15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL kapsamında yayınlanan KHK ile işinden ihraç edilen HDP'nin Ankara milletvekili adayı Veli Saçılık, 24 Haziran seçimleri ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Saçılık, “Yüksel Caddesi’nde açlık grevinin bitmesinin iki gün sonrasında mevcut direnişi bitirdim ve daha geniş siyaset alanında mücadele etmeye karar verdim. Özgürlük hareketinin örgütlenmesi konusunda daha fazla çaba harcadım. AKP’nin baskın seçim kararı almasıyla HDP bana bir teklifte bulunarak “biz bu dönem AKP’nin karşısında net durabilecek adaylarla yola çıkma konusunda kararlıyız. Bizimle olursanız seviniriz” dediler. Ben de hem HDP’nin barajı geçmesi için hem de genel anlamda özgürlük mücadelesini geliştirmek ve Demirtaş, Yüksekdağ ve diğer tutuklu vekillerin özgürlüğü açısından burada olmanın anlamlı olacağını düşündüm ve adaylığımı açıkladım” dedi.

HDP seçmeninin Muharrem İnce’ye yaklaşımını değerlendiren Saçılık, “Evet burada yurtdışı oyları stratejik olacak ve özellikle HDP’nin barajı aşması gerektiğini düşünen HDP’li olmasa da HDP’ye teveccühü önemli bir takdir olacak düşünüyorum. Benim konuştuğum insanların çoğu 'oyum ilk turda İnce’ye, Meclis'te HDP’ye' diyor. Biz de böyle diyenlere tercihlerine saygılı olduğumuzu söylüyoruz. Ortalama demokrat olan insanların HDP’nin barajı aşması konusunda bir duyarlılığı var. Ama bunu dediğim gibi Kadıköy, Beşiktaş ve Ankara’nın belirli semtleri için rahatlıkla söyleyebiliriz, Türkiye genelinde yayılmış bir biçimde değil” ifadelerini kullandı.

HDP Ankara Milletvekili Adayı Veli Saçılık, Artı Gerçek’ten Rıfat Doğan’ın sorularını yanıtladı.

‘KENDİMİ YOKSUL KESİMLERİN BİR ÜYESİ OLARAK GÖRÜYORUM’

- Veli saçılık kimdir? Sizin ağzınızdan dinleyelim…

Fakir ve emekçi bir ailede doğdum. Kendimi gençliğimde kısa sürede işçi olarak buldum, işçi mücadelesine adım attıktan kısa bir süre sonra 18 yaşında cezaevine girdim. O dönem cezaevlerinde baskı ve işkence çok fazlaydı, kolumu kopardılar. AKP döneminde de kamu emekçisiyken 15 Temmuz darbe girişimi bahane edilerek işimden edildim. Ona karşı bir direniş sergiledim. Ondan dolayı onlarca davam ve onlarca para cezam var. Yüzlerce kez şiddete uğradım. O gün bugündür az buçuk devrimci muhalif siyasetin içindeyim. Kendimi tanımladığımda bu ülkede yaşayan vatandaştan çok farklı değil ama ülke vatandaşının birazcık daha fazlasından devlet şiddetine uğradığımı söyleyebilirim. Ama neticede kendimi toplumda ezilen yoksul kesimlerin bir üyesi olarak görüyorum.

‘GENİŞ SİYASET ALANINDA MÜCADELE İÇİN HDP’DEYİM’

- Neden HDP?

22 Kasım 2016 tarihinde ihraç edildim. 24 Kasım’dan itibaren direnişe katıldım ve KHK’lara karşı mücadele verdim. Yüksel Caddesi’nde açlık grevinin bitmesinin iki gün sonrasında mevcut direnişi bitirdim ve daha geniş siyaset alanında mücadele etmeye karar verdim. Özgürlük hareketinin örgütlenmesi konusunda daha fazla çaba harcadım. AKP’nin baskın seçim kararı almasıyla HDP bana bir teklifte bulunarak “biz bu dönem AKP’nin karşısında net durabilecek adaylarla yola çıkma konusunda kararlıyız. Bizimle olursanız seviniriz” dediler.

Ben de hem HDP’nin barajı geçmesi için hem de genel anlamda özgürlük mücadelesini geliştirmek ve Demirtaş, Yüksekdağ ve diğer tutuklu vekillerin özgürlüğü açısından burada olmanın anlamlı olacağını düşündüm ve adaylığımı açıkladım.

