HSK seçimlerine katılmayacaklarını belirten HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bundan sonra bu yargı mekanizmasının vereceği bütün haksız kararlarda sadece AKP ve MHP’nin değil aynı zamanda Millet İttifakı’nın da imzası olacaktır. Böyle bir ilkesizliğin tarafı olacaktır” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, milletvekillerinin katılımıyla, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. HSK’nin 7 üyesini belirlemek üzere komisyonunun toplantıya başladığını dile getiren Beştaş, HDP’nin HSK seçimlerine katılmayacağını duyurdu.

Gelinen aşamada yargıya olan güvenin sıfırlandığına dikkat çeken Beştaş, “HSK, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda kurul olarak çok kilit bir konumda ve önemli bir yerde duruyor. Hakim ve savcıların özlük işleri, atamaları sürgün edilmeleri, terfi edilmeleri veya haklarında soruşturma açılmaları gibi birçok temel meselede yetkili bir kurul olarak orta yerde duruyor. Bu kurulun yapısı 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumunda tamamen değişti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile bu kurulun 7 üyesini Cumhurbaşkanı atar, 7 üyesini TBMM seçer diye bir madde var” ifadelerini kullandı.

‘SİYASALLAŞMAYA ZEMİN OLUŞTURDU’

Beştaş, HSK’nin her zaman AKP’nin hedefinde olduğunu belirterek, “12 Eylül 2010 referandumunda HSK’nin yapısının değiştirilmesi Türkiye’nin temel gündemlerinden biri olmuştu. O süreç 16 Nisan 2017 referandumu ile tamamlandı ve yargının siyasallaşmasına bir zemin oluşturuldu. 2017’de HSK’nin genel kurulda seçimi vardı. Biz o zaman da demokratik bir seçim olmadığını vb. nedenlerle o seçime girmemiştik.  Hatta o dönem ana muhalefet partisi de o seçime girmemişti” hatırlatmalarında bulundu.

‘SEÇİM DEĞİL DÜZELME’

HSK’de yapılacak seçim yerine HSK’nin yapısının düzeltilmesi gerektiğine dikkat çeken Beştaş, konuşması şu şekilde devam ettirdi: “Bugün ne yaşanıyor? HSK’nin yapısının düzeltilmesi yerine, farklı bir yöntemle bir seçim yapılacak. HDP olarak, karma komisyon üyeleri olarak bugünkü karma komisyon toplantısına ve seçimine girmiyoruz. Bu yöntemi doğru bulmuyoruz. 7 Haziran’a kadar HSK‘nin üyelerinin tespit edilmesi gerekiyordu. Bu kapanmadan önce yapılan toplantıda bir alt komisyon oluşturuldu ve normalde Salı günüydü. Karma Komisyon toplantısının bu ayın 18’inde yapılması gerekiyordu. Fakat bize herhangi bir açıklama yapılmadan 20 Mayıs’a ertelendi. Anayasa’ya göre Karma Komisyon ve genel kurulda önce 2/3  aranıyor, sağlanamazsa 3/5 aranıyor,  bu da sağlanamazsa en çok oyu alan adaylar arasında kura yöntemiyle bir seçim yapılması öngörülüyor. Biz ilk toplantıda önerilerimizi sunduk.

CEZASIZLIK POLİTİKALARI

HSK seçiminin önemi yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığının geldiği aşama nedeniyle demokratik bir yöntemle üyelerinin seçilmesi için önerilerimiz sunmuştuk. Grubu olmayan diğer siyasi partilerini de komisyonda temsil edilmesi gerekiyor ama talebimiz maalesef kabul görmedi. Başka bir önerimiz daha vardı, hakim, savcı, öğretim üyesi ve avukatlardan oluşan 115 aday adayının başvurusu vardı. Bütün aday adaylarının komisyona gelmesi ve kendilerini ifade etmesi gerektiğini önemle talep ettik. Bu talep de kabul görmedi. Şu anda milletvekilleri, aday adaylarını tanımıyor, sadece bir CV’den oy vermeye çalışıyor. Şu anda yargının içinde bulunduğu tablo çok vahim tablodur. Kadına yönelik şiddet ve kırım dosyalarında büyük bir cezasızlık politikası var.

BAĞLILIK SÖZÜ

İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonra bu daha da arttı. Buna dair HSK’nin yapısında kadın özgürlüğünü esas alan, kadına yönelik şiddeti reddeden ve cezasız politikasına bir anlayışın hakim olması gerektiğini savunduk. CV’lerini veren adaylarının bu yönde incelenmesi gerektiğini ifade etmiştik. Bu görüşlerimiz komisyon tutanaklarında yer alıyor, bunların hiçbiri kabul görmedi. Alt komisyonda sadece teknik bir inceleme yapıldı 3 kişi elendi koşulları uymadığı için. Halbuki çok kişi elenmesi gerekiyordu CV’lere ilişkin birkaç örnek vereyim. Birileri AKP’ye bağlıyım diye CV’ye yazıyor birileri zaten PM üyeliği yapmış, aday olmuş, partili olmuş çok sayıda açıklaması var. Doğrudan bağlılık ifade etmiş.  Bazıları MHP, AKP ve İyi Partiye bağlılık sözü vermişler. Bunlar CV’lerde açıkça yer alıyor. 

