Üsküdar Belediyesi’nin Validebağ Korusu’nun yanındaki yeşil alanda cami inşaatı için yürütmeyi durdurma kararı veren mahkemenin kendi kararını sekiz gün sonra kaldırmasına karşılık 2 Kasım Pazar günü için kitlesel çağrı yapıldı. 

İstanbul Kent Savunması ve Kuzey Ormanları Kent Savunması, Validebağ için dün açıklama yapan Kadir Topbaş'ın söylemlerine dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı:

"Validebağ’da başlatılan inşaatla ilgili olarak İstanbul 7. İdare Mahkemesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararını 21 Ekim-29 Ekim tarihleri arasındaki sekiz gün boyunca “elimize ulaşmadı; böyle bir karar yok; mahkeme kararı o alanla ilgili değil; o alan bu alan değil” gibi türlü gerekçelerle yok sayan;

23 Ekim Çarşamba günü kendilerine mahkeme kararına uymaları uyarısında bulunan direnişçileri döven ve resmen gözaltı kararı alamadıkları için yedi saat boyunca hukuksuz biçimde gözaltında tutan;

Binlerce İstanbullunun direniş alanına aktığı 29 Ekim Pazar günü aniden mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının varlığını idrak edip, mahalle sakinlerine karara uyacağını beyan ederken bile yanıltıcı demeçler vermeyi sürdüren yağmacılar, 30 Ekim akşamı İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın acele demeciyle hukuksuzluğu hukuk kılığında karşımıza çıkardılar:

“Yürütmeyi durdurma kararı iptal edildi. Mahkeme kararına uymak zorundayız”. Yaklaşık 10 gündür ortalarda görünmeyen Üsküdar Kaymakamı da bu demecin ardından dünkü açıklamadan sonra etrafındaki polis ablukası bir nebze bile azalmamış olan, tersine yeni baskılar yüzünden elektrik ve tuvalet olanaklarından yoksun bırakılan direniş alanında boy gösteriverdi.

Dün söylediğimizi bugün de tekrarlıyoruz: Dün Üsküdar Belediye Başkanı’nın günlerdir yok saydığı yürütmeyi durdurma kararına uyacağını söylemesi nasıl suçun itirafı ise, bugün İBB Başkanı’nın olmadığı söylenen mahkeme kararının iptal edildiğini söylemesi de aynı suçun yeniden itirafıdır.

Bütün bunların amacı açıktır: Günlerdir en temel haklarını kullanan yurttaşları darp ederek, gözaltına alarak, araçlarını çekerek, plastik mermi ve biber gazıyla saldırarak direnişi geriletemeyenler, bu kez mahalle sakinlerine yönelik oyalamalarla ve hukuku tam anlamıyla oyuncakları haline getirerek, Validebağ nöbetinin meşruiyetini kırmaya ve yeni bir saldırının önünü açmaya çalışmaktadırlar. Bütün bu yalanlar ve soytarılıklar, iktidarın yaşamı savunmayı suç, yaşam savunucularını suçlu haline getirmeyi amaçlayan yeni güvenlik rejiminde hukukun anlamını ortaya koymaktadır.

Validebağ nöbetinde son bir haftadır yürütmeyi durdurma kararına uyulması gibi basit bir talep öne çıkmış olsa da, Validebağ direnişinin meşruiyet kaynağı iktidarın ve sermayenin oyuncağı haline gelmiş olan bir “hukukun” kuralları değil, yurttaşların vazgeçilmez doğayı ve kenti savunma haklarıyla sokaktaki varlıklarıdır. Validebağ direnişi meşruiyetini oyuncak haline getirilmiş mahkemelerin bir kaybolup bir bulunan kararlarından değil, Soma Yırca köylüsünün zeytin nöbetinden gönderdiği dayanışma mesajlarından almaktadır.

Topbaş “Validebağ’da yürütmeyi durdurma kararı iptal, inşaata devam” diyor. Biz Validebağ nöbetçileri, “Validebağ’da hukuk iptal, direnişe devam” diyoruz.

Yağmacıların Validebağ direnişini açık saldırı hedefi haline getirmeyi amaçlayan bu yeni kararına karşı, direniş nöbetinde bir adım daha öne çıkma kararı alan mahalle sakinleri ve Validebağ Gönüllüleri’yle birlikte, nöbetimize devam ediyoruz. Hukuk kılığı altında başlatılan bu yeni saldırıya karşı, başta 26 Ekim günü nöbet alanında “duruma el koydukları” açıklaması yapan İstanbul Barosu yönetimi olmak üzere, tüm ilerici kurum ve kuruluşları nöbetimizle etkin biçimde dayanışmaya ve Validebağ nöbetçilerine yönelik saldırılara karşı alarmda olmaya çağırıyoruz!

Tüm İstanbul halkını 2 Kasım Pazar günü saat 17.00’da Validebağ nöbetine kitlesel biçimde katılmaya davet ediyoruz!"