HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Elazığ’da düzenlediği mitingde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hükümetin Kandil operasyonu açıklamalarına değinen Temelli, “Bütün hesabı bizim 80 vekilimizi almak üzere. Bu Kandil senaryosu da bundan kaynaklanıyor. İlla bir savaşa ihtiyacı var. Afrin’i de böyle yarattı. Bakın ÖSO çeteleri kadınlara saldırıyor. Başını örtmeyen kadına zor kullanıyorlar. Afrin savaşı seçimlere yetişmedi, şimdi Kandil senaryosu var” diye konuştu.

HDP’nin barajı geçmesi gerektiğini ifade eden Temelli, “Bütün bu risklerin herkes farkında olmalı. HDP’nin baraj altında kalması Türkiye’nin baraj altında kalmasıdır. HDP’nin baraj altında kalması, demokrasinin, geleceğimizin baraj altında kalmasıdır. Bu baraj yıkılmalıdır. Hep beraber sel olacağız,  bu barajı yıkacağız. Dost ve düşman bilsin ki, mutlaka kazanacağız” dedi.

7 Haziran seçimlerini anımsatan Temelli, “Şimdi 2018’e geldik yine aylardan Haziran, yine HDP vakti. Bunları nasıl 7 Haziran’da  gönderdiysek o yarım bıraktığımız işi 24 Haziran’da tamamlayacağız. Yine bir Haziran günü göndereceğiz bunları” ifadelerini kullandı.

 Temelli, şu ifadeleri kullandı:

Tarih boyu bu topraklar bize bir arada yaşamanın kültürünü verdi. İktidarların tüm zulmüne, tüm saldırısına rağmen biz inatla bir arada durduk. Bir arada yaşamaya devam edeceğiz. Bugün de, bir aradalığımızı bize karşı kullanan bir iktidar var. O iktidara inat yine yan yanayız.

‘AKP İKTİDARINDAN KURTULMA ZAMANI GELMİŞTİR’

Bu ülkenin kadim halkları bir arada bir demokratik cumhuriyet var etmeye çalışıyor. Uzun yıllar boyunca bu coğrafyayı katliam coğrafyasına çevirmiş iktidar anlayışından kurtulmaya çalışıyor. Şimdi AKP iktidarından kurtulma zamanı gelmiştir.

‘BİR İKTİDAR KETILDAN KORKAR MI?’

Biliyorsunuz suyu en çabuk ısıtmanın yolu ketıldan geçiyor. Bunların da suyu iyice ısındı, 24 Haziran’da bunları gönderiyoruz. O kadar suları ısınmış ki, o kadar kafaları karışmış ki,13 yaşında bir çocuğu ketıl resmi çizdi diye gözaltına aldılar. Bu kadar acze düştüler. Bir iktidar ketıldan korkar mı? Sen çayı evde neyle yapıyorsun? Ketıldan korkuyorlar. Neden? Selahattin Demirtaş ketıl esprisi yaptığı için. Selahattin Demirtaş’ın sözüne bu kadar önem veriyorsan, onu özgür bırak meydanlarda konuşsun, sen de dinle.

‘KORKACAK BİR ŞEYLERİ OLMASA 13 YAŞINDA ÇOCUĞU GÖZALTINA ALIRLAR MI?’

Korkuları büyük çünkü suçları büyük. Korkuyorlar, bunun için de her gün daha fazla saldırı, daha fazla zulüm. Korkacak bir şeyleri olmasa 13 yaşında çocuğu gözaltına alırlar mı? Ama korkun 24 Haziran’da tüm bunlar faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız.

‘3 YIL ÖNCE BUGÜN TÜM TÜRKİYE HALKLARI İRADESİNE GELECEĞİNE SAHİP ÇIKTI’

Bugün 7 Haziran. 3 yıl önce tüm Türkiye halkları iradesine geleceğine sahip çıktı. AKP iktidarını indirdi. Buna karşılık, 7 Haziran’a giderken yaptıkları oyunlar, 7 Haziran’dan sonra da bunu hazmedememe halleri bu ülkeyi savaşa sürükledi. İnsanların yerinden yurdundan edilmesine sebep oldu. Ceylanpınar’da iki polisi katlettiler. Dönemin başbakanı savaş ilan etti. Daha olay yeri inceleme o polislerin yanına gitmeden Davutoğlu bu ülkede savaş ilan etti. Şimdi nerede Davutoğlu? Stratejik derinlik diye diye bu ülkeyi karaya oturttu. Suruç Katliamı oldu, Davutoğlu gene savaş ilan etti ağzından köpükler çıka çıka. Ankara Katliamı oldu aynısı, Cizre oldu, Sur oldu aynısı. 3 yıldır bu ülkeye savaştan başka bir şey vermediler.

