HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında Van’da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Suruç’taki saldırıyı anımsatan Temelli, provokasyonlara karşı uyarıda bulundu.

Temelli, “Bizi markaj altına alacaklarmış. “Bu işi seçimden önce bitirin, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz” diyor. Sonra bir bakıyoruz, standlarımıza saldırılar başlıyor. Bugün Suruç’ta insanlar öldü. 5 insanımızı yitirdik. Provokasyonlar yüzünden. İstedikleri oyunu oynasınlar, Kandil oyununu oynasınlar, provokasyonlar yapsınlar. Halkımızdan hiçbir kişi bu tuzağa gelmeyecek. Asla onların tuzağına düşmeyeceğiz. Şiddet kullanmayacağız. Şiddete şiddetle cevap vermeyeceğiz demokratik haklarımızı kullanacağız. O sandığa gideceğiz oy olacağız, irade olacağız bu oyunu hep birlikte bozacağız” dedi.

Partisinin seçim bürosunu ziyaret eden Temelli, burada yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

Bu güzel ülkeye, bu ortak vatanımıza zulmü, savaşı, yoksulluğu getirenler 24 Haziran’da gidecek, HDP gelecek.

Diyor ki “HDP baraj altında kalsın, ben bu 80 vekili alayım, Parlamento’da çoğunluğu alayım, sonra da başkan olayım.” Değil 80 vekil, 180 vekille Meclis’e döneceğiz. HDP Meclis’e dönmesin diye akla hayale gelmeyen yöntemlere başvuruyor. Hepsine inat o Meclis’e döneceğiz.

HDP Türkiye’nin partisidir. Türkiye’nin partisi olduğu için Cumhurbaşkanlığı adaylığında da Türkiye’nin adayını çıkarmıştır. Selahattin Demirtaş Türkiye’nin adayıdır. 24 Haziran’a giderken “Bir oy Demirtaş’a bir oy HDP’ye” dedik.

Tüm farklılıklarımızla, tüm gücümüzle Parlamento’ya döneceğiz. Çünkü ancak o zaman Türkiye’nin önündeki baraj kalkacak, demokrasinin önündeki baraj kalkacak. Biz Tüm farklılıklarımızla bir arada yaşamaya devam edeceğiz. Bunu da ancak HDP yapar, biz yaparız. O yüzden ya Erdoğan rejimi ya demokrasi. 24 Haziran’da demokrasiyi tercih ederek Erdoğan rejiminden ve tek adam rejiminden kurtulacağız.

‘BU TEKÇİLİĞİ ANCAK BİZİM FARKLILIKLARIMIZ DEF EDEBİLİR’

Diyor ki “ben ne dersem o olacak.” Bu tekçiliği ancak bizim farklılıklarımız def edebilir. 24 Haziran’da HDP gelecek, biz bunları kayyumlarıyla beraber faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız. 24 Haziran’dan sonra Bekir Başkan da, Gültan Başkan da bütün başkanlarımız da kentlerine geri dönecek. Yine kentlerimizi biz yöneteceğiz.

‘KENDİSİNİ YSK’NIN, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YERİNE KOYUYOR’

Çıkmış, “Selahattin Demirtaş aday olamaz” diyor. Kendisini YSK’nın, Anayasa Mahkemesi’nin yerine koyuyor. Eğer bu ülkede yasalar çalışsaydı, mahkemeler tarafsız olsaydı bugün hiçbir arkadaşımız cezaevinde olmayacaktı. Vesayet rejimi budur.

‘SİZİN BİLMEDİĞİNİZ HALKIN TOKADI’

AYM’ye başvurduk, Selahattin Demirtaş’ın dosyasını öncelikli incele dedik, ama AYM vesayet altında olduğu için tedbir kararı görüşüldü ve red ettik diyor. Biz senden tedbir kararını görüşmeni istemedik ki, tutukluluk halini görüş dedik. Bakın bizim adayımız seçmenlere ulaşamıyor. Bu hukuksuzluğu, bu yasa tanımazlığı her yerde yaptılar. Sonra da dönüp insanlara diyorlar ki “Osmanlı tokadı” var. Osmanlı tokadı neymiş? Saray’ın giderlerini karşılamak için yoksul halka atılan tokat. Biz Osmanlı tarihini bilmiyor muyuz, en çok Van halkı biliyor. Ama bilmediğiniz halkın tokadı. O tokat seçim zamanı oy olur, taş olur, Demirtaş olur, başınıza düşer.

