94 yılları arasında faili meçhul cinayetlerle ilgili yargılanan dönemin Derik Jandarma Komutanı Musa Çitil'in davası, 25 Aralık tarihine ertelendi.

 

Mardin'in Derik ilçesinde 1993-94 yılları arasında faili meçhul cinayete kurban giden 13 köylüyle ilgili dava başladı. Dönemin Derik Jandarma Komutanı Musa Çitil hakkında açılan davanın ilk duruşması Mardin Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

 

Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Kabasakal tarafından hazırlanan davanın iddianamesinde Ankara Jandarma Bölge Komutanlığı yapan Tuğgeneral Musa Çitil'e 13 kez ağırlaştırılmış hapis cezası isteniyor.

 

Bugün yapılan duruşmaya 13 davacıdan Sara Ötün haricindeki bütün isimler katılırken, sanık Musa Çitil raporlu olduğu için katılmadı. Davacılar da sanık gelmediği için beyanda bulunmak istemedikleri için mahkeme 25 Aralık 2012 tarihine ertelendi.

 

Mardin Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Kabasakal tarafından hazırlanan iddianamede, işlenen cinayetlerin detaylarına yer verilirken, Çitil'in öldürülen sivil vatandaşlarla ilgili 'terörist' diye tutanak tuttuğu belirtildi.

 

Davanın ilk duruşmasında sanık Musa Çitil'e Avukatı Yurdakan Yıldız vekalet ederken, davacıları savunmak için ise İnsan Hakları Derneği adına 10 avukat hazır bulundu. Mardin Barosu Başkanı Avukat Azad Yıldırım da davaya destek için mahkemede hazır bulundu.

 

Duruşmaya Çitil’in avukatı Yıldız, mahkeme heyetine müvekkilinin rahatsızlığı sebebiyle kendisinin duruşmaya katılamadığını belirterek Etimesgut Askeri Hastanesinden alınan 5 günlük istirahat raporunu sundu. Yıldız duruşma başlamadan önce mahkeme heyetinden, "Kendisi hakkında bir kısım kişileri öldürdüğü iddiası ile kamu davası açılmıştır. Suç tarihi olarak belirtilen zamanlarda kendisi Derik jandarma komutanıdır. Biz CMK'nın 161 ve HS kanunun 82. Maddesi uyarınca yargılanabilmesi için izin alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Öncelikle işlediği iddia olunan suçlar yönünden izin alınmasını bu konuda duruşma kararı verilmesini talep ediyoruz. Yine iddianame alelacele düzenlenmiştir. Zira müvekkilim görevli olduğu halde maktullerden Mehmet Faysal Ötün'ün ölümünden dahi sorumlu tutularak hakkında iddianame düzenlenmiştir" diyerek mahkemeden izin alınmasını istedi.

 

Mahkeme heyeti ise Yurdakul Yıldız'ın bu talebini reddetti. Duruşma müştekilerin kimlik tespiti ile devam etti. Müştekilerin vekili Erdal Kuzu ise mahkemeye 31 sayfalık belge vererek, "Her ne kadar sanık hakkındaki dava mahkemenize açılmış ise de biz mahkemenizin görevli olmadığını görevli mahkemenin TMK'nın 10. Maddesi ile yetkilendirilmiş özel yetkili mahkeme olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenlerle bu dava için görevsizlik kararı verilerek dosyanın Diyarbakır TMK'nın 10. Maddesi ile yetkilendirilmiş ilgili mahkemesine gönderilmesini istiyoruz. Zira dosyanızda sadece sanık Musa Çitil hakkında dava açılmıştır. Ancak maktullerin ölümü tek başına işlenebilecek suçlar değildir. Biz bunun örgütlü yapı içerisinde emir ve direktifler doğrultusunda işlendiğini düşünmekteyiz. Bu nedenle görevsizlik kararını talep ediyoruz" isteğine mahkeme heyeti dosyayı inceledikten sonra vereceklerini ifade etti.

 

"KAMU VİCDANI AÇISINDAN AÇISINDAN BİR TUTUKLAMA KARARI BEKLİYORDUK"

Hazır bulunan müştekilerin sanık savunması alındıktan sonra beyanda bulunmak istemeleri üzerine mahkeme heyeti de duruşmayı 25 Aralık 2012 tarihine erteledi. Mahkemede Türkçe bilmeyen müştekilerden Cahide Çeviren, Züleyha İzci, Hediye Durmaz, Zülfinaz Avcıl için mahkeme başkanı tarafından yeminli tercüman atandı. Tercüman aracılığı ile mahkeme başkanı ile Kürtçe görüşen kadınların mahkeme başkanına teşekkür etmesi dikkat çekti.

