Demokratik Yurtsever Gençlik (DYG) üyesi 54'ü tutuklu 72 öğrencinin yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmaya, tutuklu 54 öğrenci, tutuksuz 3 öğrenci, avukatları ve aileleri katıldı. Kimlik tespitinde bazı öğrencilerin Kürtçe ve Arapça yanıt vererek, anadille savunma yapmak istemeleri krize neden oldu.

 

YARGILANAN ÖĞRENCİLERDEN ÖNDER'E DESTEK
BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de duruşmayı izlemek için salona girmek istedi. Fakat mahkeme heyeti tarafından Önder'e izin verilmedi. Jandarmalar kapıyı zorla Önder'in üzerine kapatmak isterken, Önder ise kapının arasına ayağını koyarak mahkeme heyetine seslendi. Önder, "Siz beni buradan zorla mı çıkaracaksınız? Ben bu milletin vekiliyim, nasıl beni bu davaya almazsınız? Hepsinin yakınıyım. Bu davayı takip edeceğim, beni engelleyemezsiniz. Beni içeri almıyorsanız yazılı belge vereceksiniz. AKP milletvekili olsaydım böyle yapmazdınız" diye tepki gösterdi.

 

Bunun üzerine yargılanan öğrenciler ve aileleri, alkışlar ve "Kahrolsun faşizm" sloganları ile Önder'e destek verdi. Alkış ve zılgıtlar devam ederken, mahkeme heyeti aileleri duruşma salonundan çıkararak, duruşmaya ara verdi.

 

Halkların Demokratik Kongresi Gençliği de, Beşiktaş Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasıyla, Demokratik Yurtsever Gençlik üyesi tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını istedi.

 

Öğrenciler, "Tutuklu öğrenciler serbest bırakılsın", "Hepimiz Kürt'üz hepimiz KCK'liyiz", "TMY çöpe tutsaklara özgürlük", "Zindanlarda direnen çocuklara bin selam" şeklinde slogan attı.

 

Kürtçe ve Türkçe açıklama yapılan eylemde Türkçe basın metnini okuyan Türkan Yıldız, öğrencilerin, avukatların, gazetecilerin, akademisyenlerin tutuklandığını hatırlatarak, KCK adı altında yürütülen siyasi operasyonları, 'siyasi linç' olarak nitelendirdi.

 

'KÜRT OLMAK SUÇ'

İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden Kürt illerinde doğanların doğum yerlerinin iddianameye suç delili olarak eklendiğine dikkat çeken Yıldız, "Kürt olmak suçlu sayılmamıza yeterli hale gelmiştir" dedi. Uzun tutukluluk sürelerine dikkat çeken Yıldız, "Uzun tutukluluk süreleri ile eğitim hakları ellerinden alınarak bir kez daha mağdur ediliyor" diye konuştu.

 

Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz HDK Gençliği olarak baskı ve zulme boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha buradan haykırıyoruz. Arkadaşlarımıza sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz. Cezaevlerinde tek bir siyasi tutsak kalmayana dek mücadelemizi sürdüreceğiz."

 

'MAHKEME BAŞKANI ŞANTAJDAN YARGILANSIN'

Eylemde konuşan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, mahkeme salonuna alınmamasına tepki gösterdi. Önder, içeri girmek istemesi üzerine mahkeme başkanının, "Siz içeri girerseniz aileleri de dışarı çıkarırım" dediğini duyurdu. Önder, mahkeme başkanının TCK'nın şantajı düzenleyen hükümlerinden yargılanmasını istedi.

 

"İçeride yargılanan evlatlarımız var. Bu gençler, dün Taksim'de kan isteyen İdris Naim Şahin'den daha insandır, daha hümanisttir, daha demokrattır" diye konuşan Önder, "Böyle bir zihniyete evlatlarımızı nasıl teslim edeceğiz" diye sordu.

 

'FAŞİZM TARİHİN EN AYIP ŞEYİDİR'

Mahkeme salonunda "Kahrolsun faşizm" sloganı atıldığını söyleyen Önder, "Faşizm insanlık tarihinin en ayıp şeyidir. Tarih unutmuyor ve affetmiyor. Dünya bir gün bir gece değil. Dünya kalsaydı 12 Eylülcülere kalırdı. Bugün Özel Yetkili Mahkemeleri kim alkışlıyorsa dün 12 Eylülcüleri alkışlayanlar aynı kişiler. Tarih unutmaz" dedi.

 

Marx'ın "Tarihin tekeri her zaman daha iyiye daha ileriye doğru olur" sözüne işaret eden Önder, sözlerini şöyle noktaladı: "Bugünler geçecek, bu toz duman dağılacak. İçeride kalan arkadaşlar üzülmesin, dışarısı hapishane olmuştur."

 

Ferhat Tunç, "Öğrenciler, gençler, demokratik eylemlere katıldıkları için yargılanıyor. Hangi demokrasi, hangi özgürlük, bu nasıl bir aymazlıktır" dedi.