Muğla’da, üniversiteli Şerzan Kurt’un 2010 yılında öldürülmesine ilişkin davada savcılık, şüpheli polis hakkında, ‘olası kastla öldürme’ suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar ceza verilmesini istedi. Sanık polis Gültekin Şahin, duruşma tutanaklarına geçen son sözlerinde, Şerzan Kurt’un, kendisiyle beraber ateş açan meslektaşı Oktay Kebapçı’nın silahından çıkan mermilerle de vurulmuş olabileceğini ileri sürdü.

İsmail Saymaz'ın radikal.com.tr'de yer alan haberine göre, Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, geçen 24 Aralık’ta görülen duruşmada son sözü sorulan polis Gültekin Şahin, kendisinin havaya ateş ettiğini savunarak, “Benim atışım sonucu çıkan mermilerin maktüle yönelmediği açıktır, çünkü havaya doğru ateş ettim. Fotoğraflarda, ateş ederken elimin düştüğü görülmektedir. Ancak 15 derece daha aşağıya düşmemiştir. Bu açıyla maktülun bulunduğu nokta arasında 58 metre olduğu iddialarımızda dikkate alındığında, merminin giderek havaya yönelmesi gerekirken nasıl olup da maktüle isabet ettiği açıklanmadan maktülü benim vurduğum iddia edilmiştir” dedi. O mesafeden dokuz milimetrelik bir kurşunun vücutta böylesi bir hasar doğuramayacağını kaydeden Şahin, “Bu durum yakın mesafeden başka bir tabancayla ateş edilmiş olduğu izlenimini doğurmaktadır” dedi. Meslektaşı Oktay Kebapçı’nın ateş etmiş olabileceğini ileri süren Şahin, şunları söyledi:

“Arkadaşım Oktay’ın tabancası da dokuz milimetre atar. CD görüntülerinde benim üç atışım kesin olarak net görüntülendiği halde Oktay’ın yedi atış yaptığı iddia edilmesine rağmen bu yedi atışın görüntüleri sağlanamamıştır. Ben Oktay, Şerzan’ı vurmuştur demiyorum ama görülemeyen atışları söz konusudur. Onların istikametini kimse ileri sürmüyor. Ancak bu durumda benim atışlarım sonucu Şerzan’ın vurulmadığı açıktır. Mahkeme gerekçeli kararında Şerzan’ın üstü kapalı olarak Oktay’ın ateş etmesi veya bir başka tabancayla ateş edilmesi ile isabet almış olabileceği ihtimalleri de gözetilerek, benim durumum hafifletilmiş ve ceza yarıya düşürülmüştür. Yani benim ateş etmemle maktulün vurulmuş olduğu netleştirilememiş, delil ve gerekçe sağlam bir şekilde oturtulmadan benim vurduğum tahmini üzerine görüş ve kanaat mahsulü bir mahkumiyet kararı verilmiştir.”

EN AZ 20 YIL

Savcı Metin Kurt, esas hakkındaki mütalaasında, “Gültekin Şahin‘in tabancasını Şerzan Kurt’un içinde bulunduğu gruba doğru, gruptan bazı kişi ya da kişilerin ölebileceğini öngörmesine rağmen, doğrultarak ateş ettiğini, merminin maktul Şerzan’ın akciğerinin yaralanmasına neden olduğunu, ayrıca maktülün kafasına almış olduğu darbelere bağlı olarak da kafasından yaralandığını ve bütün bu yaralanmaların müşterek tesiri sonucu gencin öldüğünün anlaşıldığını” ifade etti. Bu nedenle Şahin hakkında ‘olası kastla öldürme’ suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi. Mahkeme, kararını açıklamak üzere duruşmayı 20 Şubat 2015’e bıraktı.

Muğla’da 11 Mayıs 2010 gecesi Kürt öğrencilere yönelik saldırılar ile başlayan kavgaya müdahale eden polisler, Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Şerzan Kurt’u yaralamıştı. Kurt olaydan 8 gün sonra İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde ölmüştü. Polis Gültekin Şahin’e 7 Eylül 2012’deki karar duruşmasında sekiz yıl hapis cezası veren Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığın tutukluluk süresini göz önünde bulundurarak tahliye etmişti. Yargıtay kararı bozmuştu.