OHAL, kayyum atamaları ve şiddet ortamının tırmandığı bir dönemde bayramı karşılayan Sur halkı belediyelerine atanan kayyuma tepki gösteriyor.

Kayyumu kabul etmediklerini dile getiren yurttaşlar, “Kayyum bölgede barış havasını değil, devam eden yası, acıyı daha da artırır. Çözüm süreci kaldığı yerden devam etmeli. Barış ortamı yeniden sağlanmalı” diyor.

Hasan Topbaş - Fırat Akbaş'ın Evrensel'de yer alan haberine göre, Bir yurttaş, “Bugün bayram değil. 12 Eylül darbesidir. ’90’ları aşan bir dönemin ardından daha da gerilere gittik. 12 Eylül’ü yeniden yaşıyoruz” yorumunda bulunuyor.

Şiddet ortamının her geçen gün daha da arttığı bir dönemde Başbakan Yıldırım’ın ‘çözüm mözüm yok’ sözleri ve sonrasında adımları atılan DBP’li belediyelere kayyım atanması hızla hayata geçirilmeye başlandı.

Kayyumla birlikte belediyeler polis ablukasına alınarak Türk bayraklarıyla donatıldı. Çevresi demir bariyerlerle kapatılan belediyelerden birisi de Sur Belediyesi. Kayyum atanmasıyla birlikte önceki gün belediye önüne gelen yurttaşlara polis saldırmış, çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı. Sur bir süredir zaten polis ablukası altında. Her yerde insanları zırhlı araçlar ve ağır silahlı polisler ile mini karakollar karşılıyor. Bu manzaraya Sur belediyesi civarına çekilen demir bariyerler ve önünde bulunan zırhlı araç ve polis yığınağı da eklendi. Hükümet cenahından kayyumun halk tarafından da istendiği kimi zaman dillendiriliyor. Tüm bu manzarayı ve yaşananları Sur halkı anlatıyor. 

‘BAYRAMDA BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ’

Sur sokaklarında dolaşırken Yılmaz Yetiş, ailesiyle Sur’da yaşayan bir akrabalarını ziyarete gittiklerini söylüyor.

Yetiş, “Aslında bayram ziyareti vesile oldu. Uzun zamandır buralarda zor zamanlar geçiriyoruz. İnsanlar ölüyor, baskılar var. Bayram diye gidiyorsun, başsağlığı, geçmiş olsun gibi ziyaretler oluyor aslında. Biz farklı bir devlet istemiyoruz biz kendi dilimizi özgürce konuşabileceğimiz bir ülke istiyoruz. Çözüm iki taraflı olacak. Çözüm, tek taraflı olacak bir şey değil” diye ifade ediyor.

‘SÖZ MİLLETİN DİYORSUN AMA...’

Çözümün gelmesi gerektiğini söyleyen Yetiş, kayyum atanmasını da eleştirerek çözüm çağrısında bulundu.

Yetiş, “Hiçbir baskı altında kalmadan oylarımızı verdik, hiç kimsenin tehdidi altında değildik. Bu gün irademize ipotek konulmuş. Bunun sıkıntısını yaşıyoruz, hâlâ baskı altındayız. Kayyumla bu sorun çözülmez, kayyum daha kötüye götürür, bu insanları sokağa döker, felaketin ötesi olur. Çıkıp ‘Söz benim milletimindir’ diyorlar ama sen buradaki milleti bir şeye saymıyorsun. Bu şehirlere baskı uygulayarak bir yere varamazsın, olayın boyutu büyür, her iki taraftaki yaralar da derin olur. Ne bir asker için ne bir çocuk ne bir yaşlı için artık ağlamak istemiyoruz. Kayyım bir darbedir. Darbelere karşı çıkmak yeniden darbe yapmak olmamalıdır. Biz bunu kabul etmiyoruz” diye konuştu.

‘ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİN ÇABA HARCANSA...

Mehmet Oturmak da, “Nasıl ki 12 Eylül 1980 sabahını bayram diye anamıyorsak 2016’nın 12 Eylül’ünde de bayram olsa bile bayram sayamıyoruz. Dün, ‘hukuk, adalet talep ediyoruz’ diyen insanlara, kayyum atanan belediye binası önünde gazla, copla vurdular. Bugün böyle bayrama girdik. Biz bu kayyuma kesinlikle karşıyız. Biz kendi irademizle bu belediyeleri inşa ettik. Bizim seçtiğimiz insanları oralardan indirdiler. Bu açık bir darbedir. Bunun kabul edilebilecek bir tarafı yok. Biz halk olarak ne olursa olsun, kendi irademize sahip çıkacağız. Devlet bu halkın sesini dinlesin, daha fazla görmezden gelmesin. Bu uygulamalardan vazgeçilsin. Birkaç yıl önce olduğu gibi hepimiz daha güzel günlere dönmeyi istemeliyiz. Bugün bayram değil. 12 Eylül darbesidir. ’90’ları aşan bir dönemin ardından daha da gerilere gittik. 12 Eylül’ü yeniden yaşıyoruz. Daha ileriye gitmeliyiz. İleri adım da barıştır. Barışı yeniden kurmak için geriye bakamayız. Geriye baktıkça, kan, gözyaşı ve katliamdan başka bir şey göremeyiz” diyor.

‘BİZİ YOK SAYIYORLAR’

Kürt sorununun çözümsüzlüğünün sadece bölge halkını etkilemediğini herkesin sorunu olduğunu belirten Atilla Yetiş, “Kayyumla hükümet tam anlamıyla, ‘Kürt halkını istemiyoruz. Biz sizi asimile edeceğiz. Sizi yok sayacağız. Bizim dediğimiz olacak’ mesajı veriyor. Bu kadar çaba çözüm sürecinin yeniden devam etmesi için harcansaydı eğer iki tarafın ve Türkiye halkının kazanımları daha çok olacaktı. Şimdi bir kazanım mı var? Sürekli insanlarımızı kaybediyoruz. Ben artık bunun son bulmasını istiyorum” diyor.

Hamdullah Ayata isimli genç de şunları kaydediyor:

“Kayyum bir işgaldir. 15 Temmuz’da herkes darbeye karşı çıktı ama ondan daha beteri şimdi yapılıyor. Onca ölümden, gözyaşından sonra bu yapılan hiçbir hukuka sığmaz. Biz her şey düzelecek diye beklerken daha kötüye götürülüyor. Ama buna kimse sessiz kalmaz. Burada insanlar bıkmış durumda. Ben artık yaşadığım şehirlerde eziyet görmek istemiyorum, batıya gittiğimde linç edilmek istemiyorum. Biz Türk, Kürt, Alevi, Laz, Ermeni hep birlikte yaşayalım derken, herkesin aynı şeyi demesi gerekiyor. Savaşın değil, barışın dilini asıl şimdi konuşmalıyız. Bayram buna vesile olsun diyorum ben.”

(Kaynak: Evrensel)