İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra polis tarafından psikolojik ve fiziksel işkenceye maruz kalan ve bu yüzden intihar eden mimar Onur Yaser Can’ın davası görüldü.

Cansu Pişkin’in Evrensel’de yer alan haberine göre mahkeme, 5 Mayıs 2016 ve 2 Haziran 2016'da yazılan müzekkerelere herhangi bir mazeret bildirmeden cevap vermeyen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü ilgilileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunulmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 2 Kasım'a ertelendi.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, görülen davanın beşinci duruşmasına Onur Yaser Can'ın babası Mevlüt Can ve avukatları Ercan Kanar, Mustafa Rüzgar, Çiğdem Şat katılırken sanıklar ve avukatları katılmadı.

Salih Bahar ve Soner Gündoğdu isimli iki polisin Kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilen resmi belgede sahtecilik suçundan yargılandığı davanın beşinci duruşmasında, bilirkişi incelemesi amacıyla dosyanın gönderildiği Ulusal Kriminal Büro’dan raporun henüz dönmediği görüldü.

Ulusal Kriminal Büroca incelenmesi istenilen bazı bilgisayarlara giriş yapılamadığı ve şifrenin kırılması amacıyla mahkemeden karar talebinde bulunması üzerine mahkeme, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü'ne 5 Mayıs ve 2 Haziran tarihlerinde şifre kırılması işlemine onay verilmesi amacıyla yazı yazmıştı. 

Mahkeme, mazeret bildirmeksizin yazıya cevap verilmeyen ilgililer hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Narkotik Şube Müdürlü'ğünün suç işlediğini belirten Can ailesi avukatlarından Ercan Kanar, "Söz konusu yazının bu müdürlüğe yazılmaması gerekirdi. Yazı yazılacaksa Bilgi İşlem Daire Başkanlığı veya Teknik Üniversite'ye yazılmalıydı. Heyetiniz emniyetten korkuyor mu? Bu şekilde yargılama yürütülmez" dedi.

Kanar'ın ardından söz alan ailenin avukatlarından Çiğden Şat da mahkemece yazılan yazılara cevap vermeyen ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Baba Mevlüt Can ise mahkemenin soruşturmayı yürüten savcı gibi cesur hareket etmesi gerektiğini belirterek, "Mahkeme heyetindeki görevli hakimlerden birisinin bilirkişi incelemesi yapacak olan Ulusal Kriminal Büroya giderek görevlendirilen hakim nezaretinde şifre kırdırılması sağlanarak yargılamaya ilişkin verilerin alınması sağlanabilir ve bu şekilde olay çözümlenebilir. Geciken adalet, adalet değildir" şeklinde konuştu.