Kahramanmaraş olayları raporu, İçişleri Bakanlığı tarafından TBMM’ye ulaştırıldı. Raporda, soyadını olaylardan sonra “Şendiller” olarak değiştiren Ökkeş Kenger’in, “Solcuların üzerine kalması için” ülkücülere dinamit attıkları ve 10 kişiyi yaraladıklarını itiraf eden el yazısıyla verdiği ifade de yer aldı.

Vatan’dan Deniz Güçer’in haberine göre,  İçişleri Bakanlığı tarafından TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen ve 111 kişinin hayatını kaybettiği, “Kahramanmaraş olayları” raporunda yer alan dikkat çekici ifadeler şöyle:

- 16 Aralık 1978 tarihinde özel olarak getirilen ve şehirde faaliyet gösteren Çiçek Sineması sahibine yapılan baskı sonucunda gündeme alınan sağ görüşü destekleyici, “Güneş ne zaman doğacak” filminin oynatılması, denetlenmesi, sinemanın korunması ve elde edilen gelirin kontrolü ile ilgili organizatörlüğün Ülkü Ocakları Derneği üyesi Ökkeş Kenger ve onun yönettiği kişiler tarafından yapıldığı, 19 Aralık 1978’de filmin gösterildiği sırada bir bombanın patlaması neticesinde 10 kişinin hafif şekilde yaralandığı, sinemadan çıkan bir grubun, başta CHP binası olmak üzere çevrede taş ve sopalarla tahribe başladığı...

“CAMİİ TUVALETİNDE ALDIM”

- Kahramanmaraş ÜGD üyesi ve çaycısı Ökkeş Kenger’in 14 Ocak 1979’da kendi el yazısı ile kaleme aldığı ifadesinde özetle; ‘Dernek 2. Başkanı Mustafa Kanlıdere’nin kendisine ve Mustafa Tecirli isimli şahsa, film oynatıldığı sürede tahrip gücü az bir dinamitin solcuların attığı süsü verilerek patlatmalarını söylediğini, böylece halkı kışkırtıp, tahrik ederek, isyan ettireceklerini söylediğini, Kanlıdere’nin kendisine sinemaya atılacak dinamitleri saat 15.00’da Şekerli Cami’nden gelip almasını söylediği, belirlenen saatte gidip tuvalette kağıt torba içerisinde beze sarılmış vaziyette dinamitleri aldığı... Çiçek Sineması’nın tuvaletinde dinamitleri Yunus İlhan’a verdiğini, film sırasında dinamitleri patlatmasını söylediğini, saat 20.45 sıralarında filme ara verildiğinde patlama olduğunu, kendisinin de Mustafa Tecirli ile birlikte balkonda bulunduğunu, patlamadan sonra solcular tarafından atıldığı süsü verdirmek için ‘Kanımız aksa da zafer İslamın, Kahrolsun Komünistler’ gibi sloganlar atıldığını, halkı tahrik etme görevinin Mustafa Ekinci’ye verildiğini, 50 cm uzunluğundaki sopaların sinemada bulunan grup tarafından alındığı, Cumartesi ve Pazar günleri ilde büyük olayların yaşandığını, birçok insanın hayatını kaybettiğini olayların bu insanların tahriki neticesinde çıktığını, olaylardan derneğin ve dernek başkanının haberi olduğunu ve bu insanların tertiplediği...

- Ökkeş Kenger’in ETKO (Esir Türkler Kurtuluş Ordusu) olaylarıyla ilgili olarak yakalanan İsmet Çalışır’ın ifadesinde ‘Teşkilata patlayıcı madde temin eden kişi’ olarak geçtiği, patlamadan önce Ankara ÜGD’de 294351 numaralı telefonla konuştuğu, Kenger’in patlamayı bekliyormuş gibi salondan çıkan şahısları toplayarak onlara öncülük ettiği... Kenger’in patlama dahil ilde süregelen olaylar için Ankara ÜGD Genel Merkezi’nden talimat almış olabileceği hususları belirtildi.

TOPYEKÜN İMHA

Raporda, Alevi mahallerine yapılan saldırılarla ilgili kan donduran polis ifadeleri de dikkat çekiyor:

- 23 Aralık 1978... Alevi vatandaşlarımızın oturmakta olduğu Yörükselim Mahallesi’ne saldırıların yoğunlaştığının ve bu mahalle sakinlerinin topyekün imha edileceklerinin görülmesi üzerine mahalle sakinlerini askeri birliklerce askeri bölgede güvenlik altına alındığı...

VALİ’NİN İLGİNÇ YAZISI

Siyasi ihtiras uğruna...

Raporda, dönemin Valisi Tahsin Soylu tarafından İçişleri Bakanlığı’na gönderilen ve olayları değerlendiren bir yazıda da gerekçeyle ilgili şu değerlendirmelere yer veriliyor:

“Maraş halkının takriben yüzde 10’u Alevi vatandaşlardan oluşmaktadır. Ülkemizde yıllardan beri gerek maddi gerekse siyasi ihtirasları uğruna Alevi vatandaşların Komünist, din düşmanı olduğunu yayan, bu yolda bütün yayın araçlarından yararlanarak Sunni halkı bu kesime düşman eden belli çevreler, ikinci MC hükümetinin bir önergeyle düşürülerek yerine günümüz hükümetinin kurulmasından bu yana bu bölücü ve demokrasi düşmanlığı olan kışkırtma ve tahriklerini had safhaya ulaştırmış bulunmaktadır. Hatta kaybettikleri makamlarını ve devlet olanaklarını demokratik yollardan geri almalarının olanaksız olduğunu gün geçtikçe daha belirgin bir şekilde gören ve yeni hükümetin bazı devletleştirme ve çok kazanandan çok vergi alma gibi tasarılardan tedirgin olan kapitalist iş sahiplerince de desteklenen AP ve MHP liderlerinin televizyon ekranlarından parlamentonun en büyük partisi olan CHP’yi komünistlikle suçlamak ve yandaşlarını hükümete ve destekleyen çevrelere karşı eylemlere çağıran demeçleri ilimiz halkını yaşadığımız bu dehşet verici katliama yönelten etkenlerin başında gelmektedir. Öte yandan yakalanan bazı yaşlı şahısların, ‘din elden gidiyor’, ‘vurun gavurlara’ diye bağırmaları, ‘Müslüman Türkiye, Şeriat devleti” gibi yazılar yazmaları olaylara irticai bir mahiyet de kazandırmaktadır.”