Suruç'ta 33 kişinin katledildiği DAİŞ'in bombalı saldırısı dava duruşmasında, İmam Abdullah Ömer Aslan’ın salıverildiğini ve sanık sandalyesinin boş olduğu belirtildi. Mahkeme heyetinin istediği 5 saatlik görüntüsünün 5 yıldır gelmemesine tepki gösterilen duruşmada, avukatların talepleri reddedildi. 

 Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde 20 Temmuz 2015’de Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) çağrısıyla bir araya gelen 33 kişinin katledilmesiyle ilgili açılan davanın 13’üncü duruşması, Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Urfa T Tipi Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmaya, HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü, Urfa, Antep, Diyarbakır barolarına bağlı avukatlar, yaşamını yitirenlerin aileleri, Suruç gazilerinin yanı sıra Suruç Aileleri İnisiyatifi üyeleri katıldı.
 
Sanık Yakup Şahin, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada, herhangi bir beyanda bulunmadı. 
 
'DEDE DAVADA İLERLEME OLMUYOR'
 
Duruşma patlamada yakınlarını kaybedenlerin söz almasıyla devam etti. Kızı Nazegül Boyrazı'ı kaybeden Bayram Boyraz, İstanbul'dan 17 saatlik yoldan geldiğini, her gelişlerinde sorun yaşadıklarını ifade etti. Sanıkların neden getirilmediğini soran Boyraz, "Benim 7 yaşındaki torunum, 'Dede bu davada ilerleme olmuyor' diyor. 'Yargı baskı altında' dedi. Ben karşı tarafın avukatına sormak istiyorum, hangi vicdan bir katilin avukatı olabilir. Bu katliamı aydınlatın. Her kim varsa arkasında çıkarılsın" dedi.
 
İMAM TUTUKLANSIN
 
Mehmet Şerif Akkalı, İlhami Balı'nın eşi Hülya Balı'nın dinlenmesini istedi. İmam Abdullah Ömer Aslan'ın çelişkili ifadelerine dikkat çeken Akkalı, "Bu kişinin tutuklanıp sorgulanması gerekiyor. Bu şahsın çantasında DAİŞ'in bayrağı çıktı. Güvenlik güçleri bu adamı nasıl serbest bıraktı? Kimse bu adamı emniyette görmedi mi? Yine Şengül Çelebi'nin dinlenmesini talep ediyoruz. Sonuna kadar bu davayı takip edeceğim" ifadelerini kullandı. 
 
‘ARKA KAPIDAN SALIVERDİLER’
 
Kürtçe konuşan Şemsa Yurtgil, "İçim dolu, ben bunu ancak Kürtçe dile getirebilirim. Bu katliam neden çözülmüyor? Kim var bunun arkasında? Abdullah Ömer Aslan'ı yakalayıp, sakalını kesip, arka kapıdan salıverdiler. Yani takdir edilip bırakıldı. Ben bu davayı var olduğum sürece takip edeceğim. Benim çocuğum katledildi. Biz buraya geldiğimizde sanki biz suçluymuşuz gibi davranılıyor. Patlama yerinde oğlumun telefonunu aradık çalışabilir durumdaydı. Ama bize çocuğumun telefonu verilmedi. Ben oğlumun telefonunu istiyorum. Bu soruşturmayı yürütenlerin vicdanı rahat mı?" diye sordu.
 
SANIK SANDALYESİ BOŞ
 
Katliamda yaralı kurtulan Aydeniz Aslan, katliamın üzerinden 5 yıl geçtiğini, davanın geleceği olmayan bir dava olduğunu, 33 insanın katledildiğini, ancak mahkemenin sanık sandalyesinin boş olduğunu dile getirdi. Davada hiçbir ilerleme olmadığını söyleyen Aslan, "Abdullah Ömer Aslan elini kolunu sallayarak çıktı gitti. Bu bırakılma ile ilgili bir gerekçe bile söylenmedi. Biz patlama gününe dair emniyettin telsiz kayıtlarının ortaya çıkartılmasını istiyoruz. Bu katliamın tanığı olarak diyorum ki bu katliam örgütlü ve organize bir şekilde yapıldı. Yine HTS kayıtları, kamera görüntülerinin ortaya çıkmaması tesadüfi değildir. Toplumda travma etkisi yaratan bu katliam için topluma hesap verilmelidir. Mahkeme heyetinin cesur kararlar alması gerekiyor. Yine bu mahkemenin cezaevi kampüsünde yapılması vicdanı zedeler niteliktedir" diye belirtti.
 
5 YIL GEÇTİ 5 SAATLİK GÖRÜNTÜ GELMEDİ
 
Çağdaş Aydın'ın babası Fethi Aydın, şunları söyledi: "Ben İstanbul'dan bin 300 kilometre yol geldim ve 13 duruşmadır geliyorum. Uzun yolda aç susuz geliyoruz. 5 yıl geçti. 5 saatlik görüntü ortaya çıkartılmadı, kayıp. Bu görüntüleri ortaya çıkaracak kimse yok mu? Biz çocuklarımızın ideallerini gerçekleştireceğiz ve bu davayı sonuna kadar takip edeceğim. Benim yargıya olan inancım azalıyor."
 
‘YAKALAMA KARARI VAR MI?’
 
