12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbenin sorumlularının yargılanmalarına başlandı. Müdahil avukatı Evren ve Şahinkaya'nın tutuklanmasını ve kafes içinde duruşmaya getirilmesini talep etti.

 

12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbenin sorumlularının yargılanmalarına başlandı. Türkiye'nin dört bir yanından gelen ve çocuklarını, yakınlarını kaybeden, dönemin mağduru binlerce kişi adliye bahçesinde toplandı. Adliye önünde adeta 12 Eylül mitingi yaşandı.

 

147 kişilik salonda çıkan izdiham nedeniyle 09.30'da başlaması gereken duruşma yarım saat geç başladı. Sağlık sorunlarını gerekçe gösteren Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya duruşmaya katılmadı. Mahkeme salonu dolunca hakim ayakta kalanlara sanık koltuğuna oturmalarını teklif etti ancak bu öneriyi kabul eden olmadı.

 

Kenan Evren'in avukatı anayasa kitapçığını göstererek ''12 Eylül darbedir ancak bu mahkeme yetkisiz, Evren'i yargılayamaz'' dedi. Mahkeme heyeti davanın düşürülmesini talebini reddetti. Müdahil avukatı Evren ve Şahinkaya'nın tutuklanmasını ve kafes içinde duruşmaya getirilmesini talep etti. Avukatın bu talebi Mısır'ın devrik lideri Hüsnü Mübarek'in yargılanma sürecinde mahkeme salonuna kafes içinde getirildiği görüntüleri hatırlattı.

 

7. Cumhurbaşkanı ve dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Anayasal düzeni ortadan kaldırdıkları gerekçesiyle Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Düşüp kolunu kırdığı iddia edilen Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya sağlık durumlarını gerekçe göstererek ilk duruşmaya katılmayacaklarını bildirmişti.

 

ADLİYE ÖNÜNDE YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ

Davanın görüleceği Ankara Adliyesi önünde polis yoğun güvenlik önlemleri aldı. Adliye binasının her bir tarafı emniyet birileri tarafından demir bariyerlerle çevrilirken, adliye etrafında panzerler, tomalar ve itfaiye araçları hazır bekletiliyor. Ankara Adalet Sarayı çevresindeki bazı yollar trafiğe kapatıldı. Adliyenin Atatürk Bulvarı girişindeki kapısı önünde ise 12 Eylül mağdurları ve yakınları toplandı.

Özel yetkili mahkemenin girişinin bulunduğu kapıdan sadece Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin belirlediği isimler geçebiliyor.

 

İZDİHAM NEDENİYLE DURUŞMA GEÇ BAŞLADI

147 kişilik salonda izdiham çıktı. İzdiham nedeniyle saat 09.30'da başlaması gereken duruşma saat 10.00'da başladı. Duruşmaya 60 müdahil avukatı ve 3 sanık avukatı katılıyor. Mahkeme Başkanı ile BDP'li Ertuğrul Kürkçü arasında tartışma çıktı.

 

Duruşmanın başında, salondaki avukatlardan bir kısmının ayakta kalması üzerine mahkeme başkanı, “Ben utanıyorum teklif etmeye ama, sanık yeri boş” dedi. Avukatlar, “Boş kalsın” cevabını verirken, mahkeme başkanı, “Bazı avukatların o yönde talebi olmuştu, o yüzden” ifadesini kullandı.

 

Ancak duruşmanın ilerleyen saatlerinde bazı avukatlar sanık bölümüne oturdu. Mahkeme başkanı, duruşma salonunda fotoğraf çekilmesi durumunda suç duyurusunda bulunulacağını belirtti.

 

EVREN'İN AVUKATI: SAVUNMA YAPMAM

Duruşmada Kenan Evren'in avukatı Bülent Hayri Acar savunma yapmaya başladı. Davanın yok hükmünde sayılması yönünde karar verilmesini talep eden Acar, mahkeme başkanına ''Düzeni sağlayamayacaksınız savunma yapmam'' dedi. Evren'in avukatı Acar,''12 Eylül 1980-83 arası Anayasa'nın teminatında'' dedi ve Anayasa kitapçığını göstererek ekledi: ''Bu anayasayı yargılayamazsınız. Bu mahkeme yetkisiz.''

