ABD’li Rahip Brunson’ın bırakılmasını değerlendiren YARSAV eski Başkanı Mustafa Karadağ, “Bir gizli tanık beyanıyla tutuklanıyor, aynı gizli tanığın beyanını değiştirmesiyle bırakılıyor. Türkiye’de gizli tanık müessesinin bir garabet haline dönüştüğünü de söylemek gerekir. Dün cemaat kullanıyordu bugün hükümet yargısı” dedi.

Türkiye’de 20 yıl yaşayan ABD’li Rahip Andrew Brunson, “Casusluk ve FETÖ üyeliği” iddialarıyla 2 yıl tutuklu kalmıştı. 25 Temmuz’da ev hapsine alınan ve Türkiye ile ABD arasında gerginlik nedeni yapılan Brunson’a, dördüncü kez çıkarıldığı mahkemede 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmişti. Gizli tanıkların ifadelerinin değişmesi üzerine Brunson’ın ev hapsi ve yurt dışı yasağı kaldırılmış, cezaevinde yattığı süre göz önüne alınarak çıkışına izin verilmişti.

Brunson gelişmesine dair Yargıçlar Sendikası (YARSAV) eski Başkanı Mustafa Karadağ Mezopotamya Ajansı'ndan Berivan Altan'a değerlendirmelerde bulundu.

‘TÜRKİYE’DE YARGI BAĞIMSIZ DEĞİLDİR BUNUN ALGISI YARATILIYOR’

Tutuksuz yargılamanın esas alınması gerektiğini savunan Karadağ, Brunson’ın hakkında verilen meselenin bu noktadan ele alınmasının yanlış olacağını söyleyerek, sözlerine şunları ekledi: “Özellikle son dönemde Türkiye’de her şeyin hukuk ile şekillendirilmesi yöntemi nedeniyle söylenecek sözler var. İktidar tarafından sürekli yargı bağımsızdır deniliyor. Evet, zaten yargının bağımsız olması gerekir. Bunu sık sık dile getirirsek aslında bağımsız olmayan yargının bağımsız olduğuna dair algı yerleştirme operasyonu olduğu doğuyor ki nitekim de öyledir” dedi. Bir mahkeme kararının bu kadar spekülasyon meselesi olarak tartışılmasının yanlış olduğunu vurgulayan Karadağ, bunun bir iktidar tarafından yapılmasını da doğru bulmadığını söyledi.

Türkiye’de tüm muhaliflerin, yargı eliyle cezalandırıldığına dikkat çeken Karadağ, “Birisi için ‘tutuklayın’ deniliyor bir bakıyorsunuz birkaç gün sonra tutuklanmış. Birinin bırakılması gerektiği söyleniyor bir bakıyorsunuz birkaç gün sonra bırakılmış” diye belirtti.

‘KİMSE YARGI KENDİ BAŞINA HAREKET ETTİ DİYEMEZ’

Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’in bırakılma sürecini hatırlatan Karadağ, şunları söyledi: “Deniz Yücel tahliyesi elbette olumluydu, tahliye edilmesi gerekiyordu. Ama dönemi hatırlayalım; Merkel ile yapılan görüşmeler, Alman Dışişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamalar arkasından Almanya’nın hazır bir uçak bekletmesi, tahliye kararı ardından alelacele özel uçakla götürülmesi. Brunson olayının bu kadar gündeme alınması ve bir gün önceden yandaş gazetelerin işte ‘yargı kararına uyalım’ başlıkları atması, Brunson’ın bırakılması ardından doların düşmesi ama bir taraftan da düştüğü yerde kalması. Yani artık Türkiye’de hiç kimse Yargı kendi başına hareket etmiştir’ diyemez.”

‘GİZLİ TANIK YÖNTEMİ BİR GARABET HALİNE GELMİŞTİR’

Brunson’ın gizli tanık beyanlarıyla tutuklandığını anımsatan Karadağ, “Aynı gizli tanığın beyanlarıyla bırakıyorsunuz. Bu vesileyle Türkiye’de gizli tanık müessesinin bir garabet haline dönüştüğünü de söylemek gerekir. Gizli tanık uygulaması 2007’den beri kullanılan bir yöntem netice olarak o zaman bunu cemaat yargısı kullanmıştı bugün ise hükümet yargısı kullanıyor. Hukuken güvenilirliği olmayan bir delille karar verdiğinizde geleceğiniz yer Brunson olayıdır. Tahliye olur, yattığı gün kadar ceza belirlenir, tahliye kararı verilir verilmez alelacele uçağa yetiştirilir. Türkiye için iyi bir şey değildir. Yargının güvenirliğinin yitirilmesine sebep olmuştur” ifadelerinde bulundu.

‘TÜRKİYE’DE YARGI SİYASİ PARTİLEŞİYOR’

Türk yargısının artık giderek siyasallaştığını belirten Karadağ, son olarak sözlerine şöyle devam etti: “Yargının da hukukunda bir siyaseti vardır ama Türkiye’de artık partilileşiyor. Daha önce de defalarca söyledik. Siyasi partilere üye olan savcı, hâkimlerin meslekten ayrılmaları ya da uyarılmalarına dair hem Anayasa’da hüküm olmasına, Hakimler Savcılar Kurulu yönetmeliğinde yer almasına rağmen, siyasi partilerde görev almış, avukatların yargıç yapılması bize yeterince şey ifade ediyor. Yargıçların soruşturmaya tabi tutulmaları, haklarında disiplin cezaları verilmesi, AKP ile 2014’te işbirliği yapan ama az biraz bağımsız durmayı ar meselesi yapan yargıç ve savcıların görev yerlerinin değiştirilmesi artık Türkiye’deki yargının siyasi iktidarın kontrolünde olduğu izlenimini veriyor. Ne yazık ki göğsümüzü gere gere Türkiye’de yargı bağımsızdır, diyemiyoruz.”