‘KÜRT MUHAFAZARLARINDA AKP’DEN KOPUŞ HDP’YE YÖNELİM VAR’

- Saha çalışmaları nasıl gidiyor? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Çok zor tabi. Üzerimizde çok baskı var. Devletin ve polisin baskısı, faşist saldırılar var ama diğer taraftan da hiç beklemediğimiz bir ölçüde de güven var. 7 Haziran sonrasında HDP kriminalleştirmiş ve dokunan yanar konumuna getirilmişti. Herkesin uzak durduğu bir partiyken şimdi insanlar HDP’nin 7 Haziran sonrasında gelişen o kanlı ortamın, o sürecin bir parçası olmadığını söylüyorlar. Genel anlamda olumlu bir hava var. Özellikle Kürt muhafazakarlarında AKP’den kopuş ve HDP’ye yöneliş olduğunu gözlemliyorum.

Diğer taraftan AKP’nin mağdur ettiği muhafazakarlar kesimler kendi bölgelerinde bana oy verme konusunda epey ılımlı ve olumlu bir ilişki görüyorum. Bu olumlu gelişme. HDP sadece Kürt sorununun çözümü konusunda çalışan bir parti, yaratılmak istenen o görüntüden çıkmış aynı zamanda işçilerin sorunlarını çözen, çözen doğa sorununa eğilen, kadın sorununu çözen ve gençlikle ilgilenen bir yerde duruyor. Bu anlamıyla HDP aslında istediği siyasete doğru eviriliyor ve kitlenin istediği yönelim de bu yönde.

‘KHK İLE MÜCADELE EDENLER BANA OY VERECEKLERİNİ İLAN ETTİ’

- Seçilmesi zor bir bölge sizin aday olduğunuz bölge. Seçilme şansınızı nasıl görüyorsunuz? KHK’lilerle iletişim kurma olanağınız oldu mu?

Tespitime göre benim bölgemde oturan KHK ile ihraç edilmiş 16 bin kişi var. Bu kişiler internette, sosyal medyada örgütlü. KHK platformları var, oralardan beni destekleyeceklerini çok net bir şekilde ilan ettiler. Büyük bir kitleye sahipler o mecrada da. O kişiler şunu söylüyor: “Biz bugüne kadar bir solcuya oy versek cehenneme gideceğimizi düşünüyorduk. Ama AKP’ye oy verdik o bize dünyayı cehenneme etti”. Bu anlamda ilk kez solcuyu solcu olduğunu bilerek oy veriyorlar. Bu çok önemli aslında. Ben gidip maşallah inşallah gibi olmadığım biçimde kendimi onlara gösterip oy istemiyorum. Kimliğimi ortaya koyuyorum ve şuyum şu dünya görüşüne sahibim diyorum ve onlar da “evet biliyoruz sen o dünya görüşüne sahipsin, sana oy veriyoruz” diyorlar.

HDP’nin barajı aşmasının benim seçilmemden daha önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar arasındaki buzların eridiğini, AKP’nin şerrinin bir hayra evrildiğini görüyorum. Bu güzel bir şey. Kitleler mezhep eksenli ya da din eksenli bir ayrışma yerine daha sınıfsal eksenli hak hukuk hakkaniyet eksenli tercihe yöneliyorlar. Bu Türkiye için örnek olması gereken, Türkiye’nin yolunu açan bir tarzdır diye düşünüyorum.

‘SEÇİLMEK İÇİN BÖLGEDE 80 BİNİN ÜZERİNDE OY ALMAMIZ LAZIM’

- HDP’nin o bölgeden milletvekili çıkarması için ne kadar oy alması gerekiyor?

1 Kasım seçimlerinde 40 bin oy almış, bu seçimlerde 80 bini biraz aşması gerekiyor. Yani yüzde yüz oy artışı gerekiyor. Ben ilk başta bunun imkansız olduğunu düşünmüştüm. Bugün itibariyle kesinlikle kazanacağız diyorum. Böyle bir eğilimi sahada görüyorum.

‘BÖYLE BİR ORTAMDA BARAJIN AŞILMASI GARANTİ DEĞİL’

- O zaman HDP’nin barajı aşması konusunda da olumlu bir görüşe sahipsiniz, doğru mu anladım?

Tam olarak değilim çünkü benim bölgemde bana özel bir durum var. Çünkü Alevi, ulusalcı bir kitle benim kamuoyunda bilinirliğim nedeniyle bana oy vermeyi tercih ettiklerini söylüyorlar. Muhafazakar çevrelerde aynı şekilde. Dolayısıyla ben buna güvenerek kesin kazanırız diyorum ama genel olarak baktığımızda ülkede bir 7 Haziran havası olmadığı net. Örneğin Burdur’daki arkadaşımı arıyorum 'sizin köylüler oy vermişti, şimdi verecekler mi?' diyorum, “Hayır vermeyecekler” diyor.

