Türkiye kökenli İsviçreli politikacı ve Bern Kanton Parlamentosu milletvekili Haşim Sancar’ın geçen hafta İsviçre’nin büyük ve saygın gazetelerinden biri olan Der Bund’da yazdığı yazıya Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Türkiye Bern Büyükelçiliği’nden aynı gazeteye gönderilen bir açıklamayla resmi olarak cevap verildi. İsviçre Bern Büyükelçiliği müsteşarlarından Volkan Karagöz imzasını taşıyan yazıda Hasım Sancar’ın barış görüşmelerinin tekrardan başlatılması çağrısına cevaben, PKK’nin 11 Temmuz 2015’te ateşkesi resmi olarak sonlandırdığı ve bu tarihten itibaren de daha önceden şehirlere depoladığı silah ve cephanelerle güvenlik güçlerine ve sivil halka yönelik saldırılar düzenlediği iddia ediliyor. Volkan Karagöz Türkiye’nin bütün bunlara karşılık olarak sadece devlet olmanın yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve kamu güvenliğini ve sivil halkın korunmasını esas alarak antiterör operasyonları düzenlediğini ileri sürüyor.

Yazıda operasyonların tek hedefinin PKK olduğunu iddia eden Karagöz, PKK’nin hem Amerika hem de Avrupa Birliği tarafından terörist bir organizasyon olarak sınıflandırıldığını savunuyor. İsviçre Hükümeti’nin Savunma Bakanlığı’nın da “Switzerland’s Security 2015“ başlıklı raporunda PKK’yi “Şiddet potansiyeli azalmamış olan aşırı şiddet organizasyonu“ olarak tanımladığını iddia eden Karagöz, Türkiye’nin operasyonlarda sivillere saldırmakla eleştirilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade ediyor.

Bern Kanton Parlamentosu milletvekili Haşim Sancar yazısında Avrupa Birliği’nin Türkiye ile mültecilerin Türkiye’den Avrupa’ya geçişinin engellenmesi amacıyla hiç de temiz olmayan bir anlaşma yaptığını ifade ederek bu durumu eleştirmişti. Açıklamasında bu eleştiriye göndermede bulunan müsteşar Volkan Karagöz Türkiye ile Avrupa Birliği arasında tarihe dayanan köklü ilişkiler bulunduğunu ileri sürerek Haşim Sancar’ın eleştirisine eleştiriyle yanıt veriyor:

“Türkiye’nin göç krizine bir çözüm bulabilmek için gösterdiği çabaları ‘anlaşma’ olarak nitelendirmek Türkiye’ye karşı yapılmış büyük bir adaletsizliktir. Türkiye Suriye içşavaşının başlangıcından bu yana, yani dört yıldır hümaniter ve vicdanlı bir yaklaşımla Suriyeli mültecilere kapılarını açmıştır. Bu açıdan ülkemiz üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş ve 8 Milyar dolardan fazla para harcamıştır. Şu da unutulmamalıdır ki, Avrupa Birliği’nin katkısı sadece Suriyeli mültecilerin temel ihtiyaçları içindir.“

Karagöz’ün 13 Ocak tarihinde yayınlanan yazısında son birkaç aydır Türkiye’deki askeri operasyonlarda öldürülen yüzlerce çocuğa ve sivil vatandaşlara, günler süren sokağa çıkma yasaklarına değinmemesi dikkat çekiyor. (Ş. Murat Özten / Demokrat Haber - İsviçre Bern)