İstanbul'da toplanan ve dün sona eren UNESCO’nun Dünya Miras Komitesi 40. Toplantısı’nda Kars’taki Ani Harabeleri Dünya Miras Listesi’ne alındı.

Diyarbakır’ın Sur İlçesi’ndeki tahribat gündeme gelmedi.
 
Dönem başkanı Türkiye’nin komiteye sunduğu Sur’daki yıkıma ilişkin rapor kamuoyuna açıklanmazken, UNESCO'nun Sur konusunda aldığı ve toplantı katılımcılarının tepkisini çeken karar taslağı da tartışmaya açılmadan kabul edildi.
 
Öte yandan Kars'ta bulunan Ani Arkeolojik Alanı’nı UNESCO Dünya Miras Listesi'ne kaydedildi. Böylece Türkiye’nin Dünya Miras Listesindeki varlık sayısı 16 oldu.
 
Aram Ekin Duran’ın DW Türkçe’deki haberine göre, akademisyenler ve STK temsilcileri, UNESCO’nun Sur’daki tahribata ilgisiz kalmasını şaşkınlıkla karşıladıklarını belirterek geçen yıl Dünya Mirası Listesi’ne alınan Sur'un durumunun 10 gün süren toplantıda ele alınmamasının komitenin ve imzaladıkları sözleşmelerin güvenirliğini ciddi şekilde sorgulanmasına neden olduğunu ifade etti.
 
Türkiye'nin kurucu 20 devletten biri olduğu Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Dünya Miras Komitesi 40. Toplantısı sona erdi.

10 Temmuz’da başlayan toplantının dönem başkanlığını ilk kez Türkiye üstlendi. Toplantı boyunca dünya genelinde listeye kayıtlı bulunan 1031 alandan 156’sının koruma durumu raporları incelendi. Ayrıca toplantı gündemi çerçevesinde ‘Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi’ndeki alanların mevcut durumları ele alındı.
 
KOMİTE ÜYELERİ SUR’U KONUŞMADI
 
Toplantı kapsamında geçen yıl Almanya’nın Bonn kentinde gerçekleştirilen 39. Komite Toplantısı’nda ‘Dünya Mirası Listesi’ne alınan Diyarbakır’ın Sur ilçesinde son bir yıldır yaşanan yıkım ve tahribatın da ele alınması bekleniyordu.
 
Bu nedenle Sur’daki tarihi ve kültürel alanlara ilişkin son durumu aktarmak üzere Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ve Kültürel Miras Daire Başkanı Nevin Soyukaya da İstanbul’a gelmişti.
 
Ancak Dünya Miras Komitesi’nin hiçbir üyesi Sur’a ilişkin söz almayınca komitenin 27 Haziran’da sunulan ve “Türkiye’nin kayırıldığı” eleştirilerine yol açan karar taslağı gündeme alınmadan kabul edildi.
 
Öte yandan Türkiye’nin 11 Mayıs’ta sunduğu rapor da UNESCO kamuoyuna açıklanmadı. Komite Türkiye’den Şubat 2017’ye kadar yeni bir rapor hazırlamasını talep etti.
 
‘ÇATIŞMA BİTTİ AMA YIKIM SÜRÜYOR’
 
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültürel Miras Dairesi Başkanı Nevin Soyukaya’ya göre, Komite'nin Türkiye'den 6 ay sonra için rapor istemesi Sur'daki tahribatın objektif şekilde kayıt altına alınmasına önemli ölçüde zarar verecek.
 
 “Sur’da çatışma bitti ama yıkım devam ediyor. Sur’un kaybedecek bir dakikası yok” diyen Soyukaya, operasyonların sona erdiği Mart ayından bu yana Sur’a yalnızca devlet yetkililerinin girişine izin verildiğine, yerel yönetim ve STK’ların Sur’da inceleme yapmasına müsaade edilmediğine dikkat çekti.
 
Soyukaya, “Sur’da şu an düzleştirme ve sokak genişletme çalışmaları olduğunu biliyoruz. Ancak UNESCO Komitesi, Sur konusunu tartışmaya açmayarak bu konuda Türkiye’ye hiçbir yükümlülük getirmedi. Dünya Mirası listesine alınan bir bölgede bunlara göz yumulması çok üzücü” diye konuştu.
 
‘UNESCO’NUN GÜVENİRLİĞİ ZEDELENDİ’
 
Kültürel Mirası Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yard. Doç. Dr. Banu Pekol da UNESCO’nun Sur konusunda takındığı tavrın hayal kırıklığı yarattığı görüşünde.

UNESCO’nun siyasi irade uygulayamasa da yıkım ve yıkım sonrası için BM Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulunabilecek güce sahip olduğunu hatırlatan Pekol, “UNESCO’nun Kültürel Alanların Silahlı Çatışma Durumunda Korunması Gerekliliği hakkındaki 1954 Lahey Sözleşmesi’ni ve iki protokolünü yerel otoritelere hatırlatma gücü var.
 
“Bu sözleşmede 4. maddede kültürel alanların zarar veya yıkımının önüne geçilmesi yazar. UNESCO bu şekilde bir çağrıyı daha önce Mali’deki kültürel miras alanlarındaki yıkımda yapmıştı. Sur ise gündeme gelmesi meşru bir alan, ancak toplantıda maalesef hiçbir komite üyesi bu konuda söz almak istemedi” şeklinde konuştu.

‘ANİ İÇİN ERMENİSTAN İLE ORTAK GRUP KURULMALI’
 
Sur hakkında çeşitli yerel ve uluslararası STK’ların komite üyelerini bu konu ile ilgili söz alması konusunda teşviklerin ‘ret' ile karşılandığına işaret eden Pekol, “Sur’un durumunun bu toplantıda ele alınmaması hem komitenin hem de imzaladıkları sözleşmelerin güvenirliğini ciddi şekilde sorgulatıyor” dedi.
 
 Öte yandan Ani Harabeleri’nin listeye alınmasının politik bir anlam taşıdığını vurgulayan Pekol’a göre, “Ani’nin Ermeni kimliği sebebiyle hem Türkiye’den hem de Ermenistan’dan uzmanların bir arada çalışacağı bir uzman grubu olmalı. Yani Ani’nin listeye alması ile Türkiye’deki mimari koruma disiplini bir sınav verecek diyebiliriz” değerlendirmesinde bulunuyor.
 
Ani’de şu noktadan sonra yapılacak mimari koruma faaliyetlerinde nasıl bir yöntem izleneceğinin çok önemli olduğunun altını çizen Pekol, şunları söyledi: “Eğer koruma planlaması ve süreci yapının uzmanlık gerektiren özelliklerini göz ardına almayan tipik ihale süreci ile yapılacaksa sonucun hüsran olması yüksek bir ihtimal. Ani’deki yapılara benzer mimari yapılar ve benzer yerleşimler üzerine çalışmış uzmanların bu işi yapmaları gerekiyor.

(Kaynak: Deutsche Welle )