Diyarbakır’ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı sırasında özel harekat polislerini ilçede mahsur kalan kadın ve çocukların koridordan çıkarken kazaklarını çıkarttırıp, ellerini kaldırarak yürüttüğü görüntüler tepkilere neden oldu.

Görüntülerde tahliye edilirken polis veya askerlerce üzerindeki elbiseleri çıkarmaya zorlanan çocuklardan birinin 11 yaşındaki Ş.T. olduğu öğrenildi.

Sur’da annesi ve kardeşi ile birlikte mahsur kalan Ş.T., buradan çıktıktan sonra zorla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) yurduna götürüldü.

Annesi R.T. halen tutuklu bulunurken, söz konusu görüntüler ise büyük tepkinin ardından yükleyen kişi tarafından silindi.

‘ORADAN ÇIKSAYDIK EVİMİZİ YIKARLARDI’

Şimdi babası ile birlikte köylerinde yaşayan Ş.T., yasak nedeniyle 3 ayı aşkın süre mahsur kaldığı Sur’da neden kaldıklarını ve kaldıkları süre boyunca neler yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

 “Babam o dönem cezaevindeydi. Sur’da evimiz vardı. Okulum ordaydı. Evimizi öyle bıraksaydık, yıkılırdı. Ben, kız kardeşim ve annem orada kaldık. Annem orada kalmak zorundaydı. Çünkü oradan çıksaydık, evimizi yıkarlardı. Herkes evindeydi, bu olaylar olduktan sonra herkes çıktı, bir biz kaldık. Sonra bir bodruma girdik. Oradan sonra da artık çıkamadık. Çıkmak istedik, çıkacak yer yoktu. Bombalar patlıyordu, korktuk çıkmadık.”

‘DOĞUM GÜNÜMDE ÜZERİMİZE BOMBALAR YAĞDI’

 “Sur’da yanımda küçük kardeşim ve arkadaşım vardı. Biz sadece 2-3 gün oynayabildik. Ortalık sakindi, çok bombalar patlamıyordu. O gün kar yağmıştı. Biz o zaman da sadece kardan adam yaptık. Başka da dışarı çıkamadık. Oynayamadık… Sur’da aç kalmadık. Çok yemek yoktu. Sadece sabah ve akşam tek yemek yiyebiliyorduk. Hepsini günde 3 defa yeseydik, öbür günlere yemek kalmayacaktı. Banyo yapmamız için su yoktu. Çeşmeler akmıyordu, suyu da kuyudan getiriyorduk. Elektrik yoktu. Canımız içerde sıkılıyordu. Evde oynuyorduk, sonraki günlerde evde oyun da oynayamadık. Odadan kıpırdayamıyorduk. Orada unutamadığım şey, benim doğum günümdü. Doğum günümü kutlayacakken üstümüze bombalar yağıyordu. Ben doğum günümün kutlanmasını istedim. Bombalar patlıyordu nasıl kutlayabilirdik ki. O doğum günümü hiç unutamadım."

‘ÇIKTIĞIM İÇİN HEM ÜZÜLMÜŞTÜM HEM SEVİNMİŞTİM’

Ş.T., Sur’dan çıkarıldıkları 3 Mart 2016 gecesine ilişkin ise şunları anlattı:

“O gün sabah erkenden kaldığımız evden çıktık. Çıktığımızda bütün evler yıkılmıştı. Her yer yıkılmıştı, nerede olduğumuzu bulamıyorduk. Yanlış yere gittik. Kaybolduk. Çok korkmuştum. Gitmek istemedim. Oradan çıktığım için hem üzülmüştüm hem sevinmiştim. Bizi akşama kadar beklettiler. Bizi megafonla çağırdıktan sonra onlara doğru gittik. Yüzümüze ışık tuttular. Megafondan ‘Oradan bir kişi gelsin’ dediler. İlk önce ben gittim. Bana önce ‘Ayakkabını çıkar. Pantolonunu yukarı çek. Elindeki çantayı bir köşeye bırak’ dediler. Ben bıraktım sonra ayakkabımı da çıkarttım. Çıkmıyordu. Ben de dedim 'çıkmıyor.' Sonra da onu televizyona vermiştiler. Oradan da ‘Ellerini kaldır, yukarı doğru çek’ dediler. Çektim. Sonra bana ‘otur’ dedi. Oturdum ardından ‘kalk’ dedi. Kalktım. Sonra da ‘Elini kaldırarak gel’ dediler. Yavaş yavaş gittim. Beni aradıktan sonra arabaya bindik.”

