Kurtlar Vadisi Filistin'e Almanya'dan yasak!

Almanya’da "Kurtlar Vadisi Filistin" filminin gösterimi yasaklandı. Gerekçe olarak filmin Yahudi soykırımı kurbanlarını anma gününde vizyona girmesi gösterildi.

Der Spiegel dergisinin, filmin Almanya’daki distribütörü Pera Film’den yapılan açıklamaya dayandırdığı haberinde Almanya'da, 27 Ocak’ta, yani Uluslararası Holokost (Yahudi soykırımı) Kurbanlarını Anma Günü’nde vizyona girecek "Kurtlar Vadisi Filistin" filminin gösterimini yasakladığı bildirildi.

Sinema Endüstrisi Özdenetim Kurumu’nun filmin yayınına izin vermediğini belirten sözcü, açıklamasında, "Resmi yazı henüz elimize ulaşmadı ancak filmin Perşembe günü vizyona girmeyeceğini kesin olarak söyleyebilirim" dedi

Filmin yayınının Avusturya'da da durdurulma ihtimali olduğu, ancak sonucun henüz netleşmediği ifade edildi.

TÜRK KÖKENLİ MİLLETVEKİLİ DE TEPKİ GÖSTERDİ

Alman kamuoyu, filmin bu tarihte vizyona girmesine anti-Semitist öğeler barındırdığı gerekçesiyle tepki göstermişti.

Son olarak dün Almanya Anti-Semitizmle Mücadele Örgütleri Koordinasyon Konseyi filmin “Amerikan karşıtı, İsrail karşıtı ve anti-semitist duyguları körüklediği” yönünde bir açıklama yaptı.

Koalisyon ortağı Hür Demokratlar’ın Meclis Grubu Entegrasyon Sözcüsü Serkan Tören de filmi anti-semitist görüşler taşıdığı gerekçesiyle eleştirdi.

"Kurtlar Vadisi Filistin"in Almanya’daki dağıtımını üstlenen Köln merkezli Pera Film yetkilileri ise tarihin hassasiyeti hakkında bilgi sahibi olmadıklarını belirterek, filmin aslında Kasım ayında vizyona gireceğini ancak prodüksiyon sorunları dolayısıyla bu tarihe kadar geciktiğini ifade etmişti.

Geçtiğimiz yıl mayıs ayında yaşanan ve dokuz Türk’ün hayatını kaybettiği Mavi Marmara baskınından da bahsedilen film, Almanya'da 100 sinemada birden gösterime girecekti.

 

Türkiye'de ilk kez tören düzenlenecek

''27 Ocak Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü'' dolayısıyla Türkiye'de ilk kez Neve Şalom Sinagogu'nda resmi tören düzenlenecek.

İstanbul - Türkiye Hahambaşılığı ve Türk Musevi Cemaati'nden yapılan yazılı açıklamada, BM Genel Kurulu'nun 2005 yılında kabul ettiği bir kararla, her yıl 27 Ocak gününü ''Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü'' ilan ettiği ve birçok ülkede bu anlamda aynı gün anma törenlerinin düzenlendiği belirtildi.

Bu tarihin, en büyük Nazi ölüm kampı Auschwitz-Birkenau'dan kurtuluşun yıl dönümüne denk geldiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Bir toplumu tümden yok etmeyi amaçlamış olan Holokost'un telin edilmesi, gelecekte soykırımların önlenmesi amacıyla gerekli tedbirlerin alınması ve yeni kuşakların eğitilmesine yönelik gayretlerin teşvik edilmesi bir insanlık borcudur.

Yahudi düşmanlığı, İslamofobi ve her türlü ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve ayrımcılığın önlenmesine yönelik gösterilecek tüm çaba ve çalışmalar bütün dünya ülkelerinin görevidir.''

Açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 60. kurtuluş yıl dönümüne denk gelen 2005 yılında Auschwitz'de yapılan törene şahsen katıldığı, bundan sonraki senelerde de her 27 Ocak günü Dışişleri Bakanlığının bu anma gününün anlam ve önemini belirten birer açıklama yaptığı belirtildi.

Anma programı

Beyoğlu Şişhane'deki Neve Şalom Sinagogu'nda Türkiye Hahambaşılığı ve Türk Musevi Cemaatince düzenlenecek törene, Dışişleri Bakanlığının da yetkili düzeyinde katılacağı açıklandı.

27 Ocak tarihinde düzenlenecek tören öncesinde Primo Levi'nin ''Bunlar da mı insan?'' adlı sergisi açılacak ve ''Auschwitz'in Kurtarılışı 27 Ocak 1945'' adlı belgesel gösterime sunulacak.

Gecenin açılış konuşmasını ''Holokost Öğretisinin Gerekliliği''ni anlatacak olan Süzet Sidi yapacak.

Açılış konuşmasının ardından keman virtüözü Sevil Ulucan, J.S. Bach'ın ''Sol min. Solo Sonat No.1 Adagio'' eserini seslendirecek.

Mini konserden sonra Büyükelçi Ertan Tezgör ve İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu konuşma yapacak.

Türkiye Musevileri Hahambaşısı Rav İsak Haleva ile İstanbul Valisi Mutlu, Holokost kurbanları anısına mum yakacak. Mum yakma töreninin ardından Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman konuşma yapacak.

Anma töreni, keman virtüözü Sevil Ulucan'ın J. Achron'un ''Hebrew Melody'' adlı eserini seslendirmesiyle sona erecek.

 

Gül: Soykırımı kabul etmiyoruz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AKPM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Ermeni soykırımına ilişkin bir soru üzerine, "Tarihimizde soykırım yapıldığını kabul etmiyoruz" dedi ve ekledi: "Tarihle beraber yaşarsak, Avrupa'da kimse birbirinin yüzüne bakamaz."

STRASBOURG- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'na hitap etti ve parlamenterlerin sorularını yanıtladı.

ERMENİ SOYKIRIMI

Cumhurbaşkanı Gül, 1915 Ermeni soykırımına ilişkin bir soru üzerine, "soykırım" sözünü doğru bulmadığını söyledi ve şunları ifade etti:

"Tarihimizde soykırım yapıldığını kabul etmiyoruz. Eğer bunu kabul edenler ve iddia edenler varsa ki var, onlara çok açık bir çağrıda bulunuyoruz, 'gelin ortak bir komisyon kuralım. Soykırım yok diyen ve var diyen bilim adamları bir araya gelsin, sonuna kadar sivil, askeri arşivlerimizi açalım, bu komisyon çalışsın ve neyse kabul edelim. Hatta üçüncü bir taraf varsa, o tarafın bilim adamları da katılsın, çalışsınlar neticeyi açıklayalım' diyoruz."

100 yıl önce, 1. Dünya Savaşı sırasında yaşanan olaylardan dolayı üzgün olduklarını söyleyen Gül, Ermeni tehciri için "Osmanlı toprakları üzerinde Türk devleti dört cephede savaşırken, bazı vatandaşlarımızın tahrik edilmesiyle ayaklanmalar olunca bu vatandaşlarımızın yerleri değiştirildi o zamanki şartlarda. Çatışmalar, kaybolan insanlar oldu. Bunlar üzülünecek olaylardır" ifadesini kullandı.

Gül, Ermeni soykırımı olmadığı iddiasına "İstanbul'daki bütün Ermeni kiliselerinin açık" olmasını gösterdi, "Buna soykırım derseniz bu kabul edilemez" dedi.

'SOYKIRIMLARI, KATLİAMLARI UNUTUN'

Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: "Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar yeni nesillere düşmanlık ve nefret aşılamamak için uzun yıllar yeni nesillere gelecekle ilgili teşvikler yaptılar. Halbuki o savaşlarda bütün Balkanlar'dan milyonlarca Türk Türkiye'ye dönerken 3 milyona yakın Türk öldü. Şimdi bu acıları yeni nesillere aşılayıp komşularla düşmanlık içine sokmamak için uzun yıllar bunlar anlatılmadı, hep öne bakıldı.

Tarihle beraber yaşarsak, Avrupa'da kimse birbirinin yüzüne bakamaz. Yapacağımız iş şu; hep beraber geleceğe bakmamız lazım. Tabii ki acılara üzülmemiz lazım ama gelecekte dostluk, beraber olma ve dayanışma içinde halklarımızın kardeşçe yaşamasını temin etmemiz lazım."

Gül, Ermeni soykırımını hatırlatan parlamenterlere "Suçlamanızı kabul edemeyeceğim. Varsa iddialar, buyurun diyorum. Çalışılsın, hep beraber görelim" diye seslendi.

