Suruç Katliamı’nda arkadaşı Gökçe Çetin’in elini tuttuğu fotoğraf karesi ile hafızalarda yerini almıştı Çağla Seven. saldırının ardından 32 ameliyat geçirdi ve 2 yıldır gitmediği Suruç’a giderek fotoğraf çektirdi. Çağla Seven, “Herkesi böyle bir katliam sonrası bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz” dedi.

Suruç katliamının üzerinden 2 yıl geçti. 33 kişinin yaşamını yitirdiği katliamda yaralanan Çağla Seven ile Gökçe Çetin’in el ele tutuştuğu fotoğraf, aradan geçen 2 yıla rağmen hafızalardaki canlılığını koruyor.

Katliamdan yaralı olarak kurtulan ve o günden bu yana 32 ameliyat geçiren Çağla Seven katliamın ikinci yılında mücadelesini Dihaber'den Yasin Kobulan anlattı. 

'KOBANİ'YE MUTLAKA GİDECEKTİM'

Kobani için nöbet tutulan dönemlerde de Suruç'a gittiğini belirten Seven, Suruç’a daha önceki gidişi ile 20 Temmuz’daki gidişi arasında farkı şöyle anlattı: 
“Daha önceki gidişim SES ve Tabip Odası aracılığı ile olmuştu.

Bireysel olarak gitmiştim ve daha az bir ekiptik. Orada belli bir süre kaldıktan sonra Kobanê'ye gitmeden geri dönecektik. Yalnız son gidişimizde Kobanê'ye geçecektik. Kobanê'de karşılaşacağımız şeyin ne olduğunu bilememe hali, hangi işin neresinden tutabileceğiz gibi temel farklılıklar vardı. Geçebilecek miyiz, o bile sorundu. Geçecekler içerisinde tek sağlıkçı ben olduğum için mutlaka olacaktım. 10 kişi de geçse, 20 kişi de geçse ben olacaktım o grupta” dedi. 

‘BOMBACIYI ARAMAYAN POLİSLER BİZİ ARIYORDU’

Suruç’a doğru yola çıkmadan önce de belli tedirginlikleri olduğunu kaydeden Seven, "Suruç'a gittiğimizde sokakta dahi gezemiyorduk. Polisler bizi sürekli durdurup kimliklerimizi GBT'de sorguluyordu. 
Bir önceki gidişimde Amara'nın üst katını eczane olarak kullanmamız, orada elimizi yüzümüzü yıkayıp çay içmemiz orayı evimiz gibi bellememizi sağlamıştı.

Bu nedenle Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde kalmak bize güven veriyordu. Bu yüzden orada ve bahçesinde güvende hissediyorduk. Sokakta olduğumuz zaman bombacıyı aramayan polisler bizi arıyordu. Onun için Amara’nın bahçesinde böyle bir şey beklemiyorduk” diye konuştu.

‘TEK YAPABİLECEĞİM ŞEY ELİNİ TUTMAKTI’

5 Haziran 2015’te HDP’nin Diyarbakır mitinginde yaşanan patlamada Lisa Çalan’ın bacaklarını yitirmesinin kendisini çok etkilediğini belirten Seven olay gününü şu sözlerle anlattı: “Suruç’a giderken bir genç kadının böyle bir saldırıda 2 bacağını kaybediyor olması beni çok yaralamıştı. Bize yönelik saldırı olduğunda yere düştüm. Tek hatırladığım bacaklarımın koptuğunu sanmam oldu. Bedenime yüzün üzerinde bilye girmişti ama sıcağı sıcağına pek bir şey hissedemiyordum.

Sadece bacaklarımın kopmuş olabileceğini düşündüm. Bacaklarıma baktım kopmamıştı; ama muhtemelen her yeri kırık olduğu için hareket ettiremiyordum. Ayağa kalkamayacağımı anladığım için elimi kaldırdım. O sırada Gökçe’nin çığlıklarını duydum. Belki de onun çığlıkları ile kendime geldim. Gökçe'yi sakinleştirmek için elini tuttum o sırada.

Tek yapabileceğim şey elini tutabilmekti ve onu yaptım. Elimi kaldırdığımda fotoğraf çeken bir kişi geliyordu, ama ben onu fotoğrafçı olarak değerlendirmediğim için bize yardıma geliyor diye düşündüm. Bize yardıma gelmediğini anladığımda elim yere düştü. Ardından iki saat önce çay içmeye gittiğim hastaneye bir sürü ölü ve yaralı arasında açtım gözümü Ben de en ağır yaralananlardandım ama ilk müdahaleyi yapanlar sağlıkçılar değil bize yardım etmek isteyen arkadaşlarımız ve vatandaşlar olunca triaj da yerinde doğru ve hızlı tıbbi müdahaleden de mahrum bırakılmış olduk."

