HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, Türkiye'de yaşayan Roman yurttaşların yaşam standartlarının iyileştirilmesi yönünde eğitim, barınma, istihdam konularında haklar ve fırsatlara eşit olarak erişebilmesini engelleyen mevcut durumu ve sorunları tespit edilmesi, yerel ve ulusal düzeyde uygulanabilir kalıcı sosyal politikalar üretilmesi ve çözüm önerileri oluşturulması amacıyla TBMM Başkanlığı’na Araştırma Önergesi verdi. Önergede şu ifadelere yer verildi:

Türkiye’nin birçok bölgesinde yaşayan özgün kültür ve yaşam tarzlarına sahip Roman toplumu bir yandan ayrımcılıkla baş etmeye çalışırken diğer yandan derin bir yoksullukla mücadele etmektedir. Düzenli gelir getirmeyen ve sosyal güvencesiz işlerde  bir çoğu kağıt, hurda toplayarak yaşamlarını ağır koşullarda devam ettirmeye çalışmaktadır.

Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi (2016-2021)  2. Aşama Eylem Planı Öncelik Alanında   “Dezavantajlı bölgelerde yeterli barınma olanaklarına erişimin ve sağlıklı, yaşanabilir bir fiziksel çevre, gerekli altyapı hizmetleri ve ulaşım olanakları gözetilerek yararlanıcıların taleplerine ve sosyal yaşamlarına uygun barınma olanaklarının sağlanması.” yer almasına rağmen Roman yurttaşlarımızın sosyal, kültürel, ekonomik talepleri gözetilerek barınması ve yaşaması sağlanamamaktadır. Yaşam alanlarında ötekileştirilen, dışlanan, barınma ve yaşama imkanları iyileştirilmek yerine genellikle en kötü koşullara sahip bölgelerde ve kentlerin en yoksul kesimlerinde dahi barınmalarına müsaade edilmek istenmeyen Romanlar bir de kriminalize de edilme sorunuyla karşılaşmaktadırlar.

Roman yurttaşların çalışmak için göç ettikleri ve geçici konakladıkları yerlerde sorun olarak algılanmaları, buralardan zorla uzaklaştırılmaları geçim kaynaklarının ellerinden alınması, nefessiz bırakılmaları anlamına gelmektedir. Ne yazık ki Çeşme örneğinde olduğu gibi yerel yönetimler ve mülki amirler eliyle sık sık böylesine evrensel insan hakları ilkelerini dahi yok sayan uygulamalar yaşanmaktadır.

Çalışmak için Alaçatı’da konaklayan  60 çadırda zor koşullar altında yaşayan 100 den fazla Roman yurttaşımızın çadırları üstelik Sağlık Bakanlığı’nın İzmir’de koronavirüs verilerinin yükseldiğini açıkladığı dönemde, 16 Haziran tarihinde BM “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nin, 7. genel tavsiyesine ve uluslar arası hukuk kurallarına aykırı olarak Çeşme Belediyesi tarafından yıkılabilmiştir. Aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların bulunduğu Roman yurttaşlarımızın yeterli korunma olmadan zorla tahliye ettirilerek alanı terk etmeye zorlandıkları bilgisi birçok basında yer almıştır.

Sadece yerel yönetimlerin değil Aile Çalışma ve Sosyal İlişkiler Bakanlığı ve ilgili tüm kurumların sorumluluklarını göz ardı etmesi kabul edilemez boyutlardadır. Ağır şartlar altında hayatta kalma mücadelesi veren Romanlardan Evde Kal çağrılarına   “Bu sabah çöpleri gezerek çocuklarıma ekmek getirdim. 'Evden çıkma' diyenler gelip evimin halini görsün. Çocuklarım aç, mecbur çıkacağım” diyen bir kadına Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bir yöneticisi tarafından sosyal medyada paylaşılan “Geber” ifadesi korona günlerinde  yoksul olmanın hele hele yoksul ve Roman olmanın dayanılmaz hafifliğine işaret etmiştir.

AİHM, Romanların ihtiyaçlarının, kültürel ve farklı yaşam tarzlarının, hem idari düzenlemeler hem de somut uygulamalar bakımından özellikle dikkate alınması gerektiği kanaatindedir ve aksi bir durumda, zorla tahliye benzeri uygulamaların özel yaşam, aile yaşamı ve konuta saygı hakkının ihlalini oluşturacağını kabul etmiştir. Hem ulusal hem de uluslararası yasa ve sözleşmelerin gereklerinin mütemadiyen yerine getirilmemesine, ülkedeki ekonomik eşitsizlikler, hukukun ve adaletin yaşadığı derin kriz ve paylaşım sorunları eşlik etmektedir. Tüm bu etkenler Romanlara yönelen adı konulmamış ırkçı, ayrımcı muamele haline dönüşmektedir.

Bu bağlamda;

Roman yurttaşların yakıcı bir sorun olarak her an yaşadığı  ayrımcılık ve dışlanma başta olmak üzere tüm sosyoekonomik sorunların ve kökeninde yatan nedenlerin tespit edilmesi;  barınma, eğitim,  istihdama erişebilmeleri, kültür ve yaşam tarzlarını sürdürebilmelerinin güvenceye alınarak  yaşam standartlarının iyileştirilmesinin sağlanması amacıyla yapılacakların belirlenmesi, eşitlikçi, özgürlükçü sosyal ve ekonomik politikaların hayata geçirilmesi için yerel ve ulusal düzeyde uygulanabilir kalıcı sosyal politikalar üretmek ve çözüm önerileri oluşturmak amacıyla Anayasa’nın 98'inci ve İçtüzüğün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını teklif ve arz ederim.