Kayyumlarla, vesayetle bu ülkeyi yönetemezsiniz. Bu ülkede bütün halklar, bütün inançlar hep bir aradayız. Bu farklılık bize güç katıyor. Bu farklılıklarımızla yaşıyoruz. Farklı farklı inançlarımız var. Sen bütün farklılıkları yok sayıyorsun, herkesi birbirine düşman etmeye çalışıyorsun. En çok da Kürt halkına karşı zalimliğinle, onları yok sayarak nefret tohumları ekiyorsun. Buraya geliyor, Kürt kardeşim diyor, Ankara’ya gidiyor kurt oluyor. Yanına MHP’yi almış beraber kurt işareti yapıyorlar. Seçim zamanı Amed’de, Van’da “Kürt kardeşim”, Ankara’da “kurt işareti.” Bu kurt işareti yapanlara 24 Haziran’da bir cevabımız olacak mı? Öyle bir cevabımız olacak ki, o parmaklar o şekilde bir daha yan yana gelemeyecek.

‘BU ÜLKE BİR DAHA DİKTATÖR HEVESLİLERİNE TESLİM EDİLMEYECEK’

Oylarımıza sahip çıkacağız. Bu kente emek vermiş, Figen Başkan’a, Tuğba’ya, Nadir yoldaşa sahip çıkacağız. 24 Haziran’da öyle bir cevap çıkacak ki Van’dan, Hakkari’den, İzmir’den, Aydın’dan, Manisa’dan Türkiye’nin her yerinden öyle bir cevap çıkacak ki bu ülke şunu öğrenecek: Bu ülke bir daha diktatör heveslilerine teslim edilmeyecek, bu da bizim boynumuzun borcu olsun.

‘HALKIN HAK ETTİKLERİNİ SARAY’IN DERİNLİKLERİNE TAŞIYORLAR’

Dedik ki “Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorunu çözemezsin”, çünkü Kürt sorunu demokrasi sorunudur, işsizlik, yoksulluk, kadın sorunudur. Çünkü bu sorun diğer sorunların çözümünü engelliyor. Bu sorundan beslenenler savaş politikalarıyla iktidarda kalıyorlar. Halkın hak ettiklerini Saray’ın derinliklerine taşıyorlar. O yüzden bu Saray’ı hep birlikte kapatacağız.

Ben dedim ki “Bak 24’ünde gidiyorsun, biz gecikeceğiz çünkü önce halaya duracağız. Barış demokrasi halayına duracağız. Ama sen giderken anahtarı paspasın altına koy. O sarayı bir an önce boşalt”. Sonrası kolay.

‘SARAY’IN YUTTUĞU KAYNAKLARLA ESNAF, EMEKLİ, ENGELLİ NEFES ALACAK’

HDP’nin programı sonrasına dairdir, herkesi çağırır. Gelin yan yana gelelim ülkenin sorunlarını çözelim. Çağrımız budur. Hep birlikte demokratik bir Anayasa yapacağız. Demirtaş diyor ki, “ben Saray’ı kullanmayacağım” Selahattin Başkan bu sayede çok önemli bir tasarruf sağlıyorsun, teşekkür ediyorum. Bu sayede milyonlarca gence iş sağlayacağız, Saray’ın yuttuğu kaynaklarla esnaf, emekli, engelli nefes alacak. Biz ilk tasarruf adımını Saray’dan başlatacağız.

‘İŞSİZLİĞİ ÇÖZECEK KAYNAK SARAY’DA, DAMATLARDA’

Van’ın en büyük sorunu işsizlik. Çünkü işsizliği çözecek kaynak Saray’da, Damat’larda. Yok, İHA SİHA üretti, kaynak kalmadı. İşçiye, emekliye kaynak yok ama Damat’lara, yandaş müteahhitlere kaynak çok. Şimdi bunu tersine çevirme zamanı.

Gelin bütün farklılıklarımızla yan yana gelip yeni bir anayasa yapalım, demokratik zemini yaratalım. Bu zemin yoksa siyaset yapamayız. Siyaset yapmadığınız zaman orada şiddet vardır, zulüm vardır. İşte bunu bildikleri için insanlara şiddet ve zulüm satıyorlar, savaş satıyorlar.

‘ERDOĞAN ‘NE YAPMANIZ GEREKTİĞİNİ BİLİYORSUNUZ’ DİYOR, STANDLARIMIZA SALDIRILAR BAŞLIYOR’

Toplamış mahalle örgütlerini diyor ki, “kapı kapı dolaşın, siz kimin HDP’li olduğunu bilmiyor musunuz?” Sanki biz HDP’li olduğumuzu saklıyoruz. Habire GBT yapıyorlar. Ne yazıyor o GBT’de? İnsan yazıyor insan. Biz saklanmıyoruz ki. Bizi markaj altına alacaklarmış. “Bu işi seçimden önce bitirin, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz” diyor. Sonra bir bakıyoruz, standlarımıza saldırılar başlıyor. Bugün Malatya’da, Kocaeli’nde arkadaşlarımıza saldırdılar. Biz bu provokasyonlara gelmeyeceğiz, bu ülkeyi faşizmden biz kurtaracağız.

‘PROVOKASYONLAR YÜZÜNDEN SURUÇ’TA 5 İNSANIMIZI YİTİRDİK,  AMA ONLARIN TUZAĞINA DÜŞMEYECEĞİZ’

Bugün Suruç’ta insanlar öldü. 5 insanımızı yitirdik. Provokasyonlar yüzünden. İstedikleri oyunu oynasınlar, Kandil oyununu oynasınlar, provokasyonlar yapsınlar.

Halkımızdan hiçbir kişi bu tuzağa gelmeyecek. Asla onların tuzağına düşmeyeceğiz. Şiddet kullanmayacağız. Şiddete şiddetle cevap vermeyeceğiz demokratik haklarımızı kullanacağız. O sandığa gideceğiz oy olacağız, irade olacağız bu oyunu hep birlikte bozacağız.

‘ŞİDDETE KARŞI YAN YANA DURALIM’

Tüm diğer partilere sesleniyorum; bu oyuna gelmeyin, Sosyal medyada hakikatleri yazın. Bütün partiler yan yana gelin, şiddete karşı yan yana duralım. Bakın şiddet 7 Haziran’dan sonra hayata geçirilirken o şiddet ortamında yan yana gelebilseydik 1 Kasım ve sonrasını yaşamayacaktık. Gelin bu halkın iradesine sahip çıkalım. Halkın güvenli bir şekilde oy kullanmasını sağlayalım. Oy verelim oyunu bozalım.

‘KOYUNLAR BİLE DAYANAMAMIŞ, İNTİHAR ETMİŞ’

Van’da, tarım, hayvancılık bitmiş. Tarım Bakanı hayvancılığı öyle bir bitirdi ki koyunlar bile intihar ediyor. Böyle bir Tarım Bakanı’na koyunlar bile dayanamıyor. Toplu intihar etmiş hayvanlar.

Ne vaat ediyorlar gençlere; kıraathane. Diyor ki “her mahalleye kıraathane yapacağız, kulağına eğilip, “yanlış söyledin” diyorlar. Ama ağzından çıktı ya “ben kütüphane diyecektim” demek yerine kalkmış insanlara 40 yıllık kıraathaneyi okuma evi olarak anlatıyor. Kıraathaneyi biz bilmiyoruz sanki. Ne okuyacağız kıraathanede okey mi okuyacağız.

