İstiklâl Mahkemeleri tarafından 8 Haziran 1925'te Diyarbakır'da idam edilen Şeyh Said'in oğlu Ahmet Fırat, babasının yargılandığı mahkeme tutanaklarının açıklanması ve mezar yerinin bulunması için TBMM'ye başvurdu.

 

Babasının tutuklanmasının ardından üzerindeki sarığı, cübbesi, tesbihi, mektupları ve son duruşmada Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi hakimine 'son sözlerim' diyerek verdiği metnin iadesini isteyen Ahmet Fırat, yargılama sırasında o dönemin teknolojisiyle çekildiği öne sürülen görüntülerin de açıklanmasını talep etti.

 

Şeyh Said'in oğlu Ahmet Fırat, yeğeni Muhammed Akar aracılığıyla TBMM'ye başvurdu. Akar, önceki gün Meclis Dilekçe Komisyonu'na gelerek amcası Ahmet Fırat'ın taleplerini sözlü olarak iletti. Dedesi Şeyh Said'in mezar yerinin bulunması ve yargılanma sürecinin gün ışığına çıkması için TBMM'deki İstiklâl Mahkemeleri tutanaklarının açıklanmasını istediklerini anlatan Akar, "87 yıl sonra da olsa hakikatler gün ışığına çıkmalı. Dedemin İngiliz casusu olduğu öne sürülüyor. Böyle bir şey olmadığını adımız gibi biliyoruz. Merhum İsmet İnönü bile yıllar sonra Şeyh Said'le İngilizlerin rabıtasını bulamadıklarını açıkladı anılarında." diye konuştu. Akar, başvurunun bugüne kadar yapılmamasının nedenini ise şöyle anlattı: "Türkiye normalleşiyor, sivilleşiyor. Ortak vatan anlayışı ve bu güven içerisinde talepte bulunuyoruz. Şeyh Said ve beraberindeki 47 kişi idam edildi. Onların mezarları nerede bilinmiyor."

 

Akar, Şeyh Said'in idamından sonra kişisel eşyalarının ailesine verilmediğini belirterek şöyle konuştu: "Yetkililere anlattım, TBMM'den dedemin elbiselerini, sarığını, cübbesini, tesbihini, mektuplarını, Kur'an-ı Kerim'ini, kalemini, saatini, sigara ağızlığı, tabakası ve idamından sonra mezarının yapılması için devlete verdiği altın paralarını da istiyoruz. Bunların akıbeti, mezarı gibi bilinmiyor. Ayrıca dedemin Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi hakimine duruşmada 'son sözlerim' diyerek verdiği bir şiiri var. O şiiri de istiyoruz." (sabah)