İşçinin emekçinin bayramı 1 Mayıs salgın günlerinde “tam kapanma” içinde kaldı. İşçi işe gidecek, üretim durmayacak /aksamayacak ama 1 Mayıs Bayramını kutlamayacak. Her işte, her fedakarlık da işçi emekçi olacak ama, bayram bile yapamayacak. Bayram işçinin emekçinin neyine? İşçi emekçi bayramın derdinde değil ekmek derdinde diyenler az değildir. Oysa ki, bu bayram başka bayram. Bu bayram, işçinin emekçinin bayramı. Kutlu olsun. Bu bayram Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma bayramı.

1 Mayıs korona günleri içinde “tam kapanmaya” denk getirildi. Hem biz tam kapanma istemiyor muyduk? Türk Tabipler Birliği TTB başta olmak üzere emek örgütleri, toplumun duyarlı kesimleri bir yıldır tam kapanma demiyorlar mı? Diyorlar. Diyorlar ama gerçek bir tam kapanma diyorlar. Şimdi fabrikada atölyede işe giden, işten akşam evine dönen işçi, kovid 19’dan nasıl korunacak? İş yerine taşıdığı veya işyerinden aldığı virüsü ailesine bulaştırmayacak mı?

Ya esnaf, iş arayan işsiz, gündelik bulduğu işte çalışanlar, pazarcısından simitçisine ne yapacak, çalışmayınca eve ekmeği kim getirecek, taş mı yiyecek? Kirasını, elektriğini, suyunu, faturasının kim ödeyecek, vakti gelen kredi kartları borcunu nasıl ödeyecek? Zincir marketler pazar hariç açık olacak, alışveriş yapılsın diye. Borç yiğidin kamçısı ne de olsa. Zincir marketler yeni halkalar eklesin. Büyüdüğümüzün göstergesi olsunlar.

Korona günlerinde bayram bizim neyimize. Hastalıktan korunabilinse ne mutlu. Ekmek derdiymiş, faturaymış “Allah kerim”. Destek istemek için de 1 Mayıs bir fırsattır. İşçi /emekçi alanlarda iş diyecek, ekmek diyecek, özgürlük diyecek ama, kovid 19 var, sırası mı?1 Mayıs bizde hep yasaklı oldu zaten. “Emek ve Dayanışma Bayramı” olarak “resmi”leşmiş olmasına karşın 1 Mayıs yasaklardan hep nasibini aldı. Gün oldu “bahar bayramı” oldu kırda bayırda piknik günü muamelesi gördü. Gün oldu sadece Taksim’e sıkıştırılmak istendi. Taksim adı yasakla eşdeğer tutuldu. Cop oldu, biber gazı oldu yasak oldu.

1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı. Bizde ve her yerde kutlanan 1 Mayıs korana virüs nedeniyle iki yıldır adına yakışır bir kutlamadan uzak. Geçtiğimiz yıl alanlarda kutlanamadı.2021 yılı için de durum farklı olmayacak.17 Mayıs’a kadar salgın gerekçesiyle “tam kapanma”ya gidilmesi hiçbir yerde miting veya basın açıklaması şeklindeki 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmeyecektir. Fabrikalar, iş yerleri “tam kapanma”da açık ama 1 Mayıs yasak. Yasağa rağmen, birçok şehir ve iş yerinde işçiler birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs bayramını kutlayacaktır. Emek örgütleri yasağa rağmen yeni kutlama biçimleri geliştireceklerdir. Gözümüz kulağımız onlarda.

Amerikan işçi sınıfı başta olmak üzere 1886 yılında uzun çalışma saatleri ve yoğun sömürü koşullarına karşı bir itirazın, isyanın, birlik ve dayanışmanın adı olarak ortaya çıkıp benimsenen bir gündür 1 Mayıs, bizde ve her yerde kutlanır.

Bizde ilk 1 Mayıs Osmanlı döneminin sonlarına doğru İzmir, Üsküp, Selanik ve İstanbul’da kutlanmıştır. İzmir’de 1905 yılında kutlanan ilk 1 Mayıs önem arz ederken 1920 1 Mayıs yoğun baskı ve işgal koşullarında İstanbul’da kutlanmış. Haliç'ten Beyoğlu’na kadar işçiler “Bağımsız Türkiye” pankartıyla yürümüştür.

“Bağımsız Türkiye” özlemi aradan geçen 116 yıla rağmen yakıcılığını koruyarak sürüyor ne yazık ki. ”Bağımsız Türkiye” özlemi “Bağımsız Demokratik Türkiye” özlemi olarak devam ediyor.

Bizde ve dünyanın değişik ülkelerinde 1 Mayıs kendi özgünlüğü içerisinde değişik taleplerle kutlanır. Eylem biçimleri farklılık gösterse de sömürü ve baskılara karşı işçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışmasına sahne olur.

Amerikası, Avrupası 15-16 saatlik çalışma düzenini “8 saatlik iş günü,8 saatlik dinlenme, 8 saatlik canım ne isterse” talepleriyle büyük ölçüde halletmişken bizde ise 19. yüzyıldan bu yana yasal düzenlemelere karşın devam ediyor. Hala işçiler bazen kapitalistlerin zoruyla bazen de sefalet içinde geçim sorununu bir nebze de olsa hafifletme derdindeki işçilerin “gönüllü” mesaileriyle 8 saatlik çalışma bir hayalden öteye geçmiyor. Ağır ve uzun çalışma koşulları 8 saatlik dinlenmeyi mümkün kılmıyor. Son “8 saatlik canım ne isterse” talebi ise, televizyon karşısında uyuklama özgürlüğü veya vakit öldürme eğlencesidir artık.

1977 1 Mayısı ise hala aydınlatılmayan bir katliamın adı olarak hafızalarda. İşçiler 1886 yılında Şikago’da da Taksim’de de bedel ödediler. Şimdilerde kovid 19 belasıyla yüz yüze kalarak bedel ödemeye devam ediyorlar. İşçiler emekçiler gerçek anlamda 28 günlük tam kapanma sağlansın istiyorlar. İşçi ve emekçiler; herkese iş, güvenli gelecek, insanca çalışma koşulları sağlansın istiyor. Zenginlerden servet vergisi alınsın, açık kalması zorunlu olan işyeri ve kurumlar hariç tam kapanmaya gidilirken halka sosyal ve ekonomik destek sağlansın, yaygın aşılama yapılsın istiyor.

Güvenli gelecek, insanca yaşam, ekmek ve özgürlük için 1 Mayıs'ta salgının özgün koşullarında özgün eylem ve etkinliklerde emekçiler taleplerini dile getirecekler. İşçi ve emekçilerin Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs kutlu olsun. Yaşasın 1 Mayıs!