İtalya’da tereyağ üreticileri yıllık tereyağı üretimi beklenenin üstünde olduğunda tereyağların bir kısmını denize dökerler. Piyasada bulunacak fazla tereyağı aynı oranda fiyatların da düşmesine, karlılığın azalmasına neden olacaktır. Denize dökülen tereyağları ile fiyatlar dengelenmiş ve normal düzeye getirilmiş olur.
 
Kitap da tereyağı gibi Türkiye’de bir piyasa malı. Öyle ki Türkiye’de yayıncılık pastasının büyük dilimini banka yayınevleri paylaşıyor. Banka yayınevlerinin süvarilerinden biri olan Yapı Kredi Yayınları şu sıralar denize olmasa da “çöpe” attığı 10 tona yakın kitap iddiası ile çalkalanıyor.
 
İddiaya göre Yapı Kredi Yayınları, içlerinde baskısı bitmiş kitapların da bulunduğu 10 ton kitabı bir kağıt hurdacısına kilo ile sattı. Hurdacı 10 ton sıfır kitabı kilo ile lüzumsuz kağıt ederinde satın aldı. Hurdacıya bu kitapları aldıktan sonra bir kağıt geri dönüşüm fabrikasına götürmesi ve orada geri dönüşüme verilmesi istendi. Ama herhangi bir belge imzalanmadı, yazılı anlaşma yapılmadı. Hurdacı Yapı Kredi Yayınları’na parasını ödedi ve kitapları geri dönüşüme vermektense İstanbul’da birkaç kitapçı-sahafa ayrı ayrı tonla sattı. İçlerinde Sabahattin Ali’ler, Nazım Hikmet’ler, prestij kitaplar ve dergilerin yer aldığı çeşit çeşit sıfır kitap sahaflar için eşsiz bir hazine ve iyi bir ‘mal’dı. Kitaplar kısa sürede fuarlarda, pazarlarda karlı bir şekilde alıcı buldu kitapçıların yüzünü güldürdü. İddiaya göre hurdacının kitapları satması üzerine Yapı Kredi Yayınları avukatları kitapları satan hurdacının kapısına dayansa da bir sonuç elde edemedi.

Peki Yapı Kredi Yayınları gibi karlılık amaçlı yayıncılık yapan bir yayınevi 10 tona yakın kullanılmamış kitabı neden bir hurdacıya sattı? Yapı Kredi Yayınları’na telefon ve mail ile ulaşmaya çalıştıysak da yanıt alamadık.
 
Nazım Hikmet’in, Sabahattin Ali’nin ve en son Orhan Pamuk’un ve daha birçok saygın yazarın telifini, yayın hakkını elinde bulunduran Yapı Kredi Yayınları içlerinde baskısı da bitmiş ve bulunamadığı için değeri daha da artmış kitapların yer aldığı 10 ton koliyi neden bir hurdacıya sattı? Bir yanlışlık mı oldu? Elde bulunan defolu kitapları kağıtçıya verelim diye mi yeni kitaplar verildi? Yoksa İtalya’da tereyağını denize döken ticaret erbapları gibi bir hesap mı yapıldı?

Konu ile bilgisine danıştığımız kitap emekçileri kitapların bandrolsüz olduğu için kağıtçıya verilip yeniden bandrol parası ödemek istenmemiş olabileceğini söylese de Yapı Kredi Yayınları’nın çöpe verildiği iddia edilen kitaplarında bandrol bulunuyor ve bu tez de geçerliliğini yitirmiş oluyor.
Türkiye kültür piyasasının bu önemli aktörünün iddia edildiği gibi 10 ton kitabı hurdacıya satıp satmadığı, sattıysa hangi amaçla sattığı Türkiye edebiyatı ve yayıncılığı adına büyük önem içeriyor. 

(vagus.tv)