Her ağzını açan ülkemizde avlanan balığın % 70’i Hamsi diyor. İşte bu sektör için en tehlikeli laf, bunun altında ne yatıyor, gerçek ne? Biraz buna bakalım... Neden hamsimize sahip çıkmalıyız anlayalım.

 

Dünyada balık stoklarını belirlemek için bir yöntem yok, stoklar tamamen yıllara göre avlanan balık rakamları ve alınan önlemlerle yürüyor. Balıkçılığa bakılıyor ve avlanma oranlarına göre stok tespit edilmeye çalışılıyor, önlem alınması gerekiyorsa alınıyor ve bilirkişiler bir yıl sonra hangi balıktan ne kadar avlanması gerektiğine karar veriyor.

 

Ülkemizde ki stok tespiti ise TÜİK verilerine göre yapılıyor. Ne kadar balık avlandı ise stok o oluyor. Sonra ortaya ülkemizdeki balık stoğunun % 70’i Hamsi lafı çıkıyor...

 

Ne var bunda diyeceksiniz...

 

Ülkemiz karasularında hamsi stokları sıfır düzeyde, avlanan hamsilerin %70 i 1,5 2 ay içinde avlanıyor ve bunun % 60’ı ise Samsun limanlarına çıkıyor. Bu iki ayda kuzeyde havalar soğuduğu için balık güneye kaçıyor. Biz de deyim yerindeyse vahşice avcılık yapıyoruz. Bu durum otoritelere efendim balık kuzeyde var oradan geliyor, biz de avlıyoruz diye yansıyor. Dolayısıyla %70 gibi büyük bir rakam söz konusu olunca, gelen cümle de şöyle oluyor '''avlayın o zaman'''. Kısmet ayağımıza gelmiş tepmek olur mu? Olmaz tabii ki...

 

BALIK HAFIZALIYIZ YA

Fakat kimse ‘ya biz eskiden, şu yıllarda 8 ay boyunca hamsi avlardık’ demiyor. Biz çabuk unutan bir milletiz, bundan 20 yıl evvel aşırı avcılık nedeniyle hamsinin nerdeyse bitme noktasına geldiğini, balık unu fabrikalarının kapandığını bir çırpıda unuttuk.

 

Başka ülkelerin karasularından gelen hamsiyi ülkemiz stoğu gibi göstermek ve bu % 70’i sektör üzerinde baskı unsuru yapmak doğru değil. Şöyle ki eğer ülkemizde çok değil % 3-5 kafadan bacaklılar(sübye, ahtapot, kalamar ) avlansa 25 küçük ve orta ölçekli fabrika düzenli olarak ihracat yapar. Eğer avlanan Karides oranı % 1 olsa, Karides ithal etmeyiz. Eğer ülkemizde % 0.5 oranında mercan ve lagos avlansa, yurt dışından taze soğutulmuş balık ithal etmeyiz. Bu ülkede toplam avcılığın % 1’ini oluşturamayan kum midyesini işleyen 7 fabrika var...

 

% 70 hamsi stoğumuz var lafı, % 30’un kaale alınmasını engeller. Başka konuların konuşulmasını da engeller. Avcılık ile ilgili aktarılacak her türlü görüş ve düşünceyi bastırır ve yanıltıcı olur. Biraz düşünce ve ifade özgürlüğümüzü kullanalım. Diyelim ki denizlerimizde % 10 hamsi var ve geri kalan % 60’ı kaldıralım. Stoklarımız % 40 a inmiş olacak. En iyi ihtimal ile şunu diyeceğiz ''yahu stoklarımızın % 25 i Hamsiymiş''. Bu durumda herkes balıkçılığın bittiğini söyleyecek. Hamsisine sahip çıkacak. Avlamasınlar kardeşim, bir sene hamsi yemem ama sonraki sene hamsiye doyarım, diyecek.

 

İş burada bitmiyor, % 70’e bir de Hamsi 4 yıl yaşıyor ekleniyor. Türkçe meali ne avlarsak kardır demek oluyor. Kar üstüne kar katmak için bütün Karadeniz’i talan etmeye yöneliyoruz. Hani balık kuzeydeydi ya Romanya, Bulgaristan, Ukrayna olmuyor, Ahbazya ve Gürcistan gibi ülkelerin karasularında avlanıyor ve balık unu fabrikaları kuruyoruz. Nasıl olsa denetim yok, otorite yok. Ülkemiz sularına gelecek hamsiyi de oralarda avlıyoruz. Tabi iki aylığına da Türkiye’ye dönmeyi ve avcılık yapmayı da unutmuyoruz. Nasıl olsa hamsi 4 yıl yaşıyor. Biz avlamazsak ölecek, niye ölsün ki ! Denizana bereketlidir verir, olmazsa Devlet baba verir.

 

Şu hiç düşünülmüyor, çok değil 1 yıl avcılığımızı yarıya düşürsek veya sadece insan gıdası kadar azaltsak, hamsi kaç yüz bin ton artar. Palamut, torik, uskumru, lüfer vs balıklar ne kadar artar. Norveç ve İzlanda’dan kaç bin ton Uskumru ithal ettiğimizi unutuyoruz galiba.

 

Çoğa sahip çıkmazsak azı bulamayacağız, anlaşılan o ki böyle giderse önümüzdeki yıllarda hamsiyi de bulamayacağız.

 

Karadeniz’e öyle bön bön bakıp, anamızın mezarında ağlar gibi ağlayacağız. Ben sana bakamadım Anammm, şimdi bana kimler bakacak...

 

Geç olmadan Hamsimize sahip çıkalım... Denizanayı koruyalım...