 

Mahkeme çıkışında bir açıklama yapan avukatlardan Özdemir Türkdoğan, "Belki de Temizöz davasından sonra ikinci bir kayıplar ve meçhul cinayetlerle ilgili olarak açılmış davanın ilk duruşmasına geldik. Tabi ki bizler bugün sanığın burada olmasını beklerdik. Kendisine yöneltilen bu ağır insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili savunmasını yapsın ve biz de ona göre özellikle suçtan zarar gören maktul yakınları müştekiler ve hepimiz sorular soralım o dönemle ilgili bildiklerini anlatsın isterdik. Ama kendisi rahatsızlığını bildirmiş. Gelemeyeceğini beyan etmiş. Tabi yargılama devam ediyor. Bizlerin bugün bu davanın özel yetkili mahkemeye gönderilmesi yönünde bir talebimiz oldu. Çünkü örgütlü suç kapsamında işlenmiş suçlardan bahsediyoruz. Gözaltılardan, zorla gözaltına alınmaktan sahte evraktan ve daha birçok onlarca suçtan bahsediyoruz. Faili meçhul cinayetlerin zaman aşımı uygulanmaz, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi bunu açıkça düzenliyor. 12 Eylül darbesiyle ilgili devam eden davada zaman aşımı faktörüne başvurulmadı. Ve yine işkence olayları ile ilgili olarak da yürüyen davalar var. Ama Mardin’de hala akıbetini araştırdığımız insanlarımız var. Hala cenazesine ulaşamadığımız insanlarımız var. Burada işlenen suçlar bu kadarla sınırlı değil. İşlenen bütün suçların ortaya çıkmasını istiyoruz. Ama kamu vicdanı açısından, toplum vicdanı açısından biz bugün burada bir tutuklama kararı bekliyorduk. Bu kadar ağır suçlar itham edilen bir kişi ile tutuklama tedbirine başvurulmamasına da tabii ki yadırgıyoruz. Ama mahkemenin takdiridir. Ama görünen o ki özellikle 90'lı yıllarda işlenen faili cinayetler ilgili bu tip davaların artması gerekiyor. Ve etkili bir kovuşturma yapılması gerekir. Adalet sonuçlanıncaya kadar mücadele edeceğiz. Dava 25 Aralık 2012 tarihine ertelendi. Sanığın buraya gelip savunma yapmasını bekliyoruz" dedi.

 

“MAHKEMEYE GETİRİLEMEMESİ DÜŞÜNDÜRÜCÜ”

İHD Mardin Şube Başkanı Erdal Kuzu ise, "Özellikle Mardin'de kaybettiğimiz sivil yurttaşların akıbetinin ortaya çıkarılması için gösterdiğimiz çaba devam edecek. Bu sadece Derik'teki faili meçhul ve kaybettiğimiz yurttaşlara ilişkindir. Bunun yanı sıra Kızıltepe, Mardin merkez ve Dargeçit ilçelerine ilişkin soruşturmalar da devam etmektedir. Bizim talebimiz çok açık ve nettir. Bu soruşturma bu yargılama Diyarbakır özel mahkemelerin ihtisas alanına girmektedir. Onların yetkileri bütün gerçekleri ortaya çıkarabilecektir. Bu kadar ciddi isnatlar ile karşı karşıya olan birinin mahkemeye getirilememesi düşündürücü. Aileler en azından bugün kendi ailelerini katleden insanla göz göze gelmeyi istemekteydiler. Fakat mahkeme bu konuda kayda değer bir tutum göstermedi" diye konuştu.

 

“TAZMİNATIMI ÖDERİM İHLALİMİ İŞLERİM”

Diyarbakır Barosu avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir de, "Bu olayda Şükran Aydın'ı hatırladım, yine Şükran Esen dosyasını hatırladım yine defalarca kere tecavüze maruz kalmış N.Ç. dosyasını hatırladım, bugün de başka bir nedenle buradayız. Aslında bütün bu bahsettiğim dosyalar bir mantalite olarak bir geçmişle yüzleşme olarak birbirinden farklı dosyalar değil bizim adalet arayışımızın neydi şurada gizli geçmişle sağlıklı bir yüzleşme yaşamadığımız sürece sağlıklı bir geleceği de asla ve asla sağlıklı bir geleceği de olmayacak bu toprakların ve çocukların bir geleceği olmayacak. Şükran Esen dosyasında 405 asker yargılandı ama sonuç ortada. Musa Çitil dosyanın ilk sanığıydı. Şükran Aydın dosyası da aynı, insan hakları mahkemesinde Türkiye mahkum edildi, bu dosyada da Çitil ilk sanıktı. Tabi tazminatımı öderim ihlalimi işlerim mantığı geçerli olmamalı. Uluslar arası platformlara taşıdığımızda tazminatlar ödendi ama ne mevzuatta bir iyileşme oldu ne de diğer suçlar araştırıldı bizler asla ve asla bu suçların peşini bırakmayacağız" şeklinde konuştu.

