz?

‘KÜRTLER VE ALEVİLER ÇİMENTO DEĞİLDİR’

“Şu ‘et ve tırnağı’, şu ‘Aleviler ve Kürtler Türkiye'nin çimentosudur’ lafını çöpe atın; biz mozaik de değiliz, çimento da değiliz. Biz, Kürtler ve Aleviler olarak neyiz? Bütün Türkiye haklarıyla kan ve canız; birimiz kandır, öbürü candır. Oynamayın, üstümüze gelmeyin, değerlerimizi katletmeyin; kan giderse can da gider, can giderse siz altında kalırsınız. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Bu değerleri yaşatmak varken, bu değerleri bir arada, eşit koşullarda, eşit yurttaşlık anlayışıyla yaşatmak, donatmak, kabul etmek, saygı duymak ve geliştirmek varken sistematik asimilasyon politikasıyla bunu yürütmek ve akabinde de ‘Kürt kardeşlerim, Alevi kardeşlerim’ diyerek güzelleme yapmak ayıptır, utanç vericidir. Biz kimsenin kardeşi değiliz. Biz eşit olmak istiyoruz, biz yurttaş olmak istiyoruz.”

‘O KILIÇLA KİM TEHDİT EDİLİYOR?’

İbadete açılan Ayasofya’da Diyanet İşleri Başkanı’nın kılıçla hutbe vermesini de eleştiren Bülbül, “İbadethanede silah olmaz, ibadethaneye silah girdiğinde tahakküm ve egemenlik girer, eşitlik, hakikat ve adalet ortadan kalkar, dolayısıyla ibadethaneye kılıçla girmek suçtur. ‘Niye suç işliyorsunuz?’ diye niye uyarmıyorsunuz? O kılıç neyi ifade ediyor? O kılıçla kim tehdit ediliyor? ‘Şalvarı şaltak Osmanlı/ Eğeri kaltak Osmanlı/ Ekende yok biçende yok/ Yiyende ortak Osmanlı’nın mirasını mı sürdürmek istiyorsunuz?

‘ASİMİLASYONA UĞRATARAK KÜLTÜR POLİTİKASI OLMAZ’

“Onların yaptığı gibi sistematik olarak Türk ve Türkmen Alevileri, Kürt Alevileri, Arap Alevileri ortadan kaldırmak, varlığını yok etmek mi istiyorsunuz? Böyle bir kültür politikası olabilir mi? Birlikte yaşadığınız halkların kültürüne, sanatına, diline, varlığına kastederek, yok sayarak, asimilasyona uğratarak, başkalaştırarak bir kültür politikası olmaz. Bütçenizde rakamlar bol fakat hakikati ifade etmiyor. Bu bütçe inkârcıdır, bu bütçe tekçidir, bu bütçe ırkçıdır, bu bütçe varlığımızı reddetmektedir o hâlde bu bütçe meşru değildir, demokratik değildir. Bu bütçeye rızalık vermiyoruz, bu bütçeyi kabul etmiyoruz, Alevi toplumu olarak da, Kürt halkı olarak da ve sevgili aziz Türk halkı olarak da. Aziz Türk halkı size sesleniyorum: Niye bu ırkçılığa karşı, biz Türklerle, biz Alevilerle, biz Türkiye halklarıyla eşit koşullarda yaşamak istiyoruz demiyorsunuz? Aziz Türk halkı sen bunun lokomotifisin, sen bunun öncüsüsün, birlikte yaşadığın mazlum halkların, Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin, Süryanilerin, Rumların, adını sayamadığım kadar halkların varlığına sahip çık.”

MHP İLE HDP ARASINDA TARTIŞMA

Bülbül’ün konuşmasının ardından söz alan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, Kemal Bülbül’ün konuşmasında kin ve nefretten başka bir şey olmadığı söyledi. Bülbül, “Kimden ne alacağınız var? Hep birlikte Türk milletiyiz, diyorsak burada neyin alacağını kimden tahsil etmeye kalkacaksınız siz?

Yeniden söz alan Kemal Bülbül ise “Üslubumuz ve konuşma tonumuz hakkında buradan yola çıkarak sert bir konuşma olduğu söyleniyorsa hitabet kemalattandır, kemalatı anlamamak da cehalettendir; bir. İkincisi: Ben çatışmadan değil; beraberlikten, eşit yurttaşlıktan, birlikte Türkiye halklarının eşit yaşamından söz ettim” dedi.

Muhammed Levent Bülbül ile Kemal Bülbül arasında tartışma uzun süre devam ederken, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da söz alarak MHP’li Bülbül’ün "Sizi dinlemek zorunda değil kimse" sözlerine yanıt verdi. Beştaş, “Hayır efendim, dinleyeceksiniz, kuzu kuzu dinleyeceksiniz! Biz nasıl sizi dinliyorsak siz de dinleyeceksiniz! Biz bu konuşma hakkını Sayın Bülbül'den ya da MHP'den almadık, biz halktan aldık. Halkın verdiği yetkiyle burada bütün milletvekilleri gibi sözümüzü kuruyoruz, kurmaya devam edeceğiz. Öyle bir dünya yok, oradan oturup bizi tehdit edemezler” dedi.

MHP’li Bülbül ise “Bu memleket, kimin kuzu kimin kurt olduğunu biliyor, Allah'ın izniyle onun da hakkını veririz; onu da söyleyeyim” diye yanıt verdi.

Kaynak: Artı Gerçek