Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Yılmaz Çiftçi ile görüşen TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz, yaptıkları görüşmede Türkiye’deki cezaevlerinde sağlık hizmetine uygun bir sağlık yapılanmasının olmadığı ve cezaevlerinde bağımsız hekimlerin görev alması yönünde taleplerini dile getirdi.
 
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve Merkez Konseyi üyesi Dr. Selma Güngör, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Yılmaz Çiftçi ve beraberindeki heyetle dün görüştü. Yapılan görüşmenin gündeminde cezaevlerindeki sağlık hizmetleri, koronavirüs (Kovid-19) salgın sürecinde yaşanan sorunlar, alınan tedbirler, ölüm oruçları, açlık grevleri, tecrit ve izolasyon uygulamaları oldu. 
 
TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz, yaptıkları görüşmenin detaylarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
 
Görüşme için daha önce randevu istediklerini ancak salgın nedeniyle geciktiğini belirten Yılmaz, cezaevlerinin, TTB’nin özel olarak ilgilendiği alanlardan biri olduğuna vurgu yaptı. Yılmaz, “Çünkü buralarda sağlık ve yaşam koşulları açısından sorunların çıkması muhtemeldir. Açıkçası dünyanın dört bir yanında da bu böyledir. Hekim odaları ve meslek örgütlerinin bu alanla özel olarak ilgilenmesi gerekiyor” dedi.
 
HER AY YÜZLERCE MEKTUP GELİYOR
 
Her ay TTB’ye cezaevlerinden yüzlerce mektubun geldiğini dile getiren Yılmaz, “Bunun bir adresi, siyasi bir kimliği yok. Her türlü yargılama ile karşı karşıya kalan ve ceza alan, kamuoyu tarafından bilinen bilinmeyen olmak üzere çok geniş bir yelpazeden TTB’ye sağlık, yaşam koşullarına, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine yönelik her ay mektup gelir. Cezaevi izleme ve mektup okuma komisyonumuz var. Komisyon gelen mektupları ele alır ve mektuplar konseye de sunulur. Biz sadece bir görüşme ile bu konuyu ele almış değiliz. TTB’nin sağlık ve yaşam koşullarını irdelenmesi için özel olarak önem verdiği alanlardan biri cezaevleri” ifadelerini kullandı.
 
BAĞIMSIZ HEKİMLERE İHTİYAÇ VAR 
 
Yaptıkları görüşmede cezaevlerinde sağlık hizmetine uygun bir sağlık yapılanmasının olmadığını aktardıklarını ifade eden Yılmaz, “Özellikle hekimlik koşullarının uygulanması açısından cezaevlerini çok iyi bilen özel ve bağımsız hekimlere ihtiyaç olduğunu söyledik. Sadece Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na bağlı olan değil, gerçekten bağımsız hekimlik yapabilen meslek örgütünü de bu çerçevede işin içerisine katan bir hekimliğin olması gerektiğini belirttik. Uygun bir sağlık yapılanmasının olmadığını, bunun da sağlık hizmeti vermek konusunda birçok eksikliği beraberinde getirdiğini ifade ettik” şeklinde konuştu.
 
YAPILMASI GEREKENLER
 
Pandemi koşullarında cezaevlerinde yapılması gerekenlere dair de konuştuklarını kaydeden Yılmaz, “Salgın döneminde hükümlülerin, tutukluların yaşam koşullarının daha uygun ve bu döneme uygun olması gerektiğini, beslenmelerine özen gösterilmesi gerektiğini, barınma koşullarında hijyene önem verilmesi gerektiğini, bunun da devlet tarafından parasız karşılanması gerektiğini ifade ettik” dedi. 
 
Tutuklananlara test yapıldığını ve 14 gün cezaevinde izole edildiğini söyleyen Yılmaz, “Bu karantina sürecinde eğer havalandırma, beslenme, hijyen koşuları yeterince karşılanıyorsa, aile ve avukatları ile korunaklı görüşmeler sağlanıyorsa bu doğal kabul edilebilir bir süreç. Bunun yapıldığını özellikle vurguladılar. Bunun yapıldığını biz de biliyoruz” diye konuştu.
 
YAŞAM KOŞULLARI
 
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutukluların sağlık ve yaşam koşullarına yönelik olduğunu belirten Yılmaz, “Ağırlaştırılmış müebbet almış olan mahpuslar için yaşam gerçekten çok zor. Çünkü onlar açısından günlük havalandırma süreleri bir saatle sınırlandırılmış durumda, cezaevinde başka bir mahpus ile görüşme koşulları çok sınırlandırılmış durumda. Bunun karşılığı neredeyse oksijen almadan yaşamak demek. Bunun insani bir cezalandırma yöntemi olmadığını ve bu nedenle birçok açlık grevi ve ölüm oruçlarının olduğunu, oysaki bu koşulların düzeltilmesi halinde bu sürecin de önüne geçilebileceğini kendilerine ifade ettik” diye aktardı.
 
TECRİT VE DİSİPLİN CEZALARI
 
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişi sayısının tam olarak kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini belirttiklerini dile getiren Yılmaz, şunları söyledi: “Bunu bilmek demek o koşullarda yaşayan insan sayısının ve sorunun büyüklüğünü de görmek demek. Bu çerçevede tecrit ve izolasyon meselesi yaşam ve sağlık hakkının ihlalidir aslında. Kişilerin tecrit ve izole edilmesi sosyal gerekliliklerden uzaklaştırılması, cezaevindeki sosyal yaşama ulaşamaması ağır bir cezalandırma ve ihlalidir. Bu uygulamaların kaldırılmasının önemli olduğunu söyledik. Ama tabi bu sadece onların verebileceği bir karar değil. Ancak bu sürecin önemli birinci ayağı. Diğer yandan disiplin cezalarının çok kolay verildiğini bunun da aynı zamanda mahpusların yaşamlarını olumsuz etkilediğini, yine bu nedenle aileleri ile görüştürülmediklerini, hücre cezalarının verildiğini ifade ettik. Sonuç itibariyle bu sorunları çözmek adına da uluslararası kural ve anlaşmalara uygun davranmanın bu süreci rahatlayacağını belirttik.”
 
TTB olarak yaşanan sıkıntılar açısından görüşmeleri anlamlı bulduklarını kaydeden Yılmaz, “Bu görüşmelerin cezaevlerinde sağlık ve yaşam koşulları açısından yaşanacak sorunlara en azından kendi cephemizde dikkat çekebilmek açısından önemli. Sorunların çözümünde de rol oynayabileceksek ne mutlu bize, buna yarayacaksa görüşmelerin devamını isteriz. TTB olarak bu konuda hep ısrarcıyız zaten” dedi.