İngiltere'de yayımlanan The Guardian gazetesi, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen ve 2003'ten bu yana başbakan ve cumhurbaşkanı olarak Türkiye'yi yöneten Tayyip Erdoğan'ın siyasi kariyerini konu alan bir analiz yayımladı.

Erdoğan'ın 17 Aralık 1997'de Siirt mitinginde Ziya Gökalp'in şiiri 'Asker Duası' şiirini okuması nedeniyle 4 ay hapis yattığının hatırlatılmasıyla başlayan makalede "Seküler otoritelerin tepkisi geri tepti, popülaritesi daha da artan Erdoğan, 2003'te ilk seçim zaferini kazandı" ifadesi yer aldı.

"Reformcudan 'Yeni Sultan'a, Erdoğan'ın popülist evrimi" başlıklı makalede "20 yıl sonra bugün Erdoğan popülist bir dev. Avrupa ve Amerika'da 140 lideri takip eden Küresel Popülizm Veritabanı'na göre, Erdoğan koltuğundaki son döneminde dünyanın en popülist sağcı lideri oldu" dendi.

Kasımpaşa'da bir berber dükkanı olan Yaşar Ayhan'ın "Erdoğan ufkumuzu açtı. Erdoğan, biz siyah Türklere yapabileceğimizi gösterene kadar maaş bordrolarıyla bizle alay eden politikacılara karşı duracak güvenimiz yoktu" ifadelerine yer verilen makalede, önceki politikacıların görevden ayrılmaya zorlandığı, hatta idam edildiği, ancak Erdoğan'ın bu gidişatı değiştirdiği belirtildi.

'DİNİ MUHAFAZAKÂRLIK DÖNEMİ BAŞLADI'

AKP iktidarının ilk yıllarında Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine aday ülke profili çizdiği ve Erdoğan'ın liberal bir görüntü çizdiği hatırlatılan makalede "Azınlık haklarına saygılı bir profili vardı, hatta PKK'li gerillalarla barış görüşmeleri bile yaptı" denildi.

Makalede 2007'de AKP'den istifa eden eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in "Erdoğan'ın 2007'de sona eren ilk dönemi kendi seçmeni dışındaki Türkiye vatandaşlarının güvenini kazanmak üzere geçen bir acemilik dönemiydi" ifadelerine yer verildi.

Makalede, "İkinci dönemindeyse Erdoğan devlet aparatını manipüle etmekte ustalaşan politik bir ustaydı.  Erdoğan’ın Türkiye’yi Avrupalı uluslar klübüne yükseltme konusundaki taahhüdü, gücü üzerindeki anayasal kontrolleri ortadan kaldırması için örtü oldu. Türkiye’nin AB adaylığını güçlendirmek için parlamento, ordunun gücünü törpüleyen ve sivil denetimi artıran yasaları geçirdi" yorumu yapıldı.

The Guardian, dışarıdan kadın ve işçi haklarını güçlendiren reformlar olarak görünen 2007 ve 2010'da yapılan anayasa değişikliklerinin AKP'nin gücünü artırdığı ve liberal, laik bir demokrasiyle uyumlu olmayan dini muhafazakârlık döneminin önünü açtığı yorumunu yaptı.

'DEMOKRASİYİ DÖNER GİBİ KESTİ'

"Yeni Sultan" kitabını yazan Soner Çağaptay'a da mikrofon uzatan The Guardian, yazarın "Erdoğan bir döner ustası gibiydi. Önce bizi cezbetti, sonra sürekli ve metodik olarak Türkiye demokrasisini dilim dilim keserek liberal ve laik Türkiye'nin kabuğunu yavaş yavaş ortadan kaldırdı" sözlerine yer verdi.

Erdoğan'ın 2011'deki seçim zaferinden sonra "Çetelerin istikamet çizdiği Türkiye, Allah'ın izniyle, milletin takdiriyle artık geride kalmıştır. Kardeşlerim, benim milletim tartışmasız şekilde kazanmıştır. Milli irade üzerindeki vesayet, hukuk dışılık, üstünlerin sultası yine tartışmasız şekilde kaybetmiştir. Türkiye'nin önüne yeni, yepyeni, tertemiz bir sayfa açılmıştır" dediğini hatırlatan The Guardian'ın makalesinde, Erdoğan'ın 2007 ve 2014 arasındaki konuşmalarını inceleyen Küresel Popülizm Veritabanı'nın yorumu da yer aldı. Buna göre Erdoğan bu dönemde eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban gibi isimlerle birlikte "popülist sayılabilir" siyasetçiler arasında yer aldı.

'YENİ DÜŞMANLAR YARATTI'

15 Temmuz 2016'da yapılan darbe girişiminden sonraki dönemin Erdoğan'ın kariyerindeki en popülist dönem olduğu kaydedilen makalede, "Öfkesinin büyük bölümünü içeride düşman olarak gördüğü kesime yöneltti. Ancak 'dış düşmanlara' yönelik eleştirilerini de sertleştirdi" dendi ve bu dönemde Türk Lirası'nda yaşanan çöküşe dikkat çekildi.

Erdoğan'ın Kürtleri yabancılaştırdığı yorumu yapılan makalede Suriye'ye yönelik TSK operasyonları da hatırlatıldı. The Guardian, Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'la polemiklere girdiğini ve bu isimlerin "Türkiye'yi zayıflatmaya çalışan yeni düşmanlar" olarak sunulduğu yorumunu yaptı.

'SÜPER POPÜLİSTLER LİGİNE ÇIKTI'

Geçen yıl yeniden seçildikten sonra Erdoğan'ın Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ve Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales gibi isimlerle birlikte "süper popülist" liderler ligine atladığı yorumu yapılan makalede, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında on binlerce kişinin kamu görevinden uzaklaştırıldığına ve Türkiye'nin en çok gazetecinin hapiste olduğu ülkeye dönüştüğüne dikkat çekildi. Makale, geçen sene yapılan anayasa değişikliğiyle Erdoğan'ın 2029'a kadar ülkenin başında kalma şansına sahip olduğuna vurgu yapıldı.

'SİYAH TÜRKLER'İN GÖZÜNDE HÂLÂ POPÜLER'

"Onu eleştirenler Erdoğan'ın sağcı popülist milliyetçiliğinin Türkiye'yi mahvettiğinden şikayetçi olabilir ama birçok 'siyah Türk'ün gözünde o hâlâ ülkenin en önde gelen savunucusu olmaya devam ediyor" denen makale, Erdoğan'ın Rize'deki mitingini izleyen çiftçi Dilek Karaca'nın şu sözleriyle sona erdi:

"Kalbimiz onunla. En önemli şey Türkiye'yi korumak için güçlü kalması."

Kaynak: Artı Gerçek