Cumhuriyet Savcısı Yıldırım Bayyurt'un hazırladığı ve KESK Genel Başkanı Lami Özgen'in de arasında bulunduğu 72 sendikacıya 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapsi istenen iddianamede, "legal alanda örgütlenme zorluğu bulunan memurların organize edilmesi, bulundukları sivil toplum örgütü yapılanmalarında örgütsel tavır ve işleyiş sağlanması, grev gibi önemli bir sosyal ve ekonomik eylem gücü bulunan sendikaların terör örgütü kontrolüne alınması" amacıyla Kürdistan Halklar Topluluğu/Türkiye Meclisi (KCK/TM) içinde, sonradan "Demokratik Emek Platformu" (DEMEP) ismini alan bir yapı oluşturulduğu, şüphelilerin de KESK'e bağlı sendikaların iş kollarında, bu yapılanması içinde faaliyet gösterdikleri iddia edildi.

EN TEHLİKELİ BİRİMDELERMİŞ

'Şüpheli' olarak işaret edilenlerin sadece sendikal faaliyet yürüttüklerini belirttikleri bildirilen iddianamede, "Tamamı kamu çalışanı olan şüphelilerin maddi gelirlerinin belli olması, gün içerisindeki mesailerinin dışında örgütsel çalışma için yoğun mesai harcamak zorunda kalmaları, haklarında soruşturma yapılması halinde işlerini kaybetme risklerinin bulunduğunu bilmelerine rağmen büyük bir örgütsel disiplinle faaliyetlerine devam etmelerinin KCK-TM/DEMEP yapılanmasının KCK içerisindeki en organize örgütsel ideolojiye, en sadık ve niteliği itibariyle en tehlikeli birimlerden biri olduğu açıkça anlaşılmaktadır" görüşüne yer verildi.

"ÜLKEYİ VE DEVLETİ KARALAYICI EYLEMLER"

Şüphelilerin, "eylem ve söylemlerinde, sürekli olarak ülkeyi ve devleti karalayıcı, tahkir edici eylemler içerisinde oldukları" ileri sürülen iddianamede, "Devlet memurluğu yemini yapmış olan kişilerin kamu görevi dışında her türlü yasa dışı eylemin içinde oldukları açıkça görülmektedir" denildi.

İddianamede şunlar kaydedildi:

'DEMEP' VE 'KCK'

"Bu dosyadaki bütün şüpheliler kamu görevlisi, yani memur durumdadır. Şüpheliler tarafından, KCK örgütünün talimatları doğrultusunda, sözleşmede açıkça ifade edilen hedeflere yönelik, Demokratik Emek Platformunu oluşturarak örgütsel amaçlar için mücadele başlatıldığı görülmektedir. PKK terör örgütünün 30-40 yıllık geçmişinde dönemsel gelişmeler, uluslararası arenada yoğunlaşan tepkiler, terör faaliyetlerinin gizlenmesi, unutturulması veya başka amaçlarla sürekli olarak PKK, KADEK, KONGRA-GEL, KKK ve en nihayet KCK ismini kullanması gibi, KCK sözleşmesine uygun olarak kurulan DEK (Demkoratik Emek Konfederasyonu) ve DEH (Demokratik Emek Hareketi) yapıları da yapılan soruşturma ve operasyonlarla deşifre edilmesi üzerine isim değiştirerek DEMEP adını almak suretiyle, yeni adıyla örgütsel faaliyetlere devam eden bir yapı konumundadır."

"DEMEP yapısının tamamen ve kesin olarak terör örgütü KCK'nın emir ve talimat zinciri içerisinde yer aldığı" ifade edilen iddianamede, DEMEP içindeki şüphelilerin, KESK ve bağlı sendikaların legal sistem içerisindeki konumlarını örgütsel faaliyetlere hasretme amacını gerçekleştirdikleri" öne sürüldü.

"Soruşturma konusu olan terör örgütü, devlet yapılanmasına benzer yapı oluşturacak kadar organize, yaklaşık 40 yıllık geçmişi olan, üyeleri arasında soruşturmalardan kurtulabilmeleri için örgüt üyelerine yardım eden çok sayıda hukukçu bulunan, üyeleri binlerce kez soruşturma geçirmesi nedeniyle eylemlerinde delil bırakmamak konusunda son derece dikkatli (toplantılarda salona kapalı telefon bile almadıkları anlaşılmaktadır) kompleks bir yapılanmadır" görüşüne yer verilen iddianamede, "KCK-DEMEP toplantılarında genel olarak toplantıya ölen terör örgütü mensupları için bir saygı duruşu yapılarak başlandığı" iddia edildi.

"KCK-DEMEP" YAPILANMASI

İddianamede, "dosyadaki deliller ve kolluğun yaptığı araştırmaya göre, KCK/DEMEP yapılanmasının örgüt adına sorumlusunun, KESK Genel Başkanı Lami Özgen olduğu" öne sürüldü.

Lami Özgen, Mehmet Bozgeyik, Abdullah Karahan, Sakine Esen Yılmaz'ın "DEMEP'in merkez yürütme kurulunda", İzzettin Alpergin, Mehmet Sıddık Akın, Hasan Kaldık, Lokman Özdemir, Emel Emre, Metin Vuranok ve Seyran Şık'ın ise "KCK/DEMEP merkez yürütme kurulu içerisinde" yer aldıkları savunuldu.

TUTUKLULUĞA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME

Şüphelilerden Lami Özgen'in aynı suçtan İzmir'de yapılan yargılamada mahkum olduğu ve dosyasının temyiz aşamasında bulunduğu öne sürülen iddianamenin son bölümünde, "Ülkemizde binlerce kez gerçekleşen terör eylemlerinin, kendilerini siyasi düşünce suçlusu gibi göstermeye çalışan kişilerin yardımıyla veya bizzat bu kişilerce işlenmiş olması (Gaziantep'te 8 sivilin şehit edildiği bombalı saldırıda KCK üyesi bir devlet memuru), diğer yandan şüphelilerin tutuksuz yargılanmaları halinde, aynı suçtan mahkum olan şüpheli Lami Özgen'de olduğu gibi örgütsel faaliyetlerinin aynen devam ediyor olması gerekçeleri dikkate alınarak, tüm şüphelilerin yargılamalarının tutuklu yapılması, hükümle birlikte tutukluluğun devamına karar verilmesi talep olunur" denildi.