HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, 20 aydır cezaevinde bulunuyor.

24 Haziran seçim kampanyasını cezaevinden yürüten Demirtaş, “Ben bir tutuklu değilim, politik rehineyim” diyor.

“5 ay içerisinde kendinizi nerede görüyorsunuz” sorusuna yanıt veren Demirtaş, “Ülke yönetiminde olacağımdan kuşkum yok. Bunun olabilmesi için halkın desteğini almaya çalışıyorum” ifadelerini kullanıyor.

Erdoğan’dan daha güçlü olduğunu ifade eden Demirtaş, “İmkanlar nedeniyle eşit bir yarış olmasa da diğer adaylar kadar iddialıyım. Hatta isim vermeyeyim, 16 yıldır iktidarda olan bir adaydan daha güçlüdür adaylığım, seçmenlerin karşısına temiz bir vicdanla çıkıyorum en azından” diyor.

Demirtaş, avukatı aracılığıyla, Dagens Nyheter’in sorularını yanıtladı.

*Öncelikle, nasılsınız?

İyiyim, dört duvar arasında, ama geleceğe dair oldukça umutluyum.

*Hakkınızdaki suçlamalar hakkında neler söylemek istersiniz?

Hakkımdaki suçlamalara konu olan davaların tamamı miting konuşmalarım ve açıklamalarım, yani siyasi faaliyetlerimdir. Şu ana kadar 30’dan fazla davada 500 yıl hapis istemiyle yargılandım ve bugüne kadar adil bir yargılamada yapılmadı. Suçlamalara konu edilen konuşmalarımın tamamı AKP ve Erdoğan eleştirisidir. İfade özgürlüğü ve siyaset yapma hakkı kapsamında, bu suçlamaların tamamından beraat etmem gerekirken 20 aydır bir hücrede tutuluyorum. Yani ben esasen bir tutuklu değil, siyasi rehineyim.

*Sadece birkaç yıl önce Selahattin Demirtaş kurtarıcı olarak övülüyor ve Ortadoğulu Barack Obama olarak adlandırılıyordu. Ama Recep Tayyip Erdoğan ile olan ilişkisi, özellikle 2015'ten sonra partisi HDP ilk kez yüzde 10'luk barajı aşarak parlamentoya ulaşmasıyla bozuldu.

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra, birçokları hükümeti muhalefete yapacağı misillemenin geniş kapsamlı olacağını öngörmüştü. Aynı yılın Kasım ayında Selahattin Demirtaş ve birçok HDP’li gözaltına alındı, tutuklandı. Çoğu hala cezaevinde. Bu yılın başında Selahattin Demirtaş parti lideri olarak görevinden ayrıldı, ancak şimdi başkanlık makamını hedeflemeyi seçti.

*CB seçiminde aday olmaya nasıl karar verdiniz?

Seçim kararının alınmasıyla birlikte partimde ve tabanda aday olmam yönünde bir eğilim öne çıktı. Adında mutabık olunacak bir başka aday bulunması için çok az zaman olduğundan ve 2014’te yapılan ilk doğrudan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday olmuş olmamdan dolayı partimin adaylık teklifini kabul ettim. Cezaevinden kampanya yürütmenin kolay olmadığının ben de farkındayım, ancak Türkiye’de yargının ve siyasetin geldiği durumu bir siyasetçi olarak rehin tutuluyor olmam oldukçaiyi yansıtıyor.

*Bu seçimde rolünüzü nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’nin artık ciddi bir değişime ihtiyacı var. Ben bu seçimlerde Türkiye’nin değişime açık yüzünü temsil ettiğime inanıyorum. Tutuklu olmama rağmen verdiğim pozitif mesajlarla toplumsal kamplaşmayı en aza indirmeye çalışıyorum. Barış ve özgürlük umutlarını çoğaltıyorum. En önemlisi de “başka bir seçenek var, biz kötüsüne mecbur değiliz” duygusunu diri tutmaya çalışıyorum.

*Cezaevinden seçilme şansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İmkanlar nedeniyle eşit bir yarış olmasa da diğer adaylar kadar iddialıyım. Hatta isim vermeyeyim, 16 yıldır iktidarda olan bir adaydan daha güçlüdür adaylığım, seçmenlerin karşısına temiz bir vicdanla çıkıyorum en azından.

*Erdoğan'ı devre dışı bırakmak için diğer partilerle ortaklaşmanız söz konusu olabilir mi?

Benim ille Erdoğan’ı devre dışı bırakma gibi bir takıntım yok. Ben Türkiye için daha demokratik bir iktidar alternatifi yaratmaya çalışıyorum. Bunu da sırf Erdoğan karşıtlığı üzerinden tariflemiyorum. Bizim alternatif bir gelecek vizyonumuz var ve bunu hayata geçirmek için olası işbirliklerine açık olacağımızı belirtiyorum.

*Sizce şu an Türkiye için en acil gerekliliğe sahip değişim nedir?

OHAL derhal kaldırılmalı, OHAL’den kaynaklı mağduriyetler giderilmelidir. Binlerce partilim de dahil haksız yargı kararlarıyla tutuklanmış olan herkes, gazeteciler serbest bırakılmalıdır. İfade hürriyeti, basın özgürlüğü acilen sağlanmalıdır. Daha pek çok şey sayabilirim, ama tek bir cümle ile özetlemem gerekirse Türkiye için en acil gereklilik normalleşmedir.

*5 ay içerisinde kendinizi nerede görüyorsunuz?

Ülke yönetiminde olacağımdan kuşkum yok. Bunun olabilmesi için halkın desteğini almaya çalışıyorum.