Korku en temel duygularımızdan birisi, sevgi gibi, öfke gibi, üzüntü gibi. Cağımızı bu temel duygu yönetiyor artık, insanların davranışlarını doğal felaketlerden, savaşlardan, işsizlikten vb, duydukları korkular belirliyor çağımızda.. Cizre’de Silopi’de gelen bir sms mesajıyla bir çok öğretmen görevli bulundukları kentleri terk ettiler. Haberleri okurken, ne çok söylendim, ne çok kızdım... Oradaki çocukları yalnız bırakıp ayrılan öğretmenlere, onların yanı çocuklarının, okullarının yanı olmalıydı. Kahramanlara, doğru için, hak için, insan için mücadele eden kahramanlara özlemimiz, sevgimiz onların azlığından, çok ender bulunmalarından değil mi?

Sonra sosyal medya hesaplarından paylaştıkları bir kaç mesajla duyurmaya çalıştıkları seslerinden varlığından haberdar olduğumuz yürekli bir kaç öğretmenin cılız sesi duyuldu, “öğrencilerimizi bırakmıyoruz, terk etmiyoruz okullarımızı“. Bölge dün gece abluka altına alındı. Yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz, gelecek haberleri. Evlerin kapıları kırılıp içeri giriliyor, HDP Şırnak milletvekili Ferhat Encü "can güvenliğimiz yok“ diye sosyal medya hesaplarından paylaşım yapıyor ve hayat devam ediyor. Televizyon kanallarında bangır bangır gündüz programları, dizi tekrarları... Gazeteciler tutsak, İNSAN olmanın onurunu taşıyan bütün insanlar kelle koltukta yaşıyor bu ülkenin topraklarında. Birileri perdeyi açtı, büyük bir tiyatro perdesinin sessizce açılmasının ardından, oynanan korkunç bir tiyatro oyunu izlemekteyiz. Tahminim odur ki, Shakespeare’in hayal gücü bile yetmezdi, bu kadar entrikayı, hileyi, katliamı yazmaya.

Ben daha yazımı yazmaktayken Cizre’de özel hareket polisleri tarafından11 yaşında bir çocuğun sokak ortasında vurulduğu haberi geçiyor. Gündemi takip etmek zorlaştı, diye geçiyor içimden. Masada yemeğini yerken bir yandan da gevezelik yapan 10 yaşındaki teröristime kayıyor gözüm, bu karanlığın içinde bir küçük parça umut oluyor bana, gözlerindeki ışıl ışıl bakış. Bugün bu sıcacık umut dolu bakışı bir kez daha katlettiler, tarihin uzun karanlık sayfalarına kocaman kara puntolarla kayıtlara geçsin tarihçiler bu devri, "Sultan Erdoğan devri“, Türkiye tarihinin en kanlı, en saldırgan devirlerinden biri yaşandı bu ülke topraklarında, kendinden başka hiç bir düşünceye, inanca tahammülü olmayan Halk Katili bir Sultan geçti bu ülkeden. Haddimize düşmez ama Sultanım, tarihin karanlık sayfalarına terkedilmeden önce, ödeyeceğiniz bedeli görmektir en büyük dileğim. Bir gün işlediğiniz bütün cinayetlerin hesabını bugün hiçe saydığınız o yargı kurumları verecek, velev ki o zamana memlekette hiçbir yargı organı bırakmazsanız, bir de uluslararası mahkemeler var ki, sizin sultanlığınızın oralarda hükmü yoktur, bilesiniz....