‘BACAKLARIMA BAKAMIYORUM’

Katliamın ardından yaşadığı travmaya bağlı olarak bacaklarına bakamadığını aktaran Seven, etek giymeyi çok istediğini; ancak artık giyemediğini ifade etti. Seven, “Daha bacaklarıma bakamıyorum. Duşta bile gözümü kapatıyorum” dedi.

‘SURUÇ İLE BİR DÖNEMİ KAPATTILAR'

Suruç Katliamını "Bir süreci bitirmek için organize edilmiş katliam" olarak tanımlayan Seven, “Belki aklımıza gelmeyecek bir süreç başladı Türkiye’de. Bombalar her tarafta patlar oldu. Suruç’tan bahsetmeye utanır bile olduk zamanla. Cizre Katliamı başta olmak üzere çok sayıda katliam oldu. Biz yaralı yatağından kalktıktan sonra bambaşka bir Türkiye ile karşılaştık. ‘Neden bu katliam oldu? Neden bu kadar insan öldürüldü? sorularına o gün anlam veremiyor olabilirdik. Ancak daha sonra özelikle hedef alındığımızı anladık. Bir dönem bu bahane edilerek kapandı. Çok daha kötü bir dönem Türkiye halkları için başlatıldı" dedi. 

32 AMELİYAT OLDU

Geçen ay 32’nci ameliyatı olduğunu ve ameliyatlarının halen devam ettiğini aktaran Seven, “Bacağım kesilmedi; ama büyük bir kas kaybı var. Alt bacak kısmında kaslarımın büyük çoğunluğunu kaybettim. Dizlerim belli oranda bükülmüyor. Bağırsaklarımın bir kısmını kaybetmiş olsam da karın yaralanmam büyük oranda halledildi” diye konuştu.

‘BİRÇOK ŞEY ANLAMINI KAYBETTİ’

Katliam sonrası görevine tekrardan başladığını ve 24 saatlik hastane nöbetlerine ise yeni başladığını söyleyen Seven, "Eskiden çok farklı bir insandım ama şimdi daha farklı oldum. 20 Temmuz öncesi Çağla'nın bıraktıklarından alabildiklerimi aldım ama alamadığım çok şey var” dedi. Tıp Fakültesi ve keman eğitiminin hayatı için çok önemli olduğunu ifade eden Seven, “20 Temmuz’dan sonra benim için hiçbir şey vazgeçilmez olmadı. Birçok şey anlamını kaybettiği gibi bunlar da anlamlarından bir miktar kaybettiler. Bu ikilinin yaşamımda olmasından her şeye rağmen memnunum" dedi. 

İKİ YIL SONRA SURUÇ’A GİTTİ

Suruç'a yakından takip ettiği davaya katılmak için ancak iki yıl sonra gidebildiğini ifade eden Seven, Hilvan’a duruşmaya gidişlerini ise, “Sanık bulunduğu cezaevinin SEGBİS’ine gelmeyi imtina edebiliyor. Bu konforu ona sağlayan bir yargı süreci var, bir siyasal süreç var. Ama aynı siyasal süreç bizi cezaevi içindeki bir mahkeme salonuna layık görüyor.

Bu bizim için ayri bir yaralayıcı etmen. Devlet cezaevine giderken bizi arıyor, silahlarını bize doğrultuyor, ama sanığa çok farklı yaklaşabiliyor" şeklinde konuştu. Yargının da doğru dürüst işlemediğinin altını çizen Seven, “Suruç katliamı, cezaevine kapatılmaya, ölenler ise Amara Kültür Merkezi bahçesine gömülmek isteniyor" şeklinde konuştu. 

DESTEK ÇAĞRISI

Suruç’un hesabını sormaya devam edeceklerini vurgulayan Seven, “Herkesi böyle bir katliam sonrası sessizliğe değil, bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz. Çünkü kendi canlarının güvenliği de buradan geçiyor” dedi. Toplumun Suruç’u unutmak istediğini ifade eden Seven, “Hızla yalnızlığa giden, ötekileştirilen bir süreç yaşanıyor” dedi.