‘YİNE AYLARDAN HAZİRAN, YİNE HDP VAKTİ’

Şimdi 2018’e geldik yine aylardan Haziran, yine HDP vakti. Bunları nasıl 7 Haziran’da  gönderdiysek o yarım bıraktığımız işi 24 Haziran’da tamamlayacağız. Yine bir Haziran günü göndereceğiz bunları.

‘ÖLÜMLERDEN MEDET UMARAK SEÇİM HESABI YAPIYORLAR’

Bunu bildikleri için de bu halka baskı peşindeler, yine savaş peşindeler. Savaş senaryoları yine gündemde. Bütün bakanlar, bütün kurmaylar, tek bildikleri savaş. “Kandil’e gideceğiz, 30 kilometre girdik, şurayı aldık, burayı aldık.” Aynı 7 Haziran öncesi ve sonrası gibi. İnsanların hayatıyla oynayarak ölümlerden medet umarak seçim hesabı yapıyorlar.

‘ANNELER ÇOCUKLARININ DÜĞÜNÜNÜ GÖRMEK İSTİYOR CENAZELERİNİ DEĞİL’

Bu anneler siz seçim hesabı yapın diye bu çocukları yetiştirmedi. Bu anneler çocuklarının düğününü görmek istiyorlar cenazelerini değil. Çekin elleriniz yakamızdan, çocuklarımızdan gençlerimizden uzak durun, savaş istemiyoruz, barış istiyoruz. Gençlerimizin güzel günler görmesini istiyoruz.

‘24 HAZİRAN’DA SİZİ TÜRK ANNELERİ VE KÜRT ANNELERİ BİRLİKTE İNDİRECEK’

Sizin vaat ettiğiniz tek şey savaş. Ama siz gencecik insanların ölümünden medet umarak servetinize servet katıyorsunuz. İktidarda kalmak için acı ekiyorsunuz. Acı eken karşılığını görür. 24 Haziran’da sizi Türk anneleri ve Kürt anneleri birlikte indirecek.

Savaşa son vermek bizim elimizde. Nasıl yaşamak istiyorsak onu tercih etmeliyiz. 24 Haziran’da ya savaşa ya barışa evet diyeceğiz. Ya Erdoğan iktidarına ya demokrasiye evet diyeceğiz. Geleceğimizi biz belirleyeceğiz. Biz diyoruz ki, gelin barışa umuda HDP’ye evet deyin.

‘HEM KÜRT SORUNUNU HEM ERDOĞAN SORUNUNU BİZ ÇÖZECEĞİZ’

Savaş olduğu sürece hiçbir sorun çözülemez. Savaş olduğu sürece Kürt sorununu çözemezsiniz. Kürt sorununu çözmek istemiyorlar, tam tersi Kürt sorunundan beslenmek istiyorlar. Ama hem Kürt sorununu hem Erdoğan sorununu biz çözeceğiz.

‘SAVAŞ ONLAR İÇİN BİR GELİR KAPISI, RANT KAPISI, SİYASET KAPISI’

Çözümsüzlükten beslenmek istiyor; çünkü savaş onlar için bir gelir kapısı, rant kapısı, siyaset kapısı. ”Kürde düşmanlık yaparım, savaşı politikaya çeviririm, 16 yıllık iktidarıma bir 5 yılda daha eklerim” diyor. Ama herkes yalanın farkında.

‘SAVAŞ BİZDEN UZAKTA DEĞİL, SAVAŞ TAM DA BİZİM EVİMİZİN İÇİNDE’

Geriye bakıp, geride bıraktığımız 3 yıla bakıp karar vereceğiz. Bu işe son vereceğiz. Son vereceğiz ki yoksulluk, işsizlik sorunları çözülsün. Savaş bizden uzakta değil, savaş tam da evimizin içinde. Savaş  olduğu sürece yoksulluk olur, işsizlik olur. Elazığ’ın en büyük sorunu işsizlik. Burada Kürt Sorunu yok diyorlar, hayır var. İşte işsizlik, işte tarımın durumu. Bu bütçe savaşa gitmese Elazığ hakkını alacak. İşsizlik sorunu da çözülecek. Ama Saray bir kara delik her şeyi çekip alıyor. Çekip aldığı için de işsizlik sorunu var tarım sorunu var, yoksulluk sorunu var.