Savunma avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, 13 duruşmadır taleplerini tekrarladıklarını, kısmi olarak heyet değişikliği olduğunu, zamanın geçmesiyle dosyada bir kopukluk olduğunu belirtti. Abdullah Ömer Aslan hakkında herhangi bir tedbir kararı olup olmadığını soran Özbingöl, "Suç duyurusunda bulunuldu, yakalama kararı var mı? Bu durumu yetersiz görüyorum. Soruşturma etkin yapılmadı. Ama etkin bir kovuşturma yapılabilir. Abdullah Ömer Aslan hakkında ek bir iddianamenin hazırlanıp bu dosya ile birleştirilmesi gerekiyor. DAİŞ ile bağlantısı olduğu ortaya çıkmıştır telefon kayıtlarında. Bu kişilerin adreslerinin tespit edilip, kaçmamaları için önlemlerin alınması gerekiyor. Abdullah Ömer Aslan'ın Aile Ceza Mahkemesi’nde boşanma davası açtığını öğrendik. Bu durum adamın kaçma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Suriye'ye yapılan müdahaleler ile çok sayıda DAİŞ üyeleri yakalandı. Aranan kişilerin bunlar içinde olup olmadığını öğrenmek istiyoruz. Dışişleri Bakanlığı tarafından bu kişilerin tespit edilip, zamana yayılmadan buraya getirilmesi gerekiyor" diye konuştu.
 
DAVA HUKUKSUZLUKLARLA DOLU
 
Avukatlardan Sezin Uçar, katliamın hukuksuzluklarla dolu bir celsesini daha geride bırakacaklarını, çok fazla talepte bulunduklarını, fail, kurum, tanıklar hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, ancak kabul edilmediğini söyledi. Sınırlı bir iddianameyle davanın devam ettiğini kaydeden Uçar, şöyle devam etti: "Suruç katliamı bu ülkenin yaşanmış en büyük katliamlarından. DAİŞ bu ülkede birçok katliam yaptı. Bu katliamların hepsi ayrı ayrı ele alınıyor. Olması gereken bu dosyaların bir bütün olarak ele alınmasıdır. Abdullah Ömer Aslan'ın fail olduğunu defalarca kez söyledik. Yine tanık olarak dinlenmesi hep reddedildi. Bu kişinin çelişkili ifadeler verdiğini hep söyledik. Sonuç itibari ile suç duyurusunda bulunuldu ama yine de bir ilerleme yok. Davutoğlu'nun açıklamalarını herkes biliyor. 7 Haziran ile 1 Kasım sürecine yönelik resmen itiraflarda bulundu. Ama bunu gören yargı hiçbir adım atmadı. Davutoğlu'nun dinlenmesi kime ne kaybettirecek. Yine bu katliamda ihmali bulunan herkes hakkında suç duyurusunda bulunduk. Yine DAİŞ'e üye olan kişiler bu devletin üst kademelerindeki kişiler ile görüşmeler gerçekleştirmiş bu durum neden görülmüyor? Yine MİT'in mahkeme ile elde ettiği bilgileri paylaşmama durumu var, mahkeme heyeti olarak neden talep etmiyorsunuz?” şeklinde konuştu.
 
TEM ŞUBE AMİRİ NEDEN DİNLENMİYOR?
 
Dönemin TEM Şube Amiri Ahmet Oğuz Davarcı'nın dinlenmesini talebini hatırlatan Uçar, “Çünkü kendisi sosyalist gençlere yönelik canlı bomba saldırısının gerçekleşebileceğinin istihbaratını aldıklarını söyledi. Bu adam neden dinlenilmiyor? Kamera görüntülerine yönelik büyük bir sorumsuzluk var. Görüntüler ortaya çıkarılmıyor ve kayıp" dedi.
 
‘DAVUTOĞLU NEDEN DİNLENMESİN?’
 
Urfa Baro Başkanı Abdullah Öncel, yaptığı savunmada, katliamın toplumun vicdanını yaraladığını, 80 milyon Türk vatandaşının bu dosyaya müdahil edilmesi gerektiğini dile getirdi. "Biz bu barbarlara Türkiye'de siyasetçiler tarafında göz yumulduğunu gördük" diyen Öncel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdiye kadar etkin bir soruşturma yapılmamış olabilir ama hala geç değil. Biz dosyanın tek tutuklusu Yakup Şahin'in mahkemeye getirilmesini istiyoruz. Getirilmiyorsa bize gerekçesini söylesinler. Bugün MİT uluslararası operasyonlar yapıyor. Yani bu devletin gücü var. Bu devletin gücü Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali'yi getirmeye yetmiyor mu? Yine Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları var. Diyarbakır, Ankara Suruç katliamları yaşandığında Davutoğlu bu ülkenin başbakanıydı, neden dinlenmesin? Mahkeme heyeti olarak bu ailelerin çocuklarını geri getiremezsiniz ama adaleti sağlayabilirsiniz. Bu devlet Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali'yi getirip yüz yüze bu davayı sürdürebilir. Yine Yakup Şahin'i bu mahkemeye getirin" talebinde bulundu.
 
TALEPLER REDDEDİLDİ
 
Mahkeme, savunmalar ardından karar için duruşmaya ara verdi. Verilen bir saat aranın ardından mahkeme heyeti, avukatların sanık Yakup Şahin'in duruşma salonunda hazır edilmesi, İmam Abdullah Ömer Aslan'ın tutuklanması taleplerini reddederek, patlamanın yaşandığı günün tüm görüntülerinin analiz edilip, canlı bomba Abdurrahman Alagöz ile İmam Abdullah Ömer Aslan'ın bağlantısının olup olmadığının tespit edilmesine karar verdi. Duruşma, 20 Mayıs'a ertelendi.