- Bunun nedeni ne?

Kırsal bölgelerde genel olarak bir 7 Haziran havası yok çünkü HDP’nin binlerce üyesi, yöneticisi tutuklu olduğu için o bölgelere propaganda yapma noktasında sorun yaşıyor. Şehirlerde insanların arasına girip, onların iletişim kanallarına temas edebiliyoruz ama elimizden basın olanakları alındığı için Burdur’a Kayseri’ye ya da buralara benzer bölgelere hitap edebilecek bir gücümüz yok. Kadrolarımızdan Kırşehir değil de daha çok Ankara gibi büyük illerde çalışma yapmasını talep ediyoruz çünkü elimizde sınırlı bir kadro olanağı var. Ben böyle bir ortamda barajın çok garanti olduğunu düşünmüyorum.

‘İLK TURDA İNCE, MECLİS'TE HDP’YE FİKRİ ÇOĞUNLUKTA’

- Yurtdışı oyları da önemli…

Evet burada yurtdışı oyları stratejik olacak ve özellikle HDP’nin barajı aşması gerektiğini düşünen HDP’li olmasa da HDP’ye teveccühü önemli bir takdir olacak düşünüyorum. Benim konuştuğum insanların çoğu 'oyum ilk turda İnce’ye, Meclis'te HDP’ye' diyor. Biz de böyle diyenlere tercihlerine saygılı olduğumuzu söylüyoruz. Ortalama demokrat olan insanların HDP’nin barajı aşması konusunda bir duyarlılığı var. Ama bunu dediğim gibi Kadıköy, Beşiktaş ve Ankara’nın belirli semtleri için rahatlıkla söyleyebiliriz, Türkiye genelinde yayılmış bir biçimde değil.

‘HEDEFİM SOKAKLA MECLİS ARASINDAKİ AÇIYI AZALTMAK’

- Biz Veli Saçılık’ı sokaktaki mücadelesi ile tanıdık. Meclis’te nasıl bir Veli göreceğiz?

Benim iddiam sokak ile Meclis arasındaki o açıyı azaltmak. Ama orası sonuçta bürokratik bir merkez. Ben de iddialarımı gerçekleştirmek ve yerine getirmek için elimden geleni yapacağım, bunun için uğraşacağım. Vekillik başlarsa biteceği güne başım önümde ve kimseyi utandırmayacak bir pratik içinde olmayı tercih ederim. Neticede bu süreçte milletvekilliğine aday olmak, normal bir sürecin adaylığı olmayacak, bir geçiş, aynı zamanda savaşın tırmandırılacağı dönem olacak dolaysıyla burada kararlı bir duruş, kitleye öncülük ve ön açıcılık yapma gereği olabilir. Burada böyle bir rolüm olursa sevineceğim. Tarihsel dönemin tarihsel bir misyonunun bir parçası olmak iyi bir şeydir diye düşünüyorum.

‘KÜRT SEÇMENİN İNCE’YE KARŞI BİR SETİ YOK’

- HDP adayı Ahmet Şık bir kanalda yaptığı açıklamada Kürt seçmenlerin ikinci tura kalması durumunda İnce’ye oy vereceklerini belirtti. Sizin fikriniz ne bu konuda?

Partimizin resmi fikri sonuç olarak Demirtaş’ı ikinci turda görmek. Ben de Demirtaş’ı görmek istiyorum. Çünkü adayımız var ve adayımızı da çok seviyoruz. O aday bu ülkenin önünü açabilecek iyi bir aday. Ama velev ki Demirtaş’ı ikinci turda göremezsek benim sahada gördüğüm Kürt seçmenin de sol, sosyalist Alevi seçmenin de İnce’ye karşı bir seti yok. Oy verme konusunda zorlanmayacaktır. Ama şöyle bir şey düşünüyor Kürt seçmeni: Ya bizi baraj altında bırakırlarsa ya da dokunulmazlıkların kaldırılmasında bir işbirliği olursa biz de onlara tepkimizi gösteririz. Böyle bir duygusal düşünceleri var. CHP’lilerin de “Ya bize ikinci turda oy vermezlerse” şeklinde bir evhamları var. Bence her ikisi de olmayacak, her ikisinde de bizim seçmen de CHP’li seçmen de solduyulu davranacak.

Söyleşinin tamamı burada.

Kaynak: Artı Gerçek