Şeker fabrikalarını sattılar. Çünkü ne verirseniz verin yetmiyor. Öyle bir doyumsuz iştah ki 16 yıldır soydular, yediler doymadılar.  Bu iktidardan kurtulmadığımız sürece yoksulluktan kurtulamayız, yolsuzluktan kurtulamayız. O yüzden yolsuzluğa da yoksulluğu da son vermek zorundayız. Geleceğimizi biz kurtarabiliriz. Omuz omuza verelim geleceğimize sandığımıza sahip çıkalım.

‘EKONOMİ BAKANLARI YALANIN DORUKLARINDALAR’

O denli yalan söylüyorlar ki, çok değil 3 gün boyunca söylediklerini yan yana koysanız 3 gün boyunca 3 farklı telden çalar. Her söylediği de yalan. Bakanları da öyle. Hele Ekonomi Bakanları yalanın artık doruğunda. Biri enflasyon düşecek diyor, öbürü çıkacak diyor. Biri döviz düşecek diyor, öbürü çıkacak diyor. Kimin ne dediği belli değil. İyice dağıldılar. Ekonomiyi o denli kötüleştirdiler ki içinden çıkamıyorlar. Çıkamayınca da yalandan başka söyleyecek bir şeyleri kalmıyor.

Enflasyon hayat pahalılığı demek. Hayat pahalılığına emekçileri kadınlar, gençler katlanıyor. Nasıl son veririz hayat pahalılığına, bize ait olanın bize dönmesiyle. Oysa bunlar bizim hakkımızı bizden çalıyorlar. Bütçe hakkı bizimse biz yönetmeliyiz. Emekçiler, işçiler, çiftçiler, esnaf yönetmeli. O zaman sorunlarımızı çözebiliriz. Bugün dünyanın en adaletsiz ülkesi haline gelmişsek bu adaletsizliğe son vermenin yolu, gelir dağılımındaki adaletsizliğe son vermenin yolu ekonomide de demokratikleşmekten geçer.

EKONOMİ

Cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş’ın programına eşlik edecek bir ekonomik program hazırladık. Hakça Dağıtım Programı dedik. Geliri ve serveti adaletli bir şekilde vergilendirerek yeniden düzenlenmesi bütün bu sorunların çözümünde ilk adımdır. Sonrasında sağlıklı yatırımları yapmak ve sosyal büyüme programını hayata geçirmek en önemli adımlardan biri olacaktır.

‘TÜM SİYASİ PARTİLERİ BİR ARAYA GELMEYE, DEMOKRATİK ANAYASA YAPMAYA ÇAĞIRIYORUZ’

İfade özgürlüğü basın özgürlü vazgeçemeyeceğiz adımlarımızdandır. Kuvvetler ayrılığının hayata geçmesi en önemli adımlarımızdandır. Bu çerçevede tüm siyasi partileri, tüm kesimleri bir araya gelmeye, demokratik Anayasa yapmaya çağırıyoruz. Ancak o zaman Türkiye barış yolunda yürür, ancak o zaman bu barajı yıkabiliriz.

Bütün saldırılara, zulme, şiddete rağmen, bu savaş aklına rağmen direne direne bugünlere geldik, direne direne 24 Haziran’da kazanacağız.

‘SENİ ARTIK KANDİL SENARYOLARI DA KURTARAMAYACAK’

Bakın, prompterdan okumuyorum ha. Çünkü prompterların bir kötü huyu var, donuyor. Donunca, onu okuyan da donuyor. Bunların aklı donmuş aklı. O kadar donmuş ki, ne diyeceğini şaşırıyor. Panik halinde. Baktı, dondu kaldı, 1-2-3 saniye. Aklı karıştı. Çünkü ya kaybedersem kaygısıyla yaşıyor. Biz de onun kaygısına kaygı ekleyelim, kaybedeceksin. Seni artık bu Kandil senaryoları da kurtaramayacak. Sen 24 Haziran’da bütün prompter cihazlarını da alıp gideceksin.

‘BEDELLİ ASKERLİĞİ SEÇİM RÜŞVETİ HALİNE GETİRDİLER’

Her şeyi seçim rüşveti haline getiriyorlar. Bedelli Askerliği bile. Başbakanlıkta çalışan bir arkadaş var ya, Binali Yıldırım, “24 Hazirandan sonra bedelliyi düşüneceğiz” diyor. Bedelli askerliği isteyen gençler oy versin diye. Her şeyleri ticaret. Halkın siyasi iradesini de oyunu da ticarete mevzu  yapıyor. Kimsenin oyu satılık değil.

