Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesine bağlı Karaburç ve Karaburna köylaleri, "Halkı Bilgilendirme Toplantısı' yapılmadan verilen 'ÇED gerekli değildir' raporu ile çalışmaya başlayan maden ocağına karşı koyun sürüleri ve eşekleri ile birlikte eylem yaptı. Bölgenin SİT alanı olduğunu, maden ocağının tarihi dokuyu, tarım alanlarını ve kayalıklarda yaşayan başta kızıl kartal olmak üzere canlı türlerinin yaşam alanlarını tehdit ettiğini belirten köylüler yürütmeyi durdurma ve iptali istemiyle dava açtı.

Hacıbektaş'a bağlı Karaburç ve Karaburna köylerindeki kayalıklara 2017 yılında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Halk Bilgilendirme Toplantısı yapılmadan 'ÇED gerekli değildir' raporu verildi. 

Tarım ve hayvanlıkla geçimlerini sağlayan köylüler ise bölgelerinde maden ocağının faaliyetlerine karşı tepkililer. Karaburç Kalesi'nin Birinci Dereceden Arkeolojik SİT Alanı olduğunu söyleyen köylüler, maden ocağının hem tarihi dokuyu hem tarım alanlarını hem de kayalıklarda yaşayan başta kızıl kartal olmak üzere canlı türlerinin yaşam alanlarını tehdit ettiğini belirtiyorlar. 

Köylüler, Maden ocağına karşı 'Karaburç Köyü Doğayı Koruma ve Geliştirme Platformu'nu kurarak mücadeleye başladılar. Karaburna ve Karaburç köylerinde 24 kişi 'yürütmeyi durdurma ve iptali' istemiyle dava açtı. 

Maden ocağı önünde bir araya gelen köylüler miting düzenledi. Mitingte köylülerin avukatı Mevşir Tekin, 25 Eylül günü maden ocağının iptali için yargıya başvurduklarını belirtti. 

'KÖYDEKİ KÜÇÜKBAŞ HAYVAN, MADENDEN ÜÇ KAT DAHA DEĞERLİ'

Köylüler adına açıklama yapan Karaburç Köyü Doğayı Koruma ve Geliştirme Platformu Sözcüsü Dönsel Can, birkaç kişinin kazancı için bir toplumu, kültürü, tarihi, tarım ve mera alanlarının hedef alındığını dile getirerek, “Anadolumuzun kadim nimetleri olan üzüm bağları ve buğday tarlaları ile ün salmış bu köylerde ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan tarım alanlarımız risk altındadır. Daha çarpıcı olması açısından, sadece köyümüzde mevcut olan 1616 küçükbaş hayvanın ekonomik değeri bile bu madenden üç kat daha değerlidir” dedi.

'DOĞAMIZI, BİR PARÇA KAĞIT ÜZERİNDEKİ RUHSATA HAPSETMEYİN'

Bölgenin su kaynağının kayalar olduğunu, su olmadan da yaşamın, tarımın olmayacağını vurgulayan Can, şöyle konuştu: “Yabani hayatın sığınağıdır, yabani hayat olmadan çiçek açmaz, bal olmaz. Kayalar ve meralar koyunlarımızın otlağıdır. Koyun olmadan et olmaz, süt olmaz. Kayalar köyümüzün kalbidir, kalbimizi kırmayın, köyümüzü bizden almayın. Köylerimizi, doğamızı ve yaşamımızı, herkesten habersiz, sessizce masa başında hazırlanan bir parça kağıt üzerindeki ruhsata hapsetmeyin” diyerek çağrıda bulundu.”

Platform üyesi Mehmet Yüksel ise, konunun sonuna kadar takipçisi olacaklarını, doğayı, canlı yaşamını savunmaya sonuna kadar devam edeceklerini belirtti.