Fehim Işık / Evrensel

Esasen korkulan değil beklenen oldu.

Yaklaşık bir ay önce Güney Kürdistan’a geçmiş, Duhok, Hewlêr ve Kerkük’te birçok kesimle görüşmüştük. Bu arada Musul’a yakın bir Êzidi köyünde Şengal’den kaçarak bu köye yerleşen Kürtlerle de konuşmuştuk.

Neredeyse görüştüğümüz herkes, Şangal’in güvenliğinden kaygı duyduklarını ve IŞİD’in bu bölgeye mutlaka saldıracağını söylüyordu. Şengal’den sonraki adımın da Kerkük olacağından kimse kuşku duymuyordu.

Bu konuya hem yazılarımda, hem konuşmalarımda birçok kez değindiğimi okuyanlar bilir. Tehlikeli bir örgüt olan IŞİD, hem Êzidilerin inançlarına olan düşmanlıktan, hem de Rojava ve Güney Kürdistan’ı işgal hedefinin bir ön unsuru olması nedeniyle Şengal’e yönelecekti. Bu bölgeyi ele geçiren IŞİD, Rojava’nın Cizir Kantonu’na ve Kerkük’e de yönelecekti.

Konuyu bölgede hem KDP’lilerle, hem de YNK’lilerle görüştüğümüzde, ne yazık ki daha çok hamasi yanıtlar alıyorduk. IŞİD’in Güney Kürdistan’a saldıramayacağını ve buna yeltenmesinin sonu olacağını söylüyorlardı. Musul’a yakın Feydi Peşmerge Karakolu’nda konuştuğumuz yetkililer, Musul civarındaki bazı Kürt köylerini çatışmadan IŞİD’e destek veren Sünni aşiretlerden geri aldıklarını söylüyorlardı.

Genç peşmergeler de, peşmerge komutanları da, siyasi sorumlular da ciddi bir özgüvenle IŞİD’i küçümser bir tutum içindeydiler.

Bu bir yana.

Kaygımı birçok kez açık yazdığım için dost sohbetlerinde dillendirdiğim bazı zaafları da paylaşmakta sakınca görmüyorum.

IŞİD, Musul’u işgal ettikten sonra Selahattin ve Diyala eyaletlerine yönelmişti. Bu arada Kerkük’ü terk eden Maliki askerlerinin geride bıraktığı karakollara da bir gün sonra peşmergeler yerleşmişti. Ne yazık ki peşmerge denetimi ele alıncaya kadar ciddi miktarda silah ve mühimmat bölgedeki sivil halk ve onlara göz yuman bazı peşmergeler tarafından talan edilmiş ve satılmıştı. İlk günlerin güvensiz ortamında Kerkük’te kurulan silah pazarı da bunun göstergesiydi. Kerkük’ün Kürt yoğunluklu mahallesi Rahimava’da patlayan IŞİD bombası, böyle bir pazarda patlatılmış ve onlarca insanın ölümüne neden olmuştu. Kerkük’teki otorite boşluğu kısa sürede giderilmiş ve kentin iç güvenliği polise bırakılırken peşmerge kent dışındaki noktaları ve bazı köyleri tutmaya başlamıştı. Bu arada hem Kerkük’te, hem de Musul’a yakın bazı Irak karakollarında talana iştirak eden, göz yuman peşmergeler ile onların sorumluları hakkında soruşturma açıldığını da biliyoruz.

Bu bilgiler basına yansımadı elbet.

İçte yaşandı ve kapandı.

İlk günlerin başka bir zaafı daha vardı.

Genç peşmergeler ilk günlerde işin ciddiyetinin farkında olmasa gerek korumaya aldıkları bölgelerdeki mevzilerde havan toplarına karşı önlem de almamışlardı. Klasik mevzilere yerleşen peşmergelerin önemli bir kısmı ne yazık ki IŞİD’in havan toplarını engelleyemediler ve deneyimsizliğin kurbanı oldular. IŞİD’in havan topları ilk günlerde yaklaşık 60 peşmergenin şehadetine sebep oldu. Gerekli önlemi almak cepheye geri çağrılan çoğu emekli eski peşmergeler sayesinde oldu.

Bunları niye anlattım?

Evet, ne yazık ki peşmerge IŞİD saldırısı sonrasında Şengal’i koruyamadı ve Êzidileri katillerle başbaşa bırakarak bölgeden geri çekildi.

Şengal’i ele geçiren IŞİD’in ne kadar Êzidi’yi katlettiğini bilmiyoruz. Şimdilik yüzlerce diye ifade ediliyor. Korkulan o ki bu rakam binlere ulaşır. Güney Kürdistan hükümetinin verdiği resmi rakamlar 290 bin insanın bölgeden göç ettiğini, 50 bin kadarının Şengal dağlarına sığındığını gösteriyor.

Tüm bunlara sokaktaki çocuğun bile farkına vardığı zaaflar neden oldu.

Görünene karşı önlem al(a)mayan, 23 yıldır Kürdistan Peşmerge Ordusu olmak yerine KDP veya YNK peşmergesi olarak görev yapanlara göz yuman Kürdistan Hükümeti ile Kürdistan Bölge Başkanlığı, hiç kuşku yok yaşanan olumsuzluklardan birinci derecede sorumludur.

Yiğidi öldür ama hakkını yeme demişler.

Evet, YPG bölgeye kısa sürede intikal etti. Daha önce Rabia bölgesinde YNK ile birlikte bölgeyi koruyan YPG, sıcak çatışmaya dâhil oldu, bölge halkının korunmasına aktif katıldı.

YPG’nin avantajları vardı.

Herşeyden önce IŞİD ile çatışmalarda, şehirlerin korunmasında önemli bir deneyim kazanmıştı. En önemlisi ise YPG’liler tek komuta merkezinin emrindeydiler. Eğer KDP’nin “fifti-fifti” yönetim anlayışı Rojava’da yaşama geçseydi, bugün KDP-YNK peşmergeleri için dillendirdiğimiz her zaaf YPG için de geçerli olurdu.

Bu olmadı ve iyi ki olmadı.

Şimdiden sonrası çok önemli...

Şengal’in IŞİD katillerine kalmayacağına, hatta bu katillerin bölgeden silinip atılacaklarına adım kadar eminim.

Bedeli ağır olacak ama atılacaklar.

İşte burda Doğu Kürdistan’ı dâhil etmez isek Kürtlerin elinde silahlı güç bulunduran 4 partisine tarihsel sorumluluklar düşüyor.

KDP, YNK, PKK (KCK) ve PYD, özellikle de KDP’ye tarihsel sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda dayatmacı olmalıyız.

Kürt siyaseti bir araya gelip Ulusal Kongre’yi henüz toparlayamadı. Hiç olmazsa Kürdistan halklarının güvenliği ve kazanımlarının güvenceye alınması için askeri ortaklıkta anlaşsınlar.

Çok mu zor? Zor değil! Yapılabilirdir ve yapmamaları için tek bir neden yoktur.

Bırakın mücadelenin zerresini bilmeyen sosyal medya partizanları birbirlerini yesinler; sosyal medyada, internette ahkâm keserek kendilerini tatmin etsinler.

Mücadelenin kahramanları sosyal medya kalemşörleri değil, bedenini ölüme yatırarak halkı için kahramanca direnen peşmerge ve gerillalardır. Yeter ki onlara öncülük eden siyasi güçler, kadrolar zaafa düşmesinler, çıkar peşinde koşmasınlar.