 

SANIK AVUKATI SAVUNMASINDA ŞUNLARI SÖYLEDİ:

''Yapılanların anayasal dayanağı var. 12 Eylül darbedir ancak bu mahkeme yetkisiz. Beğenilsin ya da beğenilmesin, 1982 Anayasası yürürlükte. Bu Anayasa'nın dikkate alınmaması durumunda, Türkiye'nin 11 Eylül 1980'e dönmesi gerekir. O zaman bu devletin hukuku 11 Eylül 1980'de kalmıştır. O tarihten bu yana kurulan bütün hükümetler de gayrimeşrudur. Eğer böyleyse, TBMM adına başvuruda bulunanlar da Cumhuriyet Senatosu'nu kurmalıdır. 1982 Anayasası'nın hala yürürlükte tutulan maddeleri, sayın iddia makamını ve mahkemenizi bağlar. Hiç kimse Anayasa'nın bu hükümlerini yok sayamaz.

 

Mahkeme de 1961 Anayasası'na göre değil, 1982 Anayasası'na göre karar verecek. Cumhuriyet savcısının böyle bir soruşturma yapma yetkisi yoktur. Soruşturmasız dava olamaz. Dolayısıyla yüksek mahkemenizin de hukuken yok olan böyle bir davaya bakma yetkisi yoktur. Her türlü mahkeme işlemi erksizlik nedeniyle yok hükmündedir. İddianamenin yok hükmünde olduğuna karar verilmesini istiyoruz. İddianamenin kabul kararının da yok hükmünde olduğunu düşünüyoruz. İddianame kabul kararının okunmamasını ve belirttiğimiz hususlarda karar verilmesini talep ediyoruz.''

 

Avukat Fikret Babaoğlu, “Darbeciler hastanelerde kuyruk olmaya başladılar. Haklarında dava açıldı mı? Ergenekon'da, Balyoz'da da böyle oldu, ya Pinochet gibi tekerlekli sandalyeyle ya da Mübarek gibi kafeste gelecek. Yüz yüze olmadan duruşmayı yapamayız” dedi.

 

MÜDAHİL AVUKATI SAVUNMAYA İTİRAZ ETTİ: İŞKENCELERİN FAİLİ EVREN

Müdahil avukatı ise Acar'ın savunmasına itiraz etti: ''Bu dava tüm uluslararası sözleşmelere uygundur, insanlık suçunu tanımlayan yasalar mevcuttur. AİHM kararları dikkate alındığında sanıkların yargılanması önünde hiçbir engel yoktur. Darbenin hazırlığı 1977'de başladı. Katliamlarla darbeye zemin hazırlandı. İşkencelerin asıl faili Kenan Evren'dir. Sanıklar öldürme ve işkence suçundan yargılansın.''

 

DAVANIN DÜŞÜRÜLMESİ TALEBİNE RET

Mahkeme heyeti savunmanın mahkemenin yetkisiz olduğunu belirterek davanın düşürülmesi talebini reddetti.

 

Müzakerenin ardından mahkeme heyeti, “sanıklara isnat edilen suçun mahkemenin görev alanında düzenlenen suçlardan olması karşısında, sanıkların avukatının talebinin reddine oybirliğiyle” karar verildiğini belirterek, duruşmaya devam etti.

 

Müdahil avukatları, 'usul gereği sanıklar gelmeden yargılama yapılamayacağını' söyledi, mahkeme başkanı ''Sanıklar olmadan da iddianame okunabilir'' dedi.

 

İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin de duruşmada görev aldı.