‘ZORUNLU ASKERLİĞE SON VERECEĞİZ’

Bu bedelli askerlik mevzusuna son vereceğiz. Zorunlu askerlik diye bir şey olmaz. Bir ülke savunma stratejisini belli bir konsepte oturtur, ihtiyacı belirler, bütçe oluşturur, istihdamı sağlar. Zorunlu askerliğe son vereceğiz, vicdani ret hakkı en temel haklardan biridir.

Savaş değil, savunma bütçesi olmalı. Savaş için değil, barış için savunma bütçesi olmalı. Böyle yaklaşırsanız, bütçede bu kadar büyük payı savaşa değil, eğitime ayırırsınız.

‘KADIN BAKANLIĞI, ÇOCUK BAKANLIĞI, ENGELLİLER BAKANLIĞI KURULMALIDIR’

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığını birleştirecekmiş. Emekçiyi, kadını, çocuğu, sosyal hakları ilgilendiren alanı daraltıyor, onlara gidecek bütçeyi savaşa ve Saray’a ayıracak. Oysa biz diyoruz ki; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetersizdir. Onun yanında Kadın Bakanlığı, Çocuk Bakanlığı, Engelliler Bakanlığı kurulmalıdır. Kadınların, engellilerin, çocukların, sorunlarının çözümü için daha fazla kaynak ve teşkilata ihtiyaç var. Bunlar daha fazla kaynağı kendi çıkarlarına kullanmak için adımlar atıyorlar. Zihniyet bu. Ne kadınlar, ne gençler, ne de bu ülkenin halkları oy verecek.

‘BUNLAR OYLARI ÇALARLAR, BUNLAR HIRSIZDIR, HIRSIZ HIRSIZLIĞINDAN VAZGEÇMEZ’

24 Haziran’a çok az zaman kaldı. Biz bu zamanı çok iyi değerlendirmeliyiz. 7 gün 24 saat ev ev kapı kapı HDP'yi anlatmalıyız. Demirtaş’ın programını anlatmalıyız. Herkesin sandığa gitmesini sağlamalıyız. Sadece oy vermekle kalmamalı, oyumuzun takipçisi de olmalıyız. Bunlar oyları çalarlar, bunlar hırsızdır, hırsız hırsızlığından vazgeçmez.

‘TÜM KAMU GÖREVLİLERİNE SESLENİYORUM: İKTİDARDAN KORKMAYIN, BU HALK GİBİ CESARETLİ OLUN’

Buradan YSK’ye de sesleniyorum Sen anayasal bir kurumsun, bu iktidar gider hesabı verecek olan sensin. Valileri, Elazığ Valisi’ni uyarıyorum senin görevin halka hizmet. AKP propagandası değil. Tüm kamu görevlileri halka hizmetle mükellef. Suç içeren talimatlara uymayın. Bu tek adam rejimi son bulduğunda bu ülkeye demokrasi, bağımsız yargı geldiğinde bu suçların hesabını vereceksiniz. Çok az bir süre kaldı, görevinizi yapın bu iktidarın suçuna ortak olmayın. AYM’ye de sesleniyorum Selahattin Demirtaş’ın dosyasını bir an önce görüşün. Tutukluluk durumuna son verin. İktidardan korkmayın. Bu halk gibi cesaretli olun.

‘AFRİN SAVAŞI SEÇİMLERE YETİŞMEDİ, ŞİMDİ KANDİL SENARYOSU VAR’

Bütün hesabı bizim 80 vekilimizi almak üzere. Bu Kandil senaryosu da bundan kaynaklanıyor. İlla bir savaşa ihtiyacı var. Afrin’i de böyle yarattı. Bakın ÖSO çeteleri kadınlara saldırıyor. Başını örtmeyen kadına zor kullanıyorlar. Afrin savaşı seçimlere yetişmedi, şimdi Kandil senaryosu var. Çünkü insanlara korku salacak. Diyecek ki, “bakın savaş var, savaş sırasında iktidar değişmemeli. Biz terörle mücadele ediyoruz, aman bu kararlılıktan dönmeyelim”. Artık bu yalanın alıcısı yok. 80 vekili almak için yazılan bu senaryoların karşılığı olmayacak.

HDP Parlamento’da olmazsa AKP çoğunluğu alacak. Erdoğan  şunun hesabını yapıyor. “Birinci turda kazanamıyorum, birinci turda HDP’yi baraj altı bırakırsam insanlar mecbur olur, ben kazanırım ikinci turda.” Bu oyunu bozma zamanı. Senin bu hayallerin kursağında kalacak. Bu halk bu oyuna gelmeyecek.

Demokrat Haber/Elazığ