‘BİZE BUNU NEDEN YAPTILAR Kİ?’

Tahliye olduktan maruz kaldığı uygulamalara tepki gösteren Ş.T., “O sırada bana yapılanları doğru bulmuyorum. Onu büyüklere yapabilirler ama biz küçüğüz. Bize bunu neden yaptılar ki?” dedi.

‘ARTIK ANNEMİ GÖREMEM DİYE ÇOK KORKMUŞTUM’

Arabaya bindikten sonra askerlerin kendisine sorular sorduğunu söyleyen Ş.T., şunları aktardı:

“Bana arabada ‘Orada ne yedinizi ne içtiniz, babanın, annenin ismi ne? Orada kaç kişi kaldınız, nerede kaldınız?’ gibi soruları sordular. Dediklerimizi kâğıda yazıyorlardı. O an çok korkmuştum. Belki beni başka bir yere gönderecekler. Artık annemi göremeyeceğim.

Sonra da öbür çocuklar da yanıma gelince artık korkmadım. Bize bir şey demediler, karışmadılar. Sadece erkekleri dövüyorlardı. Görmedim ancak seslerini duyuyordum. 3 çocuktuk orada bize ‘O tarafa bakmayın önünüze bakın’ diyorlardı.

Orada her şey yıkılmıştı sadece onların (asker) arabaları ve bir de onlar (askerler) vardı. Ben ve annem bazı çocuklarla birlikte arabaya binerek karakola gittik. Bizi karakolun altına götürdüler. Sonra da annemi başka bir yere götürdüler. Bizleri de çocuk şubeye götürdüler. Daha sonra bizi yurda (SHÇEK) götürdüler. Yurttan kaldıktan sonra polisler birkaç defa geldiler. Bana sorular sordular. ‘Orada ne yaptınız ne yediniz? Kimin yanındaydınız nerede kaldınız?’ gibi. Onları sordular daha sonra da gelmediler."

‘ANNEMİN VE KARDEŞİMİN CEZAEVİNDEN ÇIKMASINI İSTİYORUM’

Sur’dan tahliye olduktan sonra savcılık kararıyla 3 buçuk ay boyunca SHÇEK yurdunda kaldığını söyleyen Ş.T., “Dışarı çıkarken yurda gideceğimiz aklımızda yoktu. Hiç bilmiyordum. Kimse de bahsetmemişti. Çıkınca direk buraya (eve) geleceğimi düşünmüştüm. Dışarı çıkınca hayalim kardan adam yapmak ve oynamaktı” diye konuştu.

Ş.T., yaklaşık bir yıldır cezaevinde olan annesi ve kardeşinin serbest bırakılmasını istedi.

‘MAĞDUR EDİLMEMİZ YETMİYORMUŞ GİBİ KIZIMI TERÖRİST YAPTILAR’

Olayın yaşandığı tarihte tutuklu olan Ş.T.’nin babası M.T. ise çocuklarım maruz bırakıldığı istismar ve işkenceye dikkat çekti.

“Yaklaşık bir aydır bu görüntüleri sosyal medya üzerinden takip ediyorum. Bu görüntüleri çekip yayınlayanlar ve buna izin verenlerin yüreğinde merhamet, insanlık yok" diyen baba M., "Bu kadar mağdur edilmemiz yetmiyormuş gibi ufacık kızıma ‘terörist’ diyorlar. Daha çocuk olan kızım silahın ve patlayıcının ne olduğunu bilmiyor. Çocuktur bir şeyden anlamıyor. Teslim ol da ne demektir. 11 yaşındaki çocuk nasıl terörist olabilir ben anlayamıyorum… Ailemin hepsi 3 ay boyunca o bombardımanın altında kaldı. Ölümden döndü. Bir evimiz vardı o da yıkıldı gitti. Ailem mağdur edildi. Bunun yanında çocuklarım ve eşim Sur’dan çıkarken görüntülediler. Kamerayı aldıkları kızımla alay etmeleri kabul edilemez" dedi.

Baba M.T. son olarak, "Bunu yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Hakkımı sonuna kadar arayacağım” dedi.

(Kaynak: Dihaber)