PESPAYE YÖNTEMLERLE YARGILANIYORLAR
 
Çok sayıda referans var CV’lerde. Bunlar genelde AKP milletvekilleri. Bir tanesi MİT Başkan Yardımcısını referans olarak göstermiş. Ne kadar bağlıyım iyiyim diye. Biri Hamza Dağ'ı referans göstermiş. Diğerlerini örneklemeye gerek duymuyorum.  Bu CV’ler bize neyi gösteriyor hakimler ve savcılar görevlerini yaparken iktidar partisine bağlılık zorunda his ediyor. Kendisi bir hakim savcı olarak değil HSK’de yer elde etmek için yaparken siyasete bağlılığını ifade ediyor hukukun yerlerde olmasının bu kadar pespaye yöntemlerle siyasetçileri kadınları yargılamasının sebebi budur.

KOBANİ DAVASI

Geldiğimiz aşamada maalesef Türkiye’nin önündeki yıllar için bu HSK yeni vahim kararlara imza atacaktır bunu üzülerek söylüyorum. HSK’nin bugüne kadar açıklamalarından birkaç örnek vermeden yargının muhalefete demokrasi güçlerine karşı kadınlara karşı nasıl bir siyasi çalışma yürüttüğünü tartışmasız, objektif bakan herkes görebilir. Biz bu açıklamayı yaptığımız sıralarda Kobanê kumpas davası Sincan’da görülüyor. O davada önceki dönem Eşbaşkanlarımız Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak ve onlarca arkadaşımız, MYK üyelerimiz, tamamen AKP ve MHP’nin yazıp çizdiği bir iddianame ile yargılanmaya çalışıyor ama yargılayamıyorlar. Çünkü yargılanıyorlar. Kobanê kumpas davasında baştan sona tek heyetin görevlendirilmesi özel bir savcının atanması, yüksel kocamanın atanması ve mükerrer davayı oluşturduktan sonra uçakla balayına gittiği bütün Türkiye gördü. Yüksel Kocaman büyük bir ödül aldı ve Yargıtay’a seçildi. Aynı yüksel kocaman HSK için aday adayıdır. Bakalım birazdan sonuçlanacak ama biz sonucu biliyoruz zaten.

AVUKATLARA YÖNELİK TUTUM

Diğer uygulamalara bakalım. Hakim ve savcıların, HSK’nin tutumuna bakalım. Mesela Eyüp Akbulut, bütün kamuoyunun bildiği bir isim. Viranşehir Cumhuriyet Savcısı. Bir video yayınladı. Pandemi yasakları, yayınlanan genelgelerin, idari işlemlerin ve kararların hukuka aykırı olduğunu ve bunu kamuoyu ile paylaştığını ve bununla ilgili her an hakkında işlem başlatılacağını tahmin ettiğini söyledi. Hemen akabinde hakkında soruşturma açıldı. Yine ÇHD’li avukatlar sevgili Selçuk Kozağaçlı ve diğer avukatlarla ilgili açılan davada, aynı gün tahliye oldular. İlk duruşmada ve HSK’nin müdahalesiyle 24 saat dolmadan aynı heyette hiçbir delil değişmeden avukatlar hakkında tutuklama kararı verdirildi. Ve hala avukat arkadaşlar içeride.

YARGIYA GÜVEN SIFITIN ALTINDA

Osman Kavala dosyasında, tahliye beraat kararı veren mahkeme heyeti dağıtıldı. Haklarında soruşturmalar açıldı. Bunu HSK yaptı, çünkü Cumhurbaşkanı bunu kabul etmedi beğenmedi. Onun beklediği doğrultu da karar verilmediği için. Buna dair birçok örnek verebiliriz. HSK iktidarın hoşuna gitmeyen kararları veren hakim ve savcılara soruşturma açan sürgün eden bir yapıda ve iktidarın hoşuna giden karar alıp veren yargı mensupların taltif eden bir durumda. Bu aşamadan sonra bu daha da ilerleyecektir. Başta da söylemeye çalıştım yargıya olan güven zaten yerlerde sürünüyordu. Bu HSK’nin 7 üyesinin pazarlık usulüyle partilere bağlılıkla ve ilkesiz bir şekilde belirlenmiş olmasıyla artık yargıya güven sıfırın altına inecektir. Kimse kendisini güvende hissetmeyecektir. İşte biz bunun tarafı değiliz. HSK, vatandaşı küfreden aşağılayan sözlere terfi veren bir yapıdaydı, bu devam edecek.

İLKESİZLİĞİN TARAFI

Bugünkü ilkesiz ve pazarlık usulü ile HSK’nin belirlenmesi Türkiye’deki on binlerce hakim ve savcıya büyük bir haksızlıktır. Büyük bir hukuksuzluktur. Bundan sonra hakim ve savcılara, avukatlara yargıya şu mesaj veriliyor: ‘Sizin ilerlemeniz konumunuz iktidara bağlılıktan geçiyor’ Artık kimse bu yargıdan tarafsız ve bağımsız karar vermesini beklemiyor. Yargıçlar kendilerini bu baskı altında his edecektir. Partili cumhurbaşkanı sistemindeyiz. Zaten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi baştan sona ucube sistem. Şimdi 4 partiden oluşan bir HSK var. Bundan sonra bu yargının, bu yargı mekanizmasının vereceği bütün olumsuz ve haksız kararlarda sadece AKP ve MHP’nin değil aynı zamanda millet ittifakının da imzası olacaktır. Böyle bir ilkesizliğin tarafı olacaktır.”