‘DOKTORLAR TEŞHİS KOYANA KADAR BİZ TEŞHİSİ 24 HAZİRAN’DA KOYACAĞIZ’

Kendi yalanlarına bile inanacak hale geldi. Artık doktorların teşhis koyması gerekir. Ama onlar teşhis koyana kadar biz teşhisi 24 Haziran’da koyacağız.

Erciş’te 10 yıldır hastane açacaklar. Gürpınar’da aynı sorun var. Kayyum gelmiş kapatmış. Neden? Çünkü bunlar şehir hastanesi yapıyorlar. Şehir hastaneleriyle 30 yıl boyunca borçlandırıyor bu ülkeyi. Bize de hasta garantisi veriyor. İnsanlar hasta olsun diye de doğayı talan ediyor. Termikle, nükleerle bütün doğayı kirleterek insanları kanser ediyorlar. O insanlar şehir hastanelerinin müşterisi olacak. Buna son vermek gerekiyor. Sağlık hakkı toplumsal bir haktır. Bunlarsa bizleri müşteri görüyor. Biz müşteri değil bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız. Bunu demokratik Anayasa ile hep birlikte sağlayacağız.

‘TEKNOLOJİ NEDİR’ DİYORSUN, ‘ARABA’ DİYOR’

Bütün kamu kurumlarını ele geçirmiş, kendi çıkarı doğrultusunda yönlendiriyor. Bir de şehir parkları yapacakmış. “Yuvarlanacaksınız” diyor içinde. Bu hangi dünyada yaşıyor, bunlar ne içiyorlar bilmiyorum. Yanlış bir şey içiyorlar bu belli. İnsanlar yuvarlansın diyor. Zihniyet bu. Kürt sorunu da çözülmeyecek savaş devam edecek, Damat İHA ve SİHA üretecek. Bunu da teknoloji diye anlatacak. ‘Teknoloji nedir’ diyorsun, ‘araba' diyor. Yahu tekerlek icat edileli binlerce yıl oldu. İşte bunların teknolojiden anladığı dört tekerli araba.

Bütün bunlara son vermek elimizde. Çok az kaldı. 7 gün 24 saat çalışarak 7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi 24 Haziran’da tamamlayarak arkadaşlarımızı Parlamento’ya göndereceğiz. Batman’da herkes 5 işareti yapıyordu, dediler 5-0. Burada da 8-0. Biz buradan 8 arkadaşımızı Parlamento’ya göndereceğiz. O Parlamento halkların parlamentosu olacak.

‘BİZİ DİNLESİN DİYE KİMSEYİ BİR YERDEN BİR YERE TAŞIMAYIZ’

24 Haziran’dan sonra yerel demokrasi ile güçlendirilmiş bir parlamenter sistem için çalışacağız. Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz. Bu kalabalıklar, bu hakikatin sesi her yere bu mesajı iletiyor. Ama o diyor ki “HDP kitle bulamıyor”. Bingöl’e gitmiş Diyarbakırlılar diyor, çünkü kimi nereye götürdüklerini bilmiyor. Hepsi taşınmış. Ödemişlileri Denizli’ye götürmüş. kalabalıklard kimin bulup bulamadığını istihbarat teşkilatına sorsun. Diyarbakır için sormuş “kim izliyor Muharrem İnce’yi” diye. Demişler ki HDP’liler. Evet gider dinleriz. Ama bizi dinlesin diye kimseyi bir yerden bir yere taşımayız. Çünkü gittiğimiz her yerde zaten HDP vardır.

Bayramlaşmaya geldik. Yarın bayram. Hepinizin bayramını kutluyorum. Bu kez bu bayramı biraz uzatalım. 1 hafta uzatalım 24’ünde demokrasi bayramını kutlayalım.

Başkale’ye uğradık gelirken. Dediler ki “biz yüzde 97 oy alıyoruz ama alamadığımız yüzde 2 buçuğu dert ettik, onu da alacağız.” Hepimiz Başkaleliler gibi alamadığınız her oyu dert edeceğiz, onları da alacağız. Sandıktan demokrasiyi ve özgürlüğü çıkaracağız.

Demokrat Haber/Van