Hatay’da 2009 yılında akademisyenler tarafından güçlendirme çalışması yapılan bina depremde yıkılmadı.

Prof. Dr. Güney Özcebe, liderliğinde bir grup, bir yüksek lisans tezinde dile getirilen yöntemi uyguladı, binayı yıkmadan, binada oturanların taşınmasına gerek olmadan karbon fiberlerle güçlendirdi.

Antakya’daki 9 katlı betonarme binada lifli karbon polimerleri ile yapılan güçlendirme, tuğla dolgu duvarların da yapı içerisinde yük taşıyıcı elemanlar olarak kullanılmalarını sağladı. Bina hem içeriden hem de dışarıdan güçlendirildi.

Eski binada 14 yıl önce yapılan güçlendirme projesinin yürütücüsü TED Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güney Özcebe projenin nasıl geliştiğini Gazete Duvar’dan Ogün Akkaya’ya anlattı.

1999 depreminden sonra meydana gelen büyük yıkım sonrasında ‘Ne yapabiliriz?’ sorusuyla harekete geçildiğini söyleyen Özcebe, projenin başlangıcını “Aftan affa büyüyen, nasıl büyüdüğü belli olmayan kontrolsüz yapılar ve o yapılarda hatalı imalatlar gündeme geliyordu. Bu yapılar altında insanlar kalmasın, insanlara gayrimenkulleri mezar olmasın diye bir çaba içinde olduk. Arkadaşlarım Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde çok ter döktüler ve sonunda bir ürün ortaya çıktı” dedi.

Özcebe şunları kaydetti:

“Temel amacı insanları evlerinden çıkarmadan, mümkün olduğu kadar onları yerlerinde tutarak binalarını can güvenliklerini sağlayabilecek bir performans düzeyine çekmekti. Bu çok önemli bir amaçtı. Çünkü siz bir binayı güçlendirmek için bina sakinlerini ‘Sen git sekiz on ay bir yerde otur. Ben senin binanı güçlendireceğim’ derseniz bunu yapmaya ne güç yeter ne de imkân. 99 tane izin gerekiyordu tek tek aştık. Antakya’da normal şartlarda göçme arifesine gelmiş bir binayı içindeki sakinlerini çıkarmadan hatta onlarla vakit geçirerek onardık. Depremde binanın içindeki bütün insanlar kurtuldu. Bu da benim mesleki hayatımda en üst düzey içimi rahat ettiren başarım olmuştur. Binadaki her bir kişinin bugün sağlıklı olarak hayata tutunması bir akademisyenin alabileceği en büyük ödüldür.

Bina çok düzensiz bir binaydı. İçeriden betonarme döküm işlemler yapılamayacağı için içerideki bütün parçaları, taşıyıcı duruma getirebilmek için tuğla duvarlarını aynı bir betonarme duvar gibi kullanabilmek için lifli karbon polimerleri kullanarak güçlendirilmesini sağladık. Duvarların depremde çatlayıp, patlayıp dökülmemesini, yük taşımasını sağladık. Binanın dışından da güçlendirme işlemine destek verdik. İçerideki taşıyıcı duvarları depreme karşı dirençli, dayanıklı hale getirebilmek için karbon nanofiber kullandık. O yıllarda bu teknoloji çok pahalıydı. Bir ekip çalışmasıyla binayı ayakta tuttuk. Proje sadece bir binada gerçekleşti. Bizim amacımız bu işin yapılabileceğini göstermekti”