Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden ihraç edilenlerinin adaylığını kabul etmesi, ancak belediye başkanı seçildikten sonra mazbata verilmeyeceğini açıklaması Diyarbakırlı seçmenlerin tepkisini çekti. Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) seçilen başkanların yerine seçimi ikinci sırada tamamlayan AKP'li adaylara mazbata verileceğine dair karar tepkileri daha da arttırdı. YSK'nin kararına tepki gösteren ve kararı keyfi olarak değerlendiren Rahmetullah Durmuş (55) verilen kararla YSK'nin yasaları ve kendi kararlarını çiğnediğini söyledi. Durmuş, "Biz halk olarak bizim seçtiğimiz belediyelerin bir an önce mazbatalarının verilmesini bekliyoruz bu kararı kınıyoruz" dedi.  

‘YSK’NIN BU SAATTE SONRA TARAFSIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUZ’

Turizm işletmecisi Mustafa Akyüz, "YSK’nın bu saatten sonra bağımsız ve tarafsız olduğunu düşünmüyorum. Çünkü öyle bir şey olmuş olsaydı İstanbul'da bu kadar oy farkıyla kazanan Ekrem İmamoğlu'na mazbatası verilirdi. Tekrar sayım olması ve benzeri şeylerle bazı bölgelerde mazbataların verilmemesi etik değildir. Bağlar içinde aynı şey söyleniyor. Yani bu halkın iradesi değil, özgür bir seçim hiç değil, bu bir dayatmadır. Madem böyle bir şey yapacaklarsa seçim yapmalarına gerek yok zaten. Dilediğinizi kayyum atayıp dilemediğinize mazbata vermiyorsunuz, seçim yapmanın fantezisi nedir? Hiç doğru ve olumlu bulmuyorum. Şu an Türkiye’deki yönetim anlayışını da doğru bulmuyorum. İnsanlar düşüncelerini dile getirecek kadar özgür değiller. Çünkü toplumun genelini korku yönetiyor ve korkunun yönettiği herkes kendi kişiliğinden bir şey yitiriyor" diye konuştu.

'BATI'DA KAYBETMENİN ACISINI HDP'DEN ÇIKARDILAR'

Giyim sektöründe çalışan Mehmet Halim Güler, YSK'nin verdiği kararın kayyum zihniyetini yeniden inşa etmek anlamına geldiğini ifade ederek, "Önceden diyorlardı 'Kayyum atayacağız' kılıf bulunca da hemen kayyum atadılar. Batı'da büyük illeri kaybetmeleri zorlarına gitti. Onun acısını HDP'den çıkardılar. Tek kelimeyle kayyumdur açıkça bir haksızlık yapıyorlar. Ben bunu YSK'ya sormak istiyorum: Madem kazandıkları halde mazbatayı vermeyecekti neden adaylık başvurularını kabul etti. Kendi koyduğu kanunu bilmiyor mu, yoksa talimat mı alıyor? Ben artık bunu merak ediyorum. Bu, HDP'yi ve Kürtleri istemiyorlar demektir ve halkın iradesini hiçe saymaktır, hakarettir" şeklinde konuştu.

'AKP TAM BİR DALEVERE PARTİSİDİR'

İnşaat işçisi M.Ç. ise, "AKP tam bir dalavere partisidir. Bugün de bir dalavere oynadı. 'Bunu değiştir' dese anlayacağız, yani yerine ikinci parti geçecek demek 'HDP'nin belediyelerini AKP'ye veriyorum' demektir. Çünkü kendi verdiği kararla çelişiyor. Önce kendi yasalarına uysun. Vallahi biz de böyle kabul etmiyoruz, kimse de kabul etmez. Böyle olur mu? Seçim yap sonra 'beğenmedim' olmaz. Halk kime oyunu vermişse ona verecek mazbatayı. Erdoğan 'Her şey benim. Ben başkanım. Türkiye'de ben ne dersem olur' diyor. Burada halk var, seni oraya halk çıkardıysa indirmesini de bilir" ifadelerini kullandı.

'YSK, TOPLUMUN VİCDANINDA MAHKUM OLDU'

YSK'nin kararını "adaletin olmadığının kanıtı" olarak değerlendiren Mehmet Alkan da, şöyle konuştu: "Bu karar haksızlıktır. Madem seçilen adayların bir sabıkası varsa neden önceden kabul ettiniz? Tüm adaylar, kendi sicilini YSK'ya vermişti. Başta bu başvuruları kabul etmeseydi. Halk bu adayları seçmiş, YSK'nın aklı yeni mi başına gelmiş. Mazbatalar halkın seçtiği insanlara verilmeli, adalet bunu gerektirir. Halkın iradesini gasp etmekten vazgeçesinler. Türkiye'de adalet adına da bir şey kalmamış. Seçimlerde dahi bin bir dolap döndü. Hiç demokratik bir seçim olmadı. Sadece bir tarafa sonsuz haklara tanıyan YSK'nın bazı partilerin hiçbir itiraz ve başvurularını kabul etmemesi zaten tarafsız olmadığını gösteriyor. YSK toplumun vicdanında mahkum olmuştur."  

Öğretmen Gökçen Gezen de, YSK'nin kararını, "Bu karar hiç adil değil, kabul edilir gibi değil, ama süreç işliyor zaman içerisinde bu kararın nelere mal olacağını hep birlikte göreceğiz. Mazbataların biran önce sahiplerine verilmesi gerektiğini düşünüyorum" sözleriyle eleştirdi.

'İRADEMİZ YOK SAYILDI'

Türkiye’de kendi geleceğinin güvende olmadığını ve bir an önce yasaların demokrasiden yana düzeltilmesi gerektiğini ifade eden Melike Ateş (19), "Ben YSK’nın kararını doğru bulmuyorum, neden sonradan böyle bir karar verdiğini anlamak zor. Her birey özgür iradesini kullanabilmeli, bunun adına seçimlerde sandığa gittik ve oyumuzu kullandık. Yani bizim irademizi yok saymaktır, bunu kabul etmek mümkün değil" sözleriyle tepki gösterdi.  

‘REZALETTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL’

YSK'nin verdiği kararla bağımsızlığını şaibeli hale getirdiğine işaret eden işletmeci Engin Osmanoğlu ise, şunları söyledi: "Bu adaylar seçilemeyecek olsaydı neden seçime dahil edildiler. Dahil edilmişlerse ve kazandılarsa haklarını vermesi gerekiyor. YSK'nın tek başına aldığı bir karar olduğunu düşünmüyorum, Yani üst merci dedikleri kişiler. Bunu kendi kararlarını iktidarlarının rejimlerini sürdürmek istiyorlar, başka bir şey değil. Bu hak değil, rezalet başka bir şey değil, diye düşünüyorum."

Kaynak: Mezopotamya Ajansı