Sözcü yazarı Uğur Dündar, Cumhuriyet yönetimindeki değişikliğe ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dündar, "Cumhuriyet'in kalesi artık Cumhuriyet'e gönül verenlerin elinde!..” ifadesiyle yorumladı.

Cumhuriyet gazetesinin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı’nın, yönetim değişikliği sonucunu yaratan toplantısı cuma günü yapılmıştı.

Vakfın başkanlığına Alev Coşkun'un getirildiği toplantıda yaklaşık 2 yıldır Murat Sabuncu'nun yürüttüğü genel yayın yönetmenliği görevine de haber koordinatörü şefi Aykut Küçükkaya'nın atanmasına karar verilmişti.

Uğur Dündar’ın “Cumhuriyet’in kalesi geri alındı” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

Ben Atatürkçüyüm… Ben Cumhuriyetçiyim… Ben laikim… Ben antiemperyalistim… Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım… Ben insan hakları savunucusuyum… Ben terörün karşısındayım… Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır…”

“Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar ve Cumhuriyet'e karşı ayaklanacaklar!..”

“Gerçek vicdan özgürlüğü ve gerçek demokrasi, ancak laik toplumlarda yaşanır.

Çünkü anti-laik toplumda dince kutsal sayılan kavramlar, siyasal amaçlar için her gün sömürülür. Ya da Türkiye'de olduğu gibi, Arap sermayesi tarafından Türkiye'de kurulan banka sistemlerinde olduğu gibi, mali çıkarlar açısından sömürülür. Bu bir sömürüdür. Mustafa Kemal de dinin gerçek yerine oturtulması, Allah ile kul arasında bir kutsal duygu olarak korunması amacıyla laikliği getirmiştir. İngiliz emperyalizminin, Arap kapitülasyonunun aracı olmaması ve siyasi sömürü aracı olmaması için…

“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz!..”

“Milliyetçilik, ‘vatan, millet, Sakarya, kan, ırk, bayrak' edebiyatı mıdır, yoksa ulusun çıkarlarını, onurunu herkese karşı savunmak; yani tam bağımsızlık mıdır? Ülkenin onuru ayaklar altında çiğnenirken, ‘vatan, millet, bayrak' edebiyatını yani milliyetçiliği sadece kitleleri uyutmak, kandırmak için kullanıp aslında bütün bu değerleri salt kendi siyasal ya da bireysel-sınıfsal çıkarları için kullanmak milliyetçilikse, bunun karşıtı nedir?..”

“Biz siyaset bakımından karşıtlarımıza özgürlük tanımazsak, birer gizli faşistiz demektir!..”

“Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olurlar…”

“Bu masum insanlar Yahudi de olur, Arap da, Hristiyan da… Ölenlerde ırk, din ayrımı yapılmaz. Ölen insandır…”

“Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi!..

Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi!..”

“Anneler ve babalar, çocuklarını sokak ortalarında eşkıya çetelerince öldürülsünler diye yetiştirmediler! Bir gün bunların hesabı sorulacaktır. Devlet koltuklarına dayanarak kabadayılık yapanları, sanık sandalyesinde göreceğiz bir gün…”

Sevgili okurlarım,

Yukarıdaki sözler, ülkemizde soruşturmacı gazeteciliği başlatan katıksız Atatürkçü, yılmaz Kuvayı Milliyeci, Cumhuriyet ve değerlerine yürekten bağlı, yurtsever büyük gazeteci Uğur Mumcu'ya ait.

Onun tarihe geçen sözlerini bugün neden hatırlattığıma gelince…

Mumcu'nun hain teröristlerin kurşunlarıyla şehit düşmesine neden olan yazılarını yayımladığı gazetesi Cumhuriyet, önceki gün, onun gibi düşünenler ve başta Atatürk olmak üzere kurucusu Yunus Nadi, Ahmet Taner Kışlalı ve İlhan Selçuk'un izinde gidenler tarafından, zorlu bir mücadele sonucunda geri alındı.

Cumhuriyet'in kalesi artık Cumhuriyet'e gönül verenlerin elinde!..

Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yeni dönem, Türkiyemize hayırlı uğurlu olsun…