Hayata Destek Derneği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriyelilere vatandaşlık verilebileceği yönündeki açıklaması üzerine medyada Suriyeli sığınmacılara yönelik ırkçı ve ayrımcı tartışmalara tepki gösterdi.

Herkesi toplumsal gerilime yol açan söylemleri terk etmeye çağıran dernek konunun muhatabı yetkililerin de toplumsal kutuplaşmanın önüne geçecek politika ve söylemleri hızla hayata geçirmesini istedi.

Beş yıldır süren savaşta Birleşmiş Milletler’in verilerine göre 250 bin, sahadaki gözlemci örgütlerin verilerine göre 400 bin kişinin savaşta hayatını kaybettiğini, Suriye nüfusunun yaklaşık yarısı olan 12 milyon insanın yerinden edildiğini, 5 milyon insanın çevre ülkelere göç etmek zorunda bırakıldığını belirten Hayata Destek Derneği, göç edenlerden 3 milyonunun geldiği Türkiye’nin bu mülteci krizine hazırlıksız olduğunu vurguladı:

“TÜRKİYE HAZIRLIKSIZDI”

“Savaş mağduru 3 milyon Suriyeliyi ‘misafir’ ederken onlara ‘geçici koruma’ adı altında özel bir statü tanımlandı. Genç, yaşlı, çocuk, yetişkin ülkelerini geride bırakarak savaştan kaçan Suriyelilere böylece Türkiye’de ikamet ettikleri ‘geçici sürede’ insani yardım amaçlı, sosyal hizmetlere erişim hakkı tanındı. Türkiye'nin Cenevre Konvansiyonu'na coğrafi çekince koyarak sadece Avrupa’dan gelenlere ‘mülteci’ hakkı vermeyi kabul etmesi nedeniyle, Suriyeliler bu süreçte Türkiye’de ‘mülteci’ statüsüne başvuru dahi yapamadı.

“Suriye’de savaş halinin şiddetlenerek devam etmesi ise bu geçici misafirliğin gittikçe uzamasına yol açtı. Hayatta kalma mücadelesi bu defa yabancı bir ülkede, kayıtdışı sektörlerde güvencesiz çalışma, ucuz iş gücü olarak görülme, çocuk işçiliği, istismar, dışlanma gibi yeni ve zorlu anlamlar kazandı.”

BİRİNCİL ÖNCELİK “MÜLTECİ STATÜSÜ”

Suriyelilerin yasal statüsünün netleştirilmesi için uluslararası hukuk ve insan hakları temelinde acilen somut adımlar atılması gerektiğini belirten Hayata Destek Derneği birinci önceliğin Suriyelilere “mülteci statüsü” tanınması olduğunu vurguladı.

SURİYELİLER “PRİMA FACİE” OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİ

Geçici koruma başlığı altında; ikamet izninden mahrum kalan, çalışma iznine kısıtlamalar dahilinde erişebilen, sosyal hizmetlerden pratikte verimli şekilde yararlanamayan Suriyelilerin, Türkiye tarafından prima facie (varışta mülteci) olarak değerlendirilmesini ve uluslararası hukuk uyarınca mülteci korumasından yararlanmasını talep etti.

Dernek, mülteci haklarına erişen Suriyelilerin vatandaşlık elde etme koşullarının ise muğlaklıklardan arındırılmış, mevcut yasal çerçeveye uygun ve kamuoyunun bilgisi dahilinde belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kaynak: Bianet