Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın durumuna dikkat çekmek amacıyla Çağlayan’da bulunan İstanbul  Adliyesi önünde nöbet tuttu.

Sabah saatlerinde adliye önünde bir araya gelerek nöbet tutan ailelere, Halk Evi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, farklı illerinden gelen avukatlar destek verdi.

Yaklaşık 3 saat tutulan nöbetin başlangıcında TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe açıklama yaptı.

Efe, Adalet yürüyüşlerinin karşılık bulmaması üzerine bedenlerini ölüm orucuna yatıran Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için bir araya geldiklerini aktaran Efe, “Ölüm oruçları 200 günü aşmış. Adalet taleplerini dile getirerek, başladıkları eylem sonucunda Adli Tıp Kurumuna(ATK) sevk edildiler. ATK içerde kalamaz kararı vermesine rağmen değişik hastanelere sevk edildiler” dedi.

RIZALARI DIŞINDA TEDAVİYE KARARI

Tutulan nöbetin ardından Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkez Sekreteri Nergiz Tuba Aslan basın açıklaması metnini okudu.

Timtik ve Ünsal’ın 29 Temmuz'da ATK’ye sevk edildiklerini hatırlatan Aslan, “Meslektaşlarımız hakkında ATK  ‘cezaevi şartlarında kalmasının sağlığı açısından uygun olmadığı’ yönünde 30 Temmuz 2020 tarihli rapor düzenlemiştir. Geçici heyetle teşekkül ettirilen İstanbul 37'nci Ağır Ceza Mahkemesi ise bu rapora rağmen, açıkça hukuka aykırı bir şekilde meslektaşlarımız hakkında tutukluluğun devamı kararı vermiş ve cezaevinde kalmalarının sağlıkları için uygun olmadığı gerekçesi ile hastaneye sevk edilerek rızaları dışında ‘tedavi’ olmalarına karar vermiştir” dedi.

‘AİLE GÖRÜŞÜ ENGELLENMİŞTİR’

“Kurban Bayramı öncesi apar topar verilen mahkeme kararı sonrasında, meslektaşlarımız iki ayrı hastaneye kaldırılmış ve bayram süresince de hak ihlalleri her geçen an katmerleşerek devam etmiştir” diyen Aslan, Ünsal’ın Kanuni Sultan Süleyman Hastanesine, Timtik’in Bakırköy Sadi Konuk Hastanesine götürüldükleri bilgisini uzun uğraşlar sonucunda öğrendiklerini söyledi. 

Sonrasında aile ve avukat görüşünün de engellendiğini belirten Aslan, “Cezaevi savcısına ulaşmak mümkün olamamış, meslektaşlarımızın yanlarında refakatçi kalması talebi dahi engellenmek istenmiş, ancak ısrarlı girişim ve başvurular sonucunda sağlanabilmiştir. Avukata erişim hakkı ise keyfi bir şekilde 5 gün boyunca engellenmiştir. Bağışıklık sistemleri oldukça zayıflamış olan meslektaşlarımız, pandemi hastanesi olan ve yüksek risk altında olduğu belirtilen hastanelerde zorla tutulmakta, ciddi anlamda yaşamları tehlikeye atılmaktadır. Meslektaşlarımız bu koşullarda yaşamsal risk altında iken, ‘pandemi’ en temel haklarının kısıtlanmasına gerekçe yapılmıştır” diye konuştu.

MALTA BİLDİRGESİNE İŞARET ETTİ

Meslektaşlarının taleplerinin tedavi değil, adil yargılama olduğunu vurgulayan Aslan, “Yakın zamanda aynı taleplerle açlık grevindeyken talepleri karşılanmadığı için Mustafa Koçak, Helin Bölek ve İbrahim Gökçek yaşamını yitirmiştir. Dünya ve Türkiye tecrübelerinde çok sayıda eylemcinin iradesi dışında beslenmeye ve tedaviye zorlanması, daha büyük ölçüde kalıcı sakatlanmaya, bazı hallerde ölümlere yol açmıştır. Tokyo ve Malta Bildirgelerinde, tıbbi etik gereği açlık grevi ve ölüm orucu eylemcisinin iradesine aykırı zorla besleme ve zorla tedavi uygulanamayacağı, bunun işkence niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir” diye ifade etti.

‘AYKIRI KARAR KALDIRILSIN’

Aslan, “Uyarıyoruz; meslektaşlarımıza rızaları dışında bir tıbbi müdahalede bulunulması açıkça suçtur. Meslektaşlarımızın, salgın nedeniyle yüksek risk altında olan hastanelerde tutulmaya devam edilmesi, bu anlamda sağlıklarının riske atılması kabul edilemez ve olası herhangi bir durumda bunun hukuki ve mesleki etik sorumluluğu oldukça ağırdır.  Gelinen aşamada, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu hukuka aykırı bu kararın kaldırılması ve bir an önce meslektaşlarımızın hastaneden taburcu edilerek özgürlüklerine kavuşturulması acil ve hayatidir” diyerek Timtik ve Ünsal’ı yaşatma konusunda kararlı olduklarını söyledi.

HERKESE ÇAĞRIDA BULUNDU

Hukuksuz karar kaldırılıncaya kadar mücadele edeceklerinin altını çizen Aslan, “Tüm meslektaşlarımızı ve kamuoyunu, Ebru ve Aytaç’ın sesine ses olmak için dayanışmaya, yaşanan hukuksuzluklara ve zorla müdahale işkencesine karşı tavır almaya çağırıyoruz” dedi.

Basın açıklamasının ardından Urfa, Antep, Adana ve Ankara Barosundan avukatlar ile Özgürlük İçin Hukukçular (ÖHD), Halkevleri, TİHV’den temsilciler kısa konuşmalar yaptı.

ÖHD avukatlarından Sinan Zincir, herkesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma hastanesine önünde yapılacak nöbet eylemlerine çağırdı.

DİLEKÇE VERDİLER

Açıklamanın ardından avukatlar ATK raporunu rağmen Timtik ve Ünsal hakkında İstanbul 37'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karara itiraz etti. Hazırlanan dilekçe İstanbul 38'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe verildi. Bir grup avukat adliyeye giderek buradan çıkacak sonucu beklerken, bir grup avukat da Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi önünde yapılacak açıklamaya katılmak için yola çıktı.

MERSİN

Mersin Barosu, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Avukat Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın adil yargılanma talebiyle başlattığı ölüm orucuna dikkat çekmek amacıyla Mersin Adliyesi önünde Adalet Nöbeti tuttu. 

ÖHD Mersin Şube Eşbaşkanı Hoşyar Sarıyıldız, Timtik ve Ünsal’ın yaşamlarının tehlike altında olduğunu belirterek tahliye edilmelerini istedi. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı