Halkların Demokratik Kongresi, referandumda “Başkanlık ihtiyacımız yok. Son sözümüz Hayır” sloganıyla meydanlara inecek. HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, seferberlik ruhuyla “Hayır”ı örgütleyeceklerini söylerken, Onur Hamzaoğlu ise, şimdiden “Herkes Hayır’ına sahip çıkmalı” çağrısı yaptı. 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüleri Onur Hamzaoğlu ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, Cumhurbaşkanı’nın onayından sonra referanduma gidecek olan Anayasa değişiklik teklifine ilişkin gazetecilerle kahvaltıda buluştu. Eşsözcüler, “Başkanlık ihtiyacımız yok. Son sözümüz Hayır” şiarıyla başlatılacak olan referandum çalışmalarının startını verdi. 

Kahvaltılı basın toplantısında ilk olarak konuşan HDK Eşsözcüsü Hamzaoğlu, Türkiye’deki gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye’nin ekonomisine dair devalüasyonun yüzde 30’larda olduğunu söyledi. Hamzaoğlu, Türkiye’nin halk olarak yoksullaştığını kaydederek, ekonomik krizin derinleştiğini belirterek, Türkiye’nin “Arap cennetine” dönüştürülmesinin önündeki ekonomik krize engel olamayacağını dile getirdi.

‘YAPILMAK İSTENEN REJİM DEĞİŞİKLĞİDİR’

Hamzaoğlu, “Belli ki Saray’ı gündeminde ekmeğimiz yok. İşsizlik arttı, gidiyor. Türkiye’yi yönetenler halklar arasında ikilemler yaparak politika yapmaya çalışıyorlar. En önemlisi de tarihimizi silmeye çalışıyorlar” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın “Türkiye’nin yönetim şekli artık fiilen değişmiştir. Bunun sadece hukuksal alt yapısını değiştirmek kaldı” sözlerini hatırlatan Hamzaoğlu, “Yapılmak istenen bir rejim değişikliğidir” dedi. Hamzaoğlu, “Bir yeniden yaşam planı var. Sistem değişikliği var. Önümüzdeki döneme bir kılıf biçme çalışması olarak görebiliriz. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’in üzerini çizen ‘Egemenlik kayıtsız şartsız Cumhurbaşkanı'nındır’ diyen bir değişiklik ile karşı karşıyayız” diye konuştu.

KOÇYİĞİT: İKTİDAR PARTİSİNİN BİLE DEĞİŞİKLİKTEN HABERİ YOK 

HDK Eşsözcüsü Koçyiğit ise, 1980 Anayasası’nın yapım süreçlerini hatırlatarak, “Bugün karşı karşıya olduğumuz süreç farksız değil. Birbirini tetikleyen mekanizmalardır” dedi. Koçyiğit, 12 Eylül Anayasası’nın yapım sürecinde halkın katılımı dikkate alınmadığını kaydederek, şimdiki Anayasa’nın da yapım sürecinde halkın bilgi sahibi olmadığını, iktidar partisinin bile değişiklik içerisinden haberlerinin olmadığını söyledi. Koçyiğit, “Ülke tekçi sistemi değiştiremediği için Anayasalarına değişiklikler yaparak var olan tehlikenin önüne geçmek istiyor” dedi.

Koçyiğit, “Bu ülkede mevcut getirilmek istenen teklifin teknik yönüne dair söyleyeceğimiz belki pek bir şey yok. ‘Bu ülkede şu koşullarda Anayasa ihtiyaç mıdır’ sorusunu sormamız gerekiyor. OHAL sürecinden geçildiği, basın kurumlarının kapatıldığı, topluma karşı ceberut bir baskının olduğu bir süreçte Anayasa tartışması yapıyoruz. Türkiye’de iktidar neden bu kadar acele rejimi değiştirmek istiyor. Bu Anayasa taslağı HDK ve HDP’nin inşa etmeye çalıştığı değerlere karşı bir rejim değişikliğidir. AKP, olası barış koşullarında HDP’nin, HDK’nin siyasetinin kabul gördüğü çok iyi gördü. Bunu bertaraf etmek istemiştir. OHAL koşullarında bizi referanduma götüren AKP’ye şunu sormak lazım. Bu ülkede 20 Temmuz’dan sonra halkların darbeye karşı alanlara çıkarken, bizi OHAL altında bir Anayasa değişikliğine götürmesi 15 Temmuz’un oluş koşullarında daha sorgulanmasını getiriyor. Kurucu unsurları Türkçülüğün ve milliyetçiliğin yanına Seleficiliği koyması görmezden gelinemez” dedi.

‘SEFERBERLİK İLAN EDECEĞİZ’

“Nasıl bir Anayasa istiyoruz?” sorusuna ise Koçyiğit, “Bu referandumdan çıkacak olan ‘Evet’in bizim için bir meşrutiyeti yoktur. Bu Anayasa’yı tanımayacağımızı ilan ediyoruz. Buna karşı net bir şekilde mücadele edeceğiz. Bugünden itibaren önümüzde tercih etmediğimiz şekilde getirilen bu teklifi avantajlı bir duruma da getirebiliriz. AKP’nin bir kez daha 7 Haziran hezimeti ile karşılaştığı bir sonuca dönüştürebiliriz. Alttan gelen öfkeyi örgütlemek için bir seferberlik ilan edeceğiz” ifadesinde bulundu.

‘HAYIR’I ÖRGÜTLEYECEĞİZ’

Koçyiğit, Anayasa teklifi ile Türkiye’de var olan sistemin kökten değişeceğini dile getirerek, “Burada kim olacağı değil sorun. AKP özellikle 1924 üzerinden meşrulaştırmasını trajikomik olarak görüyoruz. Bir anayasa referans alınacaksa bu 1921 Anayasa’sı olmalıdır. Umudumuz büyük, mücadelemiz büyük. Bize rağmen bu Anayasa geçmeyecektir. Birçok kesimin ‘Hayır’ı var. Biz de ‘Hayır’ı örgütleyeceğiz. Biz Türkiye’nin yen bir atmosferde olduğunu düşünmüyoruz. Demokrasi güçleri yeniden kendimizi tahkik edeceğiz. Bu ceberut sisteme karşı dur diyeceğiz” dedi. Koçyiğit, bu süreçte tüm toplumsal kesimlerle bir araya gelerek görüştüklerini belirtti. Koçyiğit, “Safları sıklaştırmalıyız. Tarihsel bir süreç olarak görüyoruz” dedi.

START İSTANBUL VE DİYARBAKIR’DA VERİLECEK

Koçyiğit, İstanbul ve Diyarbakır’da basın toplantılarıyla referandum çalışmalarının startının verileceğini söyledi. Koçyiğit, çalışmalar kapsamında daha çok “Evet” oylarının yoğun olduğu bölgelerde çalışmalarını yoğunlaştıracaklarını kaydetti. Koçyiğit, yüzde 20’lik kararsız bir kitlenin olduğunu ve “Hayır”cıların yüzde 42’lik bir oy oranı olduğunu vurguladı. Koçyiğit, Kürt kentlerinde “Hayır”ın çok daha güçlü yüzdelerle çıkacağını dile getirdi.

‘HAYIR’CILAR EVET’ÇİLERDEN ÇOK

Hamzaoğlu da, “Hayır”cıların sayı olarak “Evet”çilerden daha fazla olduğunu vurgulayarak, var olan sansür ile “Hayır”cıların birbirinden haberdar olunmasının engellendiğini söyledi. Muhalif kesimlere yönelik gözaltı ve tutuklanmalarına dikkat çeken Hamzaoğlu, “Bu tutuklamalar sonuca etki edeceğini düşünmüyorum. 1 Kasım seçim sürecinde olduğu gibi hatalara düşmemek gerekiyor. Görünmezlik yapmayacağız. Alanlara çıkacağız. Öncesinde umudu ve cesareti topluma kazandırmaya çalışacağız. Biz 8 Haziran’da ne yapacağımızı 5 Haziran’da planlamadık. Referandumda bunu yapmayacağız. ‘Evet’ de çıksa ‘Hayır’ da çıksa ne yapacağımızı şimdiden planlayacağız.

HERKES HAYIR’INA SAHİP ÇIKMALI

Herkes ‘Hayır’ına sahip çıkmalı. İnadına ‘Hayır’ımızı görünür kılmalıyız. ‘Hayır’ ile ne kazanacağımızı, ‘Evet’ ile kaybedeceğimizi iyi görmek gerekiyor. ‘Evet’ OHAL’in, ekonomik krizin, Suriye bataklığının, Kürt illerinin yıkılıp, yakılmasının devamı demektir. Bunları göz önüne almak bile neden hayır dememiz gerektiğini ortaya koyuyor” değerlendirmesinde bulundu.

KAYNAK: DİHABER