Covid-19 salgını ile ülkelerin ulusal ve uluslararası meseleleri bir anda yerini pandemi gündemine bıraktı.

Salgın nedeniyle insanlar eve kapandı, üretim büyük oranda durdu ve seyahat özgürlüğü bitti.

Salgın öncesi dünyanın, özellikle de Türkiye’nin en önemli gündemi hiç şüphesiz göçmen meselesiydi. Kamuoyu günlerce, Yunanistan ve Türkiye sınırında sıkışan göçmenlerin yaşadıklarını televizyonlarından canlı olarak izledi. Binlerce göçmenin sınırların açılması ve daha iyi yaşam taleplerine, Yunan polisinin gazlı müdahalesi tepki ile karşılandı. Buna rağmen göçmenlerin büyük çoğunluğu sınırı aşamadı.

Türkiye’deki yaşamlarını geride bırakarak sınır kapılarına koşan göçmenlerin, Yunanistan-Türkiye sınır kapısında unutulduğu tarih ise 10 Mart oldu. Yani Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’deki ilk vakayı açıkladığı gün.

O günden sonra bir süre daha sınırları zorlamak isteyen göçmenlerin bir kısmı kendi imkanları ve bağlantıları sayesinde daha önce yaşadıkları illere geri dönerken, bir kısmı da geri gönderme merkezlerinde veya belirlenen yurtlarda karantinaya alındı.

"İHTİYACIMIZI DAYANIŞMA GRUPLARININ SAĞLADIĞI YARDIMLARLA KARŞILIYORUZ"

İstanbul’a geri dönmek zorunda kalan göçmenler  salgının kendilerini nasıl etkilediğini anlattı.

Koronavirüs öncesinde olduğu gibi sonrasında da göçmenlerin en büyük sorunu yine ekonomik oldu. Salgın nedeniyle pek çok işletmenin kapanmasıyla çok sayıda göçmen de işsizler ordusuna katıldı.

Güvencesiz koşullarda ve düşük ücretlerle tekstil atölyelerinde çalışan Afrikalı göçmenlerin büyük çoğunluğu artık evlerinde oturmak zorunda. Ancak bu günlerde bile bu durum onlar için aşırı lüks.

Çünkü salgın öncesinde 1000-1500 lira maaş ile çalışan göçmenlerin şu anda hiçbir gelir kaynağı yok. Evlerinden dışarıya çıkamayan Afrikalı göçmenlerin kira ve gıda ihtiyaçları ise şimdilik gönüllü grupların oluşturdukları yardım kampanyalarından gelen desteklerle karşılanıyor.

Aynı zamanda bir dairede gereğinden fazla göçmenin bir arada yaşamak zorunda olması da şu zamanlarda en çok dikkat edilmesi gereken hijyen kurallarına uyulmasını da zorlaştırıyor.

Pazarkule’de iki hafta sınırda bekledikten sonra dönmek zorunda kalan Afrikalı göçmenler, yeniden büyük bir belirsizliğin içine düştü.

Euronews’ten Dilek Gül’ün haberine göre, göçmenlerin gönderdiği videolarda Pazarkule’de yaşadıkları zorluğu ve şiddeti anlatan göçmenler, o anların travmasını yaşıyor.

TARLABAŞI DAYANIŞMA TOPLULUĞU: GÖÇMENLER AÇLIK, KORONAVİRÜS SALGINI VE TRAVMA İLE KARŞI KARŞIYA

Tarlabaşı Dayanışma Topluluğu’ndan Muhammed Sıddık Yaşar, bu süreçte göçmenlerin yaşadıklarının ömür boyu hafızalarından silinmeyeceğini ifade etti. Yaşar, insanların evlerinde kendilerini karantinaya aldığı bu süreçte, göçmenlerin sığınacak yerlerinin olmaması ve devletlere yük olarak görünmesinin ciddi bir problem olduğunu söyledi.

Göçmenlerin Pazarkule’den döndükten sonra evsiz kaldıklarını ve kendilerine bazı yardım kuruluşları tarafından yardım yapıldığını ifade eden Yaşar, salgın nedeniyle var olan sorunlarına işsizlik gibi önemli bir sorunun eklendiğini belirtiyor. Bir çoğunun kayıtsız olması nedeniyle devlet yardımlarından faydalanamadıklarını söyleyen Yaşar, sahadaki kontakları sayesinde bir kısmına kendi topladıkları yardımları ulaştırdıklarına dikkat çekti. Yaşar göçmenlerin açlık, koronavirüs salgını ve travma ile karşı karşıya olduklarını söyledi.