 

"MAHKEMENİN VERDİĞİ KARARDAN MEMNUN DEĞİLİZ"

Yakınlarını kaybeden ailelerden Yasin Avcıl, 18 yıl önce babası Vecdin Avcıl'ı faili bir meçhul cinayete kurban gittiğini belirterek, "Faili meçhul kayıpları nedeniyle buraya geldik. Hepimizin bir umudu var. Artık Türkiye'de yasalar işleyecek. Kendini yasalar üzerinde gören eşkıya politikası eşkıya kanunlarını sürdüren insanların hiçbir mahkemeye ve kararlara bakmaksızın kendini efsane gören insanların bugün burada yargılanacağını ve tutuklanacağını sanıyorduk. Ama bugün mahkemenin verdiği karardan memnun değiliz. Bir simit çalan bir insan 15 yıl hapis cezası verilirken. Bu kadar insanı katletmiş, kendini efsane sanan, devletin bütün yetkilerini görevleri dışında insanları katletmek, faili meçhul cinayetlere karışmak, köyleri yakmak olan bir birimin, bir çetenin liderinin bugün getirilmemesi bizleri derinden üzdü. Babam 1994’te köye yapılan operasyon sonucunda gözaltına alındı. Gözaltındayken öldürüldü" ifadelerini kullandı.

 

Derik'e bağlı Dumanlı köyünde 1993 yılında PKK'liler ile askerler arasında çıkan çatışmada evin içinde sıkışan 7 askeri tabanı kazmayla delerek kurtaran Seydoş Çeviren, Ahmet Çeviren, Yusuf Çeviren, Abide Çeviren, Ramazan Çeviren ve Mehmet Necat Arıs'ın ahırın patlatılması sonucu ölümlerine sebep olduğu iddiasıyla dönemin Jandarma Komutanı Yüzbaşı Musa Çitil hakkında 19 yıl aradan sonra yeniden dava açıldığı belirtildi. Tekrar dinlenen tanıkların beyanları doğrultusunda Derik İlçe Jandarma Komutanlığı'nın Derik Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunduğu Musa Çitil imzalı 22 Şubat 1993 ve 24 Şubat 1993 tarihli yazılarda, sivil vatandaşların da olayda “terörist” sayılmak suretiyle toplam 9 PKK’linin öldürüldüğünün ileri sürülmesine karşılık Derik Savcılığı'nın DGM savcılığına gönderdiği görevsizlik kararında, maktulleri 'sivil vatandaşlar' olarak nitelendiren 1993/32-12 sayılı görevsizlik kararı ile “ölen şahısların terörist olmadığı, terörist unsurlara yardım ve yataklık yaptıklarına dair herhangi bir delil elde edilemeyen vatandaşlar oldukları”nın belirtildiğine yer verildi.

 

1994 tarihli Jandarma tutanağında Derik ilçesinde taksicilik yapan Mustafa Aydın'ın PKK'liler tarafından yolunun kesildiği ve öldürüldüğü belirtilirken, Aydın'ın kimliği tespit edilemeyen 'Servet' kod adlı itirafçının ihbarı üzerine Musa Çitil tarafından defalarca tehdit edildiği tanıkların ifadesinde yer buldu. Aydın, Mazıdağı sınırlarında kendi arabasında kafasına bir el ateş edilerek öldürülmüştü. 1994 yılında Derik'te yaşanan diğer bir olayda Mehmet Erek ile jandarma kontrol noktasında kaybolan Ahmet ve Ramazan Erek'in cesetlerinin Derik-Mazıdağ yolu kenarında bulunduğuna dikkat çekilen iddianamede 2 farklı kalaşnikof kullanıldığı, silahlardan birinin 1 ay önce cesedi bulunan Mustafa Aydın'ın öldürülmesi olayında da kullanıldığının tespit edildiği ortaya çıktı.