Gül, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi konusunda ise Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerde sıfır sorun politikasında önemli mesafe aldığını savundu. Türkiye'nin siyasi iradesinin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek olduğunu kaydeden Gül, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinin Ermenistan işgali altında olduğunu söyleyerek, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesiyle bu konuyu birbiriyle ilişkilendirmediğini, ancak Ermenistan'ın bu topraklardan çekilmesi gerektiğini söyledi.

AZINLIKLAR

Türkiye'deki azınlık dinlerinin ibadethanelerindeki tadilat çalışmaları, düzenli ibadet yapılması ve Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili son gelişmelere ilişkin bir soru üzerine Gül, "Biz insanların dini, inancı ve mezheplerine saygı duymak zorundayız" dedi. Din özgürlüğünün temel hak ve özgürlüklerin önemli parçalarından biri olduğunu söyleyen Gül, "Türkiye'de herkes hangi dinden olursa olsun, inancı ne olursa olsun inançlarını, inançlarının gereğini rahatlıkla yapabilmelidir. Türkiye'de bakış açımız bu. Herkesin önündeki engeller kaldırılıyor" iddiasında bulundu.

Büyük çoğunluk olan Müslümanlar için de engeller olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, farklı dinlere mensup olanların ya da hiç dini olmayanların inançlarına saygı duyulduğunu savundu.

Gül, Van'da tarihi Ermeni kilisesinin restorasyonunun devlet eliyle yaptırıldığını, eski camilerin, kiliselerin restore edildiğini söyledi.

KÜRTÇE SAVUNMANIN ENGELLENMESİ

Cumhurbaşkanı Gül, KCK davası ve Kürtçe savunma hakkının engellenmesine ilişkin soru üzerine Kürtçe savunmanın, "şiddet, zorlama, devlet gücünün dışında güç gibi faaliyet" olarak değerlendirdi. Türkçe dışında bir dil bilmiyorsa başka dilde savunma yapılabileceğini söyleyen Gül, şunları kaydetti:

"Demokratik hak ve hukuk ne kadar genişletilirse terör ve teröristler o kadar izole edilir. Türkiye bu politikaya güvendiği için, son yıllarda cesur işler yapıyor. Eğer şiddet, eğer zorlama, devlet gücünün dışında güç gibi faaliyetler içinde olunursa hiçbir demokratik ülke buna müsaade etmez. Bunun olup olmadığına ne siyasetçiler ne devlet adamları karar verebilir; bağımsız mahkemeler karar verebilir. Böyle bir suçlama olduğu için konu mahkemede. Mahkemenin süratli bir şekilde karar vermesini isteriz. İnsanlar gerçekten Türkçe bilmiyorsa, başka dil biliyorsa o dilde savunma yapabilirler. Nitekim, mahkemeler bunu kabul ediyor ve yapılıyor."

İSRAİL İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerini de değerlendirdi: "Türkiye'nin bölge meselelerine yardımcı olma kapasitesi var. Son problemli durumlara kadar İsrail hükümeti de Filistinliler de Türkiye'den yardım talep etmiştir. Son duruma gelirseniz, o tamamen İsrail'in tercihi olarak ortaya çıkmıştır. Gazze'de süren abluka, Avrupa Konseyi'nin de BM'nin de bütün insan hakları teşkilatlarının yasal görmediği kolektif bir cezalandırma yapamayacağı yönündedir. Birçok insan hakları örgütleri Gazze'deki insanlara yardım için seferler düzenlerken Türklerin önderliğinde 47 ülkeden insanların katıldığı yardım filosu, uluslararası sularda İsrail ordusunun saldırısına uğradı. Bu, eğer ilişkileri bugünkü noktaya getirdiyse sorumlusu Türkiye değil, İsrail'dir. İsrail, Türkiye'den herhangi bir şekilde kendisine yardım etme, arabuluculuk yapma güvenini kaybettiyse o tamamen İsrail'in bileceği şeydir. Bizim de kendi kendimize ortaya çıkma hevesimiz yoktur. Geçmişte bütün İsrail hükümetleri Türkiye'den hem bölgemizle ilgili hem geniş coğrafyayla ilgili çok talepte bulunmuşlardır. Türkiye de bölgede barış ve istikrar için çok gayret göstermiştir."