 

EVREN VE ŞAHİNKAYA'NIN DURUMU ADLİ TIP'A SORULACAK

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya sağlık durumlarını gerekçe göstererek duruşmaya katılmamak için rapor gönderdi. Ankara Adli Tıp Kurumu sanıkların sağlık durumuna karar veremediğini beyan ettiği için mahkeme, Evren ve Şahinkaya'nın durumunun İstanbul'daki Adli Tıp'a sorulmasına karar verdi.

 

'EVREN VE ŞAHİNKAYA TUTUKLANSIN VE KAFES İÇİNDE GETİRİLSİN'

Duruşmada müdahil avukatlar Evren ve Şahinkaya'nın tutuklanmasını talep etti. Avukat Fikret Babaoğlu Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek’in de hasta olduğunu ve duruşma salonuna kafes içinde getirildiğini anımsatarak, Evren ve Şahinkaya’nın da kafes içinde duruşmaya getirilebileceğini savundu. Babaoğlu, Evren’in Mübarek’ten daha az diktatör olmadığını söyledi.

 

DAVANIN ÖĞLEDEN SONRAKİ BÖLÜMÜ

Davanın öğleden sonraki oturumunda müdahillik talebinde bulunanlar söz almaya devam etti.

 

Avukat Senih Özay, beyanlarını içeren 672 sayfalık cildi mahkemeye vererek, "Kenan Evren'e en ağır ceza verilse dahi ben ailemden gizli olarak Cumhurbaşkanı'na af başvurusunda bulunabilirim. Önemli olan burada darbe zihniyetinin yargılanmasıdır. Sanıklar etkin pişmanlıktan da yararlanabilirler. Bu yönde de beyanlarının alınmasını istiyorum" dedi.

 

Müdahillik talebinde bulunan Halis Özdemir de darbe ardından "22 yaşında gözaltına alındığını, 40 gün işkence gördüğünü ve 1 metrekarelik yerde, uyumaya hasret kaldığını" anlattı.

 

Hayati Bölükbaş ise gözaltına alınarak Fatsa'daki Et ve Balık Kurumu'nun soğuk hava deposunda işkence gördüğünü, gittiği hastanedeki görevlinin "Üstünden tank mı geçti?" diye sorduğunu ifade etti.

 

"Bu davada sadece 2 general mi suçlu?" diye soran Bölükbaş, kendisine işkence yaptığını söylediği Mustafa Yayla ve Yemen Türkan adlı kişilerden şikayetçi olduğunu belirtti. Bölükbaş, kardeşi Alaattin Bölükbaş'ın da Fatsa Çamaş Jandarma Karakolu'nda görev yapan "Yüzbaşı Ali, Yüzbaşı Baki Merdan ve Asteğmen Refik" tarafından öldürüldüğünü ifade etti ve "tetiği çeken kişinin Asteğmen Refik" olduğunu savundu.

 

Senem Gülbudak ise 9 yaşındayken TÖB-DER yöneticisi babası Abdullah Gülbudak'ın gözaltına alındığını, 11 yaşında ise babasının cezaevinde "öldürüldüğünü" anlattı.

 

Avukat İsmail Duygulu da lisedeyken alakasının olmadığı bir soygun olayı nedeniyle gözaltına alındığını, İzmir'de sıkıyönetim mahkemesinde yargılandığını ve beraat ettiğini bildirdi. Gözaltındayken 4 defa işkence gördüğünü belirten Duygulu, ayağında araz oluştuğunu söyledi.

 

Nevin Aytek de 1980'de Ege Üniversitesi'nde gazetecilik ve halkla ilişkiler eğitiminin üçüncü yılında gözaltına alındığını dile getirerek, "Burada anlatamayacağım, daha sonra yazılı olarak bildireceğim işkenceler gördüm. Cezaevinde kaldım. Okulu bitiremedim ve o yüzden devamlı bir iş bulamadım ve emekli olamadım" diye konuştu.

 

Müdahillik talebinde bulunan başka bazı kişilerin de beyanlarının alınmasının ardından mahkeme heyeti ara kararları açıkladı.

 

Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nden sanıklar Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında "sistematik işkence" yönünden soruşturma bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verildi.12 Eylül dönemindeki işkence iddialarıyla ilgili mahalli cumhuriyet savcılıklarına gönderilen görevsizlik kararlarının listesinin de özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nden istenilmesini kararlaştıran mahkeme, duruşmaya, yarın 09.30'a devam etmek üzere son verdi.

 

DURUŞMAYI İZLEYENLER

Adliyeye gelenler arasında TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Ak Parti Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın ve BDP'li vekil Leyla Zana da var. Bazı kişilerin tepki gösterdiği Zana, ''O günün çocuklarının gülüşlerini çaldılar'' dedi.

 

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun kapasitesi göz önüne alınarak iddianamede ismi geçen mağdur, müdahil 22 kişi, müdahillik talebinde bulunanlardan isimleri belirlenen 40 kişi ve yine müdahillik talebinde bulunan tüzel kişilerin temsilcileri isim kontrolünden geçirilerek adliyeye alınıyor.

 

İddianamede ismi geçen müdahil mağdur kişiler arasında Namık Kemal Zeybek, Yaşar Okuyan, Yılmaz Durak, Orhan Miroğlu, Ökkeş Şendiller gibi isimler bulunuyor. Duruşmaya girecek tüzel kişiler arasında ise TBMM Başkanlığı, Başbakanlık, CHP, MHP, EDP, 78’ler Federasyonu, Diyarbakır Barosu gibi kurumlar yer alıyor.

 

TEPKİLER

12 Eylül davasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Gül'den bir açıklama geldi. "Siyasi tarihimizin ibret alınacak bir dönemini yaşıyoruz" diyen Gül, davanın Türkiye'nin geleceğinde bu tür teşebbüsler olmayacağı yönünde zihniyet değişimine sebep olacağını söyledi. Gül, partilerin dava için gösterdiği dayanışmayı yeni anayasada da göstermeleri gerektiğini de vurguladı.

 

TBMM Başkanı Cemil Çiçek de, 12 Eylül davasına ilişkin olarak, "Bir taraftan 12 Eylül askeri müdahalesini yapanları yargılamaya devam edeceğiz ama bir taraftan siyaset kurumu olarak onların yaptığı anayasa ile idare edileceksek ne iç kamuoyuna ne dış kamuoyuna bu tezadı, bu çelişki açıklayamayız" dedi.

 

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ise davaya daha çok kişinin katılabileceği bir duruşma salonu hazırlanmamasını eleştirdi. CHP’nin darbenin en büyük mağduru olduğu için müdahil olma talebinde bulunduğunu belirten Cihaner, "Ben kişisel olarak duruşmayı ’Yargılama tiyatrosu’ olarak görüyorum. Çünkü ceza hukuku tekniği açısından iddianame çok büyük sıkıntılar içeriyor" diye konuştu.

 

DTK Eş Başkanı Ahmet Türk de, 12 Eylül döneminde solcusuyla, sağcısıyla, Kürdüyle, Türküyle çok büyük acılar yaşandığını, büyük zulümler yapıldığını söyledi.

 

Bu davayı geçmişle yüzleşmek açısından önemsediğini belirten Türk, “Meselemiz 90 yaşında iki kişinin ceza alması değil. Acı dolu bir dönemde, ayak oyunları, Bizans oyunlarıyla iktidar için insanların birbirlerini nasıl kırdığını görmek” dedi.

 

BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de bu dava iddianamesinin 12 Eylül’den kararlı bir şekilde hesap sormak için hazırlanmadığını söyledi. Kürkçü, bu mahkemede sadece hak ihlallerinin değil temel politikaların, iktisadi politikaların, anayasanın da yargılanması gerektiğini belirterek, “AKP 12 Eylül’ün ayak izlerini takip ediyor. O nedenle bu davadan anlamlı bir sonuç beklemiyorum” diye konuştu. (cnntürk)