Cezaevinden çıkan HDP’li Nursel Aydoğan, “Cezaevine atanlar asla başarıya ulaşamazlar, ulaşamadılar da. Özgürlüğe kavuşmak güzel bir şey” dedi. Aydoğan’dan sonra çıkan Meral Danış Beştaş da seçilmişlerin yerinin cezaevi olmadığını söyledi. 

dihaber'de yer alan habere göre, Silivri Cezaevi’nde 6 aydır tutuklu olan HDP Milletvekili Nursel Aydoğan, bugün görülen duruşmasında tahliye edilmesinin ardından tutuklu bulunduğu Silivri 9 Nolu Cezaevi’nden tahliye edildi. 

Burada kısa bir açıklama yapan Aydoğan, “Tabi ki bütün mücadelemiz insan hakları ve özgürlükleri için. Bu bağlamda özgür kalmak güzel bir şey ama cezaevinden çıkarken hiçbir zaman mutlu olmak mümkün değil. Çünkü siz dışarıya çıkarken geride birlikte mücadele yürütmüş olduğunuz arkadaşlarınızı bırakıyorsunuz.

Bugün ben ve Meral tahliye olduk. Tabi ki geride Selma’yı (Irmak), Sebahat’i (Tuncel), Nihat’ı (Akdoğan), Ayhan Bilgen’i bıraktık. Onları orada bırakmanın üzüntüsünü yaşıyorum bütün halk gibi. Bizim gibi demokrasi, özgürlük mücadelesi yürütenler, insan hakları mücadelesi yürütenler açısından cezaevleri daima bir arka bahçedir. Biz haklı bir mücadele yürütmemize rağmen bu arka bahçeye bir gün geleceğimizi biliyorduk. Bile bile bu mücadeleyi sürdürdük. Tabi ki geliş biçimimiz. Bir siyasi operasyon sonucunda oldu. Bunu kabul etmek mümkün değil"

‘DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERDİK’

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş da tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden çıktı. Beştaş’ı HDP Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ile saatler önce serbest bırakılan HDP Milletvekili Nursel Aydoğan, ailesi ve çok sayıda HDP’li karşıladı. 

Cezaevi çıkışında konuşan Beştaş,"Evet, biz dışardayız ama yüreğimiz içerde. Şu anda benim oda arkadaşım Selma Irmak, Hakkari Milletvekilimiz Nihat Akdoğan ile bugün duruşması görülen Sebahat Tuncel içerde. Sebahat, eş genel başkanlarımız, milletvekili arkadaşlarımız, belediye eşbaşkanlarımız cezaevinde. Milletvekillerinin yeri cezaevi değil, belediye eşbaşkanlarının yeri cezaevi değil. Demokratik siyaset yapan hakkı ve özgürlüğü savunan hiç kimsenin yeri değil. Ve biz neden cezaevine atıldığımızı gayet iyi biliyoruz. Mesajlarını aldık… Ama biz cezaevine girerken bu ülkede demokrasi mücadelesi verdik, hak ve özgürlük mücadelesi verdik, hukukun üstünlüğü mücadelesi verdik. 

Bugün aynı noktadayız ama onlar bunların hepsinde geri adım attılar. Türkiye bir referandum geçirdi ama bu referandumdan gerekli dersler çıkarıldı mı ileri ki günlerde göreceğiz. Maalesef referandum sürecinde içerdeydik. İçerde oy kullandık. Ama cezaevinin yüzde 65’i ‘Hayır’ oyu kullandı.

Buda önemli bir mesela aslında. Türkiye’nin bundan sonra normalleşmeye ihtiyacı var. Barış mücadelesinin çok daha fazla hissedildiği dönemlerdeyiz. Demokratik çözümü yine kendini dayattığı bir dönemdeyiz. Ne içerde ne dışarda savaşla, şiddetle bu işin çözülmeyeceği, demokratik siyasetle çözüleceği.

Hem Kürt meselesinin, Türkiye demokratikleşmesinin meselesinin çözüme olan inancımızı hala koruyoruz. Başta eş genel başkanlarımız Yüksekdağ ve Demirtaş başta olmak üzere diğer bütün belediye eşbaşkanlarımızın, milletvekili arkadaşlarımızın, siyasetçi arkadaşlarımızın serbest bırakılması gerekiyor. Bizim aramızda bir fark yok. Biz çıktık ama onlar içerde. Ve hepsinin derhal özgür bırakılması gerekiyor. Artık adliye koridorlarına ve cezaevlerine sıkışan, sıkıştırılan bir durumda olmak istemiyoruz. Çünkü biz nerde olursak olalım bu halk gecenin bu saatlerinde bu mücadeleyi yerde bırakmaz devam ettirir” dedi.