Dil altı hapıyla endişelerini gidermeye çalışan dedeleri olsa da Sarıhan ailesinin şimdiki hedefi dünya seyahati.

İnci, Soner ve Tibet Çınar Sarıhan geçen temmuz ve ağustos aylarında Almanya, İsviçre, Fransa, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti topraklarından geçerek 54 gün süre boyunca 3 bin 486 kilometrelik bir bisiklet yolculuğu yaptılar. Üstelik seyahat başladığında Tibet Çınar 22 aylıktı. Anlayacağınız onlar Türkiye’nin en minik gezginini terkisinde taşıyan, macera tutkunu bir aile!

Aslında bu onların bisikletli ilk seyahati değil. Sarıhan çifti Tibet Çınar’dan önce de bisikletle yolculuğa çıkmış. 2005’te 900 kilometrelik Denizli-Muğla-Antalya yolculuğuyla başlayan maceraları 2006 yılında Samsun-Rize ile devam etmiş. Soner Sarıhan 2007’de bisikletleriyle sınırları geçtiklerini anlatıyor: “Lastiğimizin 51 kez patlamasına rağmen 2 bin 600 kilometre yol yapıp İran-Pakistan-Hindistan’ın bazı bölgelerini gördük. Sonraki yıl Berlin-Amsterdam-Paris turundan tayinimiz İznik’e çıktığı için döndüğümüzde iki bin 700 km’ye ulaşmıştık. 2009’da Tibet Çınar doğdu. 2010’da oğlumuzun dedeleri bir yaşına girmemiş çocukla tura çıkacağız endişesiyle dil altı hapı kullanmaya başlayınca bir yere gidemedik.”

Odasında çadır kurduk

Çoğu insan çocuğuyla şehirlerarası yola gitmeye bile zorlanırken İnci ve Soner Sarıhan Avrupa turuna çıkmaya üstelik bunu bisikletle yapmaya nasıl cesaret etti? Yanıtı İnci Sarıhan veriyor: “Çevremizde ‘Çocukla tatile çıkmak harammış’ diyen aileler var. Ancak biz bebeğin sosyal yaşamı bitirdiğine, kariyerinize, hobinize devam etmenizi engellediğine asla inanmıyoruz. Bizim içimize ‘gitmek virüsü’ kaçmış. Emekli olduğumuz günün ertesinde hiç durmadan bir dünya turuna çıkmanın hayallerini kuruyoruz. Bu hastalıktan kurtulmak için her gün başka bir yerde uyanmanın zevkine varmayı, rüzgarı yüzünde hissetmenin anlamını, yol kenarında bir kaplumbağayla sohbet etmenin, en basitinden yağmurda eve kaçmamanın ve tabiat ne getirirse ondan bir şeyler öğrenmenin erdemini kavramak gerekiyor.”

Seyahate çıkmadan aylar önce hazırlıklara başladıklarını belirten Soner Sarıhan ilk iş olarak Tibet Çınar’ı çadırda uyumaya alıştırdıklarını anlatıyor: “Oğlumuzu kamplara götürdük. Odasına da minik bir çadır kurduk ve bazı günler yemeğini orada yedirip sıkılmadan zaman geçirmesini sağladık. Kondisyonumuzu arttırmak için Tibet Çınar ile birlikte hafta sonlarında uzun    trekkingler yaptık.”
Sarıhan ailesi seyahatleri sırasında en uzun süre Almanya, en kısa süre ise Slovakya’da kaldı. Seyahat güzergahları üzerindeki Bratislava, Viyana, Budapeşte, Prag ve Berlin gibi başkentlerde birer gün fazladan kalmanın en büyük lüksleri olduğunun altını çizen İnci Sarıhan favori ülkelerinin on binlerce kilometre müstakil bisiklet yoluna sahip olması, sürücülerin bisiklete saygılarından, insanların yardımseverliklerinden dolayı Almanya olduğunu belirtiyor: “Çek Cumhuriyeti’ndeki doğal güzellikten, Prag’daki mimari çarpıcılıktan büyülendik. Soner tarih öğretmeni olduğu için Osmanlı akıncılarının at koşturduğu ve bizim de demir atlarımızla ziyaret ettiğimiz Avusturya ve Macaristan toprakları da başka bir açıdan çok etkileyiciydi.”

Tibetlilerle tanıştılar

Soner Sarıhan 54 gün süren seyahatlerinin ilk gününde Tibetli göçmenlerle tanıştıklarını anlatıyor. Sarıhan bu tesadüfün kendilerine uğur getirdiğine de inanıyor: “Küçük bir meydanda Tibet’in özgürlüğü için gösteri yapan Tibetli göçmenlerle karşılaştık. Oğlumuzun adının kendi ülkelerinden geldiğine inanmadılar. Yaşlı Tibetli bir dede bize dua bayrakları verdi ve bizim için dua edeceğini söyledi. Bu bayraklar yol boyu Tibet Çınar’ın bebek koltuğunda rüzgarda dalgalandı. Tabii yaşadığımız tek ilginç olay bu değildi. Örneğin İsviçre’de köpeği ‘Bambu’ ile yürüyerek dünyayı dolaşan 17 yaşındaki Alman bir gençle tanıştık. Bu genç delikanlı bize hayalleri uğruna yola düşen insanların neler başarabileceğini bir kez daha gösterdi.”

Göbek bağı Almanya’da

Burası Tibet Çınar’ın göbek bağının gömüldüğü Almanya’da Heidelberg Üniversitesi’nin bahçesi... Tibet Çınar’ın beş parçaya bölünen göbek bağının biri 2010’da Elbruz Dağı’nın zirvesine babası tarafından bırakılmış. Kalan parçalardan birini okyanusa atmayı, diğerini ise Tibet’e götürmeyi planlıyorlar. Son parça ise 16 yaşına geldiğinde Tibet Çınar’a verilecek. (STAR / BERRİN HABERVEREN)