Türkiye Barış Meclisi bugün Sedat Yurttaş, Eşber Yağmurdereli, Ümit Aktaş, Maya Arakon, Özcan Alper, Ziya Halis, Gençay Gürsoy'un katılımıyla gerçekleştirdiği açıklamada “Barışa Omuz Veriyoruz, PKK silahlı güçlerinin güvenlikli çekilmesi sağlanmalı” dedi.

Eşber Yağmurdereli savaştan barış ortamına geçilirken rehavet nedeniyle sorunlar yaşanabileceğine dikkati çekti. Türkiye'nin bir an önce 1982 Anayasası'ndan kurtulması gerektiğini anlatan Yağmurdereli, yeni durumun hukuki alt yapısının hazırlanması gerektiğini ifade etti.

Eski bakanlardan Ziya Halis de Kürt sorununun 100 yılı aşkın süredir devam ettiğini ve son 30 yılın hem acılı hem de kanlı bir süreç olduğunu söyledi. Sorunun şiddetten arındırılarak çözülebileceğini belirten Halis, 21 Mart'tan sonraki gelişmelerin herkesi umutlandırdığını vurguladı.

Türkiye Barış Meclisi Dönem Sözcüsü Hakan Tahmaz tarafından okunan açıklamada “Nihayet, bugün barışı taraflar açıkça ifade ediliyorlar ve bunun yolunu örülüyorlar” denildi.

Tarafların geçmişten farklı olarak sergiledikleri bu siyasal iradenin umut artırıcı ve sevindirici olduğunu belirten Türkiye Barış Meclisi, bu durumun taraflara ve herkese büyük sorumluluk yüklediğini hatırlattı.

“Barış sadece sözlerle değil, somut adımlarla hayat bulur ve geri dönülmez bir yola dönüşür. Otuz yıllık bir savaşın/çatışmanın acılarını dindirmek, tahribatlarını onarmak ve güvensizliğini aşmak ancak çözüm dönük somut demokratik adımlar mümkün olabilir” denilen açıklama şöyle devam etti:

PKK’nin silahlı güçleri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla, eylemsizlik kararlarını açıkladılar ve sınır dışına çekilecekler. Bu Kürt sorunun çözümü için çok önemli bir başlangıçtır.

Çekilmenin güvenlikli gerçekleşmesi, çözüm sürecinin hızlı gelişmesi açısında elzem bir konudur. Bu konu bir an önce taraflarca netleştirilmelidir. Bu konu da kısa süre önce yaşanan İmralı’ya gidecek heyet tartışmasına dönüştürülmemelidir.

Unutmayalım ki, gerek 1999 yılında yaşanmış deneyimin yaratığı güvensizlik ortamı gerekse de Oslo süreci sonrasında yaşananlar bu konuyu çok daha fazla hassaslaştırmıştır.

Bu konuda büyük yük siyasi iktidarın omuzlarındadır. Hükümet bu yükü başta TBMM’de bulunan partiler ve sivil toplum örgütleriyle paylaşmanın etkili bir yolunu bulmalı, sürecin önünü zaman geçirmeden açmalıdır. TBMM, Roboski incelemesinde olduğu gibi güvensizliği derinleştirecek tutumunu bu süreçte de sürdürürse süreç çok zorlu ve ağır bedellerle ilerler.

Bu noktada CHP de çok büyük tarihsel sorumlukla karşı karşıya. CHP, ikircikli ve süreci zora sokan tutumları hızla terk etmelidir.

Sürecin nasıl gelişeceğine dair toplumun bilgisi oldukça sınırlı. Toplum çoğu kez sızdırılma bilgi kırıntılarıyla ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Nelerin konuşulduğu ve tasarlandığı henüz bilinmiyor.

“BARIŞ KAPALI DEVRE İNŞA EDİLEMEZ”

Şeffaflık, barışın ana güvencelerinden biridir. Bu nedenle sürece dair daha açık bir yöntem izlenmesi gerekiyor. Barış kapalı devre inşa edilemez. Barış bütün yurttaşların, bu ülkede yaşayan her bireyin barışıdır. Yurttaşların barışın inşasına katılımı doğru ve doğrudan bilgilenmeleriyle sağlıklı olabilir.

PKK silahlı güçlerinin sınır dışına çekilmesi, savaş/çatışma dönemin kurumlarının lağvedilmesinin programa alınmasını gerekli kılmaktadır. Bunların başında, koruculuk ve özel harekât yapılanması dağıtılması gelmektedir.

Aynı biçimde barış ve çözüm süreci, geçmişle yüzleşmenin sağlanması, hakikatleri araştırılması, toplumsal ve sosyal sorunların giderilmesi için bir dizi komisyonların kurulmasını zaruri kılmaktadır. Bu komisyonlarda toplumun yarısını oluşturan kadınların eşit özne olarak yer almaları sağlanmalıdır. 

PKK’nin silahlara veda etme iradesini beyan etmesi hiçbir zaman kalıcı barış ve çözüm anlamına gelmemektedir. Barış sürecinin Kürt sorununun eşit, adil ve demokratik çözümüne dönüşmesi için kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenlere ilişkin oldukça zengin birikime sahip bir ülkeyiz. Arşivlerimizdeki programlar, talepler manzumesi ve dokümanlar yapılması gereken yasal ve anayasal düzenlemeleri bütün yönleriyle ortaya koymaktadır.

Bugünün acil konusu Diyarbakır Newroz’u sonrası güçlü bir biçimde ortaya çıkmış olan “silahların susma” olasılığının bir an önce gerçekleşmesini sağlayacak güvenlikli ortamının yaratılmasıdır.

Geri dönülemez barış yolunda, emin ve hızlı yürümek için bu konuda siyasi iktidarın ve tarafların sorumluktan kaçmamalarını bekliyor ve umuyoruz. Dönüşü olmayan bir yola girildi. Zaman kaybetmenin, oyalanmanın anlamı yoktur. Herkes sürecin ihtiyaçlarını ve gereğini yerine getirmelidir.

Türkiye Barış Meclisi üyeleri olarak bizler, üzerimize düşen her türden sorumluluğu yerine getireceğimizi bir kez da ilan ediyoruz. (Demokrat Haber)

http://www.